Yalnız yaşayan ve kronik hastalığı olan kadınlar: Sağlık hizmeti alamıyoruz

  • 09:06 6 Nisan 2020
  • Yaşam
DİYARBAKIR/BİNGÖL-  Koronavirüs nedeniyle sokağa çıkamayan 60 yaş ve üzeri kişiler için evde bakım hizmetlerinin önemi artıyor. Bingöl ve Diyarbakır’da evlerinde yalnız yaşayan ve kronik hastalıkları olan Zahide Ataş ve Şahibe Gerçek, koronavirüs süresince evde sağlık hizmeti alamadıklarını söylüyor.
 
Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre 65 yaş ve üstü bireyler yaşlı kabul ediliyor. Ancak bu, sadece kronolojik yaşın sınırını tanımlıyor. Kişinin fiziksel ve ruhsal yönden gerilemesi anlamına gelen yaşlanma, yaş alma, her gün bir değişikliğe neden olan, uzun soluklu bir süreç. Günümüz teknoloji dünyasında çoğu insan yalnız. Ancak yaş alanlar çok daha yalnız hissediyor. Çünkü pek çoğu hayat arkadaşını ya da pek çok yakınını çoktan kaybetmiş durumda. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2019 verilerine göre ülkedeki yaşlı nüfusu 7 milyon 550 bin 727 kişi.
 
Koronavirüs (Covid-19) salgını da tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de can almaya devam ediyor. Koronavirüsten korunmak için değil hastaneye gitmek, sokağa çıkmak bile başlı başına bir tehdit oluştururken, evde bakım hizmetlerinin önemi artıyor. Kronik hastalığı bulunan kişiler ile 65 yaş ve üstü oldukları için yaşlı kabul edilen kişiler evde kalarak enjeksiyon, kan alma, röntgen, ultrason, serum takma, yara bakımı ve pansuman gibi hastane ya da poliklinikte verilen hizmetlerden yararlanabiliyor mu ya da ne ölçüde yararlanabiliyor?
Bingöl ve Diyarbakır’da evlerinde yalnız yaşayan ve kronik hastalıkları bulunan Zahide Ataş (67) ve Şahibe Gerçek (61) ile bu konuyu konuştuk.
 
‘Evde sağlık hizmeti verilmiyor’
 
Bingöl’de evinde yalnız yaşayan kalp ve tansiyon hastası Zahide Ataş, evde sağlık hizmetini alamadığını söylüyor. Kendisi gibi kronik rahatsızlığı olan komşularının evde sağlık hizmeti alabilme taleplerinin karşılıksız bırakıldığını belirten Zahide, evde kendi geliştirdiği tedbirlerle salgından korunmaya çalıştığını ifade etti. Zahide, “Kalp ve tansiyon hastasıyım. Birkaç haftadır ise diş ağrım var. Diş ağrım dayanılmaz olmaya başladı. Hastanede çalışan bir yakınıma tedavim için randevu almasını istedim. Bana ‘Hastanede doktor yok’ dedi. Salgın nedeniyle hastaneye gitmeye korkuyorum ancak evde verilen bir sağlık hizmeti de yok. Benim gibi kronik hastalığı bulunan komşularım evde sağlık hizmeti taleplerinin karşılıksız bırakıldığını söylediler. Okur yazar olmadığım için kendim de arayamıyorum” dedi.
 
‘Yalnız olduğum için market ihtiyaçlarımı karşılamak zorundayım’
 
Evde yalnız olduğu için ekmek ve market ihtiyaçları için alışveriş yapmak zorunda olduğunu söyleyen Zahide, önceden bulundurduğu eldivenlerini salgının başlamasından bu yana kullandığını ancak dışarı çıkamadığı için maske alamadığını ifade etti. Zahide, maske eksikliğini ise taktığı beyaz tülbendini ağız ve burun kısmına tutarak giderdiğini belirtti.  Zahide koronavirüs salgını sonrası evde geliştirdiği tedbirlere dair şunları anlattı: “Ekmek ve market ihtiyacımı kimi zaman ben alıyorum, kimi zaman tanıdıklarıma aldırıyorum. Ancak ekmek almaya çoğu zaman kimseyi bulamıyorum. Bu nedenle çoğu zaman markete gitmek zorundayım. Market üç ev ötemde. Gitmekte zorluk yaşamıyorum. Ancak korkmuyor da değilim. Markete gitmemek için kimi zaman evde ekmek yapıyorum. Ama hastalığım nedeniyle evde ekmek yapmak zorluyor beni. Ev temizliğine elimden geldiğince dikkat ediyorum. Sık aralıklarla el yıkıyorum, banyo yapıyorum. Eve misafir gelmiyor, ben de çıkmıyorum. Can sıkıntımı TV izleyerek, örgü yaparak geçirmeye çalışıyorum.”
 
‘Endişeleniyorum’
 
Çocuklarının olmadığını söyleyen Zahide, büyüttüğü yeğeninin ise gazetecilik mesleğinden dolayı kendisinden uzakta olduğunu ifade etti.  Zahide, “Büyüttüğüm bir yeğenim ise şuan İstanbul’da gazeteci olarak çalışıyor. Asıl olarak onun için endişeleniyorum. Çünkü salgına bağlı vaka ve ölümlerin en çok olduğu yer İstanbul. O da benim için endişeleniyor, gelmek istiyor ama yapmak zorunda olduğu bir işi var. Kaldı ki uçak ve otobüs seferleri de artık yok. Akıllı telefon kullanamadığım için görüntülü konuşamıyoruz” diye konuştu.
 
En büyük endişesi Kıbrıs’ta olan çocuğunun sağlığı
 
Yaşı ve kronik hastalıkları nedeniyle risk grubunda olan Şahibe Gerçek de Diyarbakır’da evinde yalnız yaşayanlardan. Şeker, astım, tansiyon gibi kronik rahatsızlığı bulunan Şahibe, hastaneye gidemediği gibi evinde de sağlık hizmeti alamıyor. Fırın, market ve ilaç ihtiyaçlarını dışarı çıkarak almak zorunda olan Şahibe’nin en büyük endişesi bu yıl üniversite öğrenimi için Kıbrıs’a giden tek çocuğu Dicle’nin sağlığı. Kuzey Kıbrıs’ta öğrencilerin karantinaya alınacak kişilerin yerleştirilmesi amacıyla zorla yurtlardan çıkarıldığını söyleyen Şahibe, yetkililerin duyuru ve çağrılarına rağmen gerekli uçuşların sağlanmadığı ifade etti. Çocuğunun yaşamından endişe eden Şahibe, “Ben burada yalnızım, kızım ise orada. Henüz bu yıl kazanmıştı üniversiteyi. Yetkililer uçuşlar için iletişim adresi vermelerine rağmen öğrencilerin telefonlarına cevap vermiyor. Uçuşlar sitelerde yayınlanmadan tükendiği bilgisi paylaşılıyor. Çocuğumun yaşamından endişe ediyorum. Kendi sağlığımı düşünemez oldum”  ifadelerini kullandı.