30 yılda değişen bir şey yok: Köydeki baskılar kentte devam ediyor

  • 09:11 26 Haziran 2019
  • Yaşam
DİYARBAKIR - Devletin 90’lı yıllarda devreye koyduğu konsept nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan kadınlar, o yıllardan bu yana bir şeyin değişmediğini vurguladı. Gözaltı ve tutuklamaların yanı sıra kentte yoksullukla da mücadele etmek zorunda kalan kadınlar, “O gün olduğu gibi bugün de direnmeye devam edeceğiz” dedi. 
 
 1990’lı yıllarda bölgede hayata geçirilen köy yakmaları, koruculuk dayatması, kaybetme ve katliam politikalarına karşı binlerce Kürt toprağını terk etmek zorunda kalarak iç göç yaşadı. Göçlerde en büyük mağduriyeti kadın ve çocuklar yaşarken, kadınlar hala aynı baskılarla karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekti. 25 yıl önce Silvan’dan Diyarbakır’a göç etmek zorunda kalan Nefise İnanç da bu kadınlardan sadece biri. 
 
‘Hizbullah eliyle çok sayıda kişi faili meçhule gitti’
 
Silvan’da doğayla baş başa geçirdikleri yaşamlarını anlatan Nefise, “Ekim yapıyorduk ve yaşam orada daha güzeldi. Ancak devletin koruculaştırma politikaları nedeniyle ilçede daha fazla kalamayacağımızı anlayarak Diyarbakır’a göç etmek zorunda kaldık. Oysa topraklarımızı terk etmek istemiyorduk. Koruculuğu kabul etmememizden kaynaklı kadınları, çocukları ve yaşlıları ayırt etmeden işkenceden geçirdiler. O gün yaşadıklarımızı asla unutmayacağım. Hizbullah eliyle Silvan’da çok sayıda kişi faili meçhule gitti” dedi.  
 
‘5 çocuk babası oğlumu katlettiler’
 
Silvan Belediyesi’nde çalışan ve 5 çocuk babası olan oğlunun da bu süreçte katledildiğini ifade eden Nefise, yaşanan katliamlar ve kaybettirme olaylarına daha fazla dayanamayarak torunları ve gelinini alarak Diyarbakır’a yerleştiklerinin altını çizdi. Nefise, “O gün onları yaşamamış olsaydık asla toprağımızı terk etmezdik. Burada kirada oturuyoruz ama en azından artık evlatlarım katledilecek diye korkmuyorum. O dönem ortalıkta rahat rahat gezen Hizbullah, bugün farklı şekilde ortalıkta geziyor. Göç ettik ama aynı baskılar bugün burada da devam ediyor. Ama en azından artık daha bilinçliyiz ve kendimizi koruyabiliyoruz” diye konuştu.
 
‘Bize yaşayacak yer bırakmadılar’
 
Hazro’nun Miren köyünden Diyarbakır’a yerleşen Kıymet Çalışır ise, jandarmanın emriyle köylerinin korucular tarafından yakıldığını ve bu nedenle göç etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Köyde yaşamları zor olsa da her şeye rağmen güzel ve yaşanılır olduğunu kaydeden Kıymet, devletin ve Hizbullah’ın köyde huzur bırakmadığını dile getirerek, “Yaşamımız köy dağlarında sürüyordu ancak yakma, yıkma ve saldırılar nedeniyle yaşayacak yer bırakmadılar” ifadelerini kullandı. 
 
8 çocukla yaşam mücadelesi
 
8 çocuğuyla merkeze göç ettikten sonra eşinin kendisini terk ettiğini belirten Kıymet, tek başına verdiği yaşam mücadelesinin zorluklarına değindi. Yaşamı daha da zor bir hal alan Kıymet, şöyle devam etti: “Evin kirasını dahi ödeyemediğim zamanlar oldu. Yıkık dökük bir evde uzun bir süre yaşamak zorunda kaldık. Hem göç ettirdiler hem kentte de rahat bırakmadılar. Baskılardan kurtulmak için göç ettiğimiz Diyarbakır’da şimdi de gözaltı ve tutuklamalarla baş etmeye çalışıyoruz. Oğlum hiçbir suçu olmamasına rağmen tutuklandı. Göç üzerine göç yaşatmak istiyorlar. Ya savaşla, katliamla ya da ekonomiyle bizi topraklarımızdan çıkarmak istiyorlar. Oğlum tutuklanmadan önce eve o bakıyordu ancak tutuklanması nedeniyle şimdi ben çalışıyorum. Hiçbir şey değişmedi ama biz de o gün olduğu gibi bugün de direnmeye devam edeceğiz.”