Gêlîye Zilan’da yakılan Şalbazar'da kadınlar hayatı örüyor

  • 09:07 11 Temmuz 2020
  • Yaşam
Şehriban Abi
 
VAN - Zilan katliamında yakılan ve sonraki yıllarda da baskıların sürdüğü Şalbazar köyünde yaşam, köylerini terk etmeyen kadınlar sayesinde tüm canlılığıyla sürüyor. Devlet baskısına direnen kadınlar, bir yandan da erkek şiddetine karşı direniyor. Şalbazarlı kadınlar, Kürt özgürlük hareketiyle birlikte kadınların daha bilinçlendiğini belirtti. 
 
Van’ın Erciş ilçesinde, 1930 yılında yaşanan Zilan Deresi (Gelîyê Zilan) katliamında çeşitli kaynaklara göre 15 bin kişi katledildi, 44 köy de yakıldı. Bu köylerden biriside ilçeye 25 kilometre mesafede bulunan Şehir Pazarı (Şalbazar) köyü. Katliamın gerçekleştiği 1930’lu yıllardan 20 yıl sonra köylerine geri dönen  Şalbazarlılar baskıdan kurtulamaz.1980’li ve 90’lı yıllarda baskılar had safhaya çıkar. Her şeye rağmen toprağını, evini bırakmak istemeyen kadınlar, bugüne kadar yaşamın canlı tutulmasını sağlıyor. Sadece devlet baskısına karşı da değil erkek şiddeti ve toplumsal cinsiyet rollerine karşı da mücadele veren kadınlar, özellikle Kürt kadın hareketiyle birlikte bir şeylerin değiştiğini söylüyor.  
 
‘Keyfi uygulamalar vardı’ 
 
“Kendimi bildim bileli bu köyde yaşamımı sürdürüyorum” diyen Bilnaz Çağan (50), sabahın ilk ışıklarında işe koyularak akşama kadar aynı tempoyla çalıştıklarını söylüyor. Erciş’te yakılan köylerin neredeyse tamamının Kürt köyleri olduğunu ve bu yüzden yakıldığın belirten Bilnaz, “Ama biz köylerimizi terk etmedik” diyor. 
 
Köyde kalmanın kendilerini mutlu ettiğini, kent yaşamını istemediklerini vurgulayan Bilnaz, “Kendi sağdığımız sütten peynir, yoğurt yapıyoruz. Yüksek tepelerden şifalı bitkileri topluyoruz. Ekmeğimizi kendimiz pişiriyoruz, yediğimiz her şeyi biz üretiyoruz. Kentte bunları bulamazsınız. Kolay kolay şehre inmiyoruz.” diye anlatıyor. 
 
‘Tüm yük kadınların omuzlarında’
 
Her yerde olduğu gibi toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle köyde de bütün sorumlulukların kadınların omuzlarına yüklendiğini belirten Nefise Bozan (80), kadınların kaldıramayacağı kadar çok çalıştığını aktarıyor. Nefise, “Biz kadınlar o zamanlar at ve eşeklere binerek erkekler tarafından biçilen otları toplamaya giderdik. Ayrıca erkeklere yemekte yapıp götürüyorduk. Ardından tekrar hızlı bir şekilde yaylaya giderek orada koyunları sağıyorduk. Elde edilen sütten yaptığımız yoğurt, peynir ve yağı satıyorduk. Çok zaman geçti ancak yine bütün yük kadınların omzunda. Eskisi gibi ot biçen yok fakat biz hayvancılıkla uğraşarak eski yaşamı sürdürmeye devam ediyoruz” sözlerini kullanıyor. 
 
‘Özgürlük hareketiyle kadınlar da örgütlendi’ 
 
“Eşim ve diğer erkekler sanki kadınlar hiç çalışmıyormuş gibi bir izlenim yaratıyordu. İtiraz etmemiz mümkün değildi, kendimizi ifade etseydik olay olurdu ve farklı bir şekilde bize karşı yönelim gerçekleşiyordu” diyen Nefise, “Ama Kürt özgürlük hareketiyle birlikte erkekler artık eskisi gibi davranamıyor. Kadınlar da kendisini örgütlüyor. Artık kadınlar daha özgür, daha bilinçli” ifadelerini kullanıyor.