Direnişin sembolü Kürt anneleri: Direnmekten başka çare yok

  • 09:05 18 Haziran 2019
  • Yaşam
DİYARBAKIR - Açlık grevindeki çocuklarının sesini duyurmak için direnirken devletin en acımasız yüzüyle karşılaşan annelerden Nurten Gül, “Polis darp etti, itti, saldırdı ama hiçbir zaman evimde oturmayı düşünmedim. Çocuklarımız ölmesin diye direndik, kazandık. Yine olsa yine çocuğum için, çocuklarımız için direnirim” dedi. 
 
İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle 8 Kasım 2018 tarihinde Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevleri ve ölüm orucu eylemleri 26 Mayıs’ta PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine sonlandırıldı. 
 
Bu süreçte çocukları açlık grevinde olan anneler, tüm engellemelere ve şiddete rağmen çocuklarının seslerini duyurmak için her gün alanlarda ve cezaevleri önünde bir araya geldi. Kamuoyuna yansıyan görüntüler tepkilere neden olurken, anneler başlarındaki beyaz tülbentleriyle direnişin sembolü haline geldi. Bu annelerden biri de Diyarbakır’daki Koşuyolu Parkı’nda 26 gün boyunca engelleri tanımayan Nurten Gül (50) idi. Nurten, direnişle geçen günlerini anlattı. 
 
‘Kürt anaları ya toprağa ya da zindan demirlerine sarılıyor’
 
1990 yılında evlendikten sonra Diyarbakır’ın Ergani ilçesine yerleşen Nurten, 3 çocuk annesi. Harita ölçüm yapan oğlu Muhammed Gül, 2016 yılında iş için gittiği Iğdır’da polis tarafından gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine götürüldü. Tutuklandıktan 4 ay sonra mahkemeye çıkarılan Muhammed, anadili olan Kürtçe’nin Kirmancki lehçesinde ifade vermek isteyince tercüman olmadığı gerekçesiyle duruşması ertelendi. Aylar sonra görülen 2’nci duruşmada ise Muhammed’e 12 yıl 5 ay hapis cezası verildi. Oğlunun suçsuz yere 4 yıldır cezaevinde tutulduğunu belirten Nurten, “Kürtler ya toprağa ya da zindanlara bağlıdır. Kürt anaları ya toprağa ya da zindan demirlerine sarılıyor. Türk Devleti başında kim olursa olsun her zaman Kürtlere düşman oldu. Çocukluğumuzda köylerimiz yakılıp, yıkılıyordu. Tanıdığımız birçok insan ya kaybedildi ya da katledildi. Bunun tanıklığıyla büyüdük” diyerek Kürt annelerine dayatılan yaşama karşı öfkesini dile getirdi. 
 
‘Sokaklara geç çıktık’
 
“Çocuklarımızın tek suçu Kürt olmak” diyen Nurten, devletin kör, sağır ve dilsiz Kürtler yaratmaya çalıştığına vurgu yaptı. Nurten, “Bizi çocuklarımız, toprağımız, ülkemiz, dilimiz, kimliğimiz ve bir bütünü olan Sayın Öcalan ile sınıyorlar. Kürt halkının değerlerine saldırıyorlar. Çocuklarımız tecride karşı açlık grevine başladı. Muhammed de 1 Mart’ta başlamıştı. İlk duyduğumda nefes alamadım sanki ama dik durdum. ‘Oğlum doğru olanı yapmış, arkadaşlarından geri duramaz’ dedim kendi kendime ama yine de anneyim, içim acıdı, parçalandı. Keşke en başında sokağa çıksaydık, çocuklarımızın direnişine sahip çıksaydık. Biz de sokağa çıkmakta geç kaldık. Sonra annelerle beraber her gün sokağa çıkmaya başladık. Çocuklarımız gözlerimizin önünde her gün eriyorlardı. Her görüşe gittiğimizde içimiz huzursuz oluyordu. ‘Ya bugün görüşe çıkamazsa ya durumu ağırlaşmışsa ya daha çok kilo verdiyse’ diye düşünüyorduk” ifadelerini kullandı.  
 
‘Çocuklarımız ölmesin diye direndik’
 
Açlık grevindeki tüm tutsakların annesi olduğunun altını çizen Nurten, şöyle dedi: “Oğlum grevde olmasaydı bile açlık grevinde olan tutsakların halini gördükten sonra dayanamaz çıkardım sokağa. Hiçbirinin benim oğlumdan farkı yok. Polis her eylemimizi engelledi. Tek istediğimiz çocuklarımızın sesini duyurmaktı ama özellikle kadın polisler kinle, nefret saldırıyorlardı. Bir kadın nasıl bir anneye öyle saldırabiliyor, hiç bilmiyorum. Darp etti, itti, saldırdı ama hiçbir zaman evimde oturmayı düşünmedim. Hangi ana, evladı açken evinde huzurla uyuyabilir? Çocuklarımız ölmesin diye direndik, kazandık. Yine olsa yine çocuğum için, çocuklarımız için direnirim. Bu zafer önce Leyla’nın sonra tutsakların sonra bizimdir. Sayın Öcalan’ın selamını da başımız üzerine aldık, mutlu olduk, gururlandık. Bizden de ona bin selam olsun. Direnmek yaşamaktır, direneceğiz ve kazanacağız. Kürtlerin direnmekten başka çaresi yok” diye konuştu.