‘Küçük Efrîn’de geçen bir yıl: Bu halk asla teslim olmaz

  • 09:15 17 Mart 2019
  • Yaşam
Ferîde Zade
 
ŞEHBA - TSK’nin saldırıları sonrası Şehba Bölgesi’ne göç eden ve kendi deyimleri ile burada “küçük Efrîn’i” inşa eden halk, “Biz teslimiyeti kabul etmeyen bir halkız. Zorluklar küçük Efrînimizi kurmamıza mani olamadı” dedi. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ona bağlı grupların Efrîn’e dönük saldırılarının üzerinden bir yıl geçti. Saldırılar nedeniyle Şehba Bölgesi’ne göç etmek zorunda kalan halk ise, zor şartlar altında da olsa yaşamlarına ve direnişlerine devam ediyor. 18 Mart 2018 tarihinde Efrîn’den çıkarak Şehba’da kampalara yerleşen halk, 1 yıl içinde “Berxwedan”, “Serdem” ve “Veger” kamplarını kurdu. Efrîn’deki yaşam düzenlerini burada da sürdüren halk, birçok olumsuzlukların yanı sıra bulaşıcı hastalıklarla da yüz yüze kaldı. Özellikle çocuklarda deri rahatsızlıkları ortaya çıkarken, Heyva Sor a Kurd halka hem sağlık hem de temel yaşam gıdası noktasında yardımcı oluyor. Bugüne kadar uluslararası mecralardan ise Şehba’ya göç eden halka, herhangi bir yardım ulaştırılmadı. 
 
‘Berxwedan Kampı’ndayız 
 
Zorlu yaşam şartlarına aldırmayan halk, Efrîn’e döneceği günü iple çekiyor. Bizler de Efrînlilerin yaşadığı “Berxwedan Kampı”nda bir günün nasıl geçtiğini görmek için kameralarımızı kampa çevirdik ve kadınların duygu ile düşüncelerini aldık. 
 
Kadın ve çocuklar yaşamın her alanında 
 
Kampa ilk vardığımızda kimi kadını çadırının önünde bulaşık yıkarken, kimini elbise sererken, kimini çadırına su taşımak için çeşme başında kimini ise çadırının önünde ektiği sebze fideleri ile ilgilenirken görüyoruz. Ayrıca kadınların kendileri için özel olarak oluşturulan çadırda bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunduklarını öğreniyoruz. Çocukları ise, dışarıda yağmur ve çamura aldırış etmeden oyunlarını oynamaya devam ederken görüyoruz. 
 
Efrîn’deki örgütlü yaşam çadırlarda sürdürülüyor
 
İlk olarak mikrofonumuzu Efrînli Mûne Hemûş’a uzatıyoruz. Çadırının önünde ağaç ve gül diken Mûne, kamp yaşamları için şunları söylüyor: “Kadınlar nasıl ki Efrîn’de yan yana, beraberdilerse burada da hep beraberiz. Örgütlülüğümüz devam ediyor. Efrîn’deki yaşamımızı burada da sürdürüyoruz. Toplanıyor  birbirimizin hikayesini dinliyoruz. Birbirimizin acısını da mutluluğunu da paylaşıyoruz. Biz Efrînli kadınlar, burada da direnişimizi sürdürüyoruz.”  
 
‘Özellikle kadınlar hedef alınıyor’
 
Efrîn’de şuan hayata geçirilen asimilasyon ve demografik yapının değiştirilmesi politikalarına tepki gösteren Mûne, “Erdoğan ve onun yandaşlarının Efrîn’e dönük kirli planları bugün de sürüyor. Kadınlar kaçırılıyor, tecavüze maruz bırakılıyor. Ve özellikle kadınlar hedef alınıyor. Efrîn’den çıkmış olmamız onu bıraktığımız anlamına gelmiyor. Bizler halen toprağımıza bağlıyız. Bu kararlılığımız Efrîn’in kurtuluşu için en büyük adımdır. İnanıyoruz Efrînimize döneceğiz” diyor.
 
‘Kamp yaşamındaki zorlanmalar bizi hırslandırıyor’
 
Mikrofonumuzu bu kez Esûm Îsmaîl’e uzatıyor ve düşüncelerini alıyoruz. Esûm da, kamp yaşantısının zorluklarını dile getiriyor. Şehba’ya göç etmeleri ile birlikte zorlu yaşam koşullarının da beraberinde geldiğini kaydeden Esûm, “Soğuk havalar ile beraber yağmur ve çamur oldukça yaşantımızı etkiliyor. Fakat bu direnişimize engel değil. Aksine bu zorlanmalar bizi daha da hırslandırıyor ve toprağımıza olan bağlılığımızı daha da kuvvetlendiriyor” ifadelerini kullanıyor. 
 
‘Teslimiyeti kabul etmeyen bir halkız’
 
Esûm, devamında Efrîn’de hayata geçirilen uygulamalara işaret ediyor ve şunları dile getiriyor: “Efrîn’deki zeytin ağaçları çocuklarımızın kanları ile sulanmıştır. Bunun için Efrîn’i işgalcilerden kurtarmamız gerekiyor. Türkiye bu güne kadar demografik yapıyı değiştirmek ve oradaki etnik yapıyı yok etmek için elinden geleni yaptı. Ve bu yapılanlar hiçbir zaman unutulmayacaktır. Halk kendisine bu yapılanın hesabını soracak. Biz teslimiyeti kabul etmeyen bir halkız. Saldırılarla tarihimiz ve kültürümüz yok edilmek istendi fakat biz buna izin vermedik.”  
 
‘Efrîn’i yeniden inşa edecek gücümüz var’
 
Mikrofonumuzu uzattığımız Fîdan Xelîl de, Efrîn’e dönük saldırıya işaret ederek, “Erdoğan saldırılarını şiddetlendirdi ve Efrîn halkını şehir merkezinde toplanmaya zorladı. Efrîn merkezde kadın, çocuk, yaşlı demeden siviller hedef alındı. Birçok kişi katledildi. Ama halen Efrîn’i kurtarma ve özgürleştirecek, yeniden inşa gücümüz var” diye belirtiyor.  
 
‘Efrîn halkı birlikteliğini koruyor’
 
Efrîn’e dönük saldırılarda bir çocuğunu yitiren Fatime Omer ise, “Efrînimiz için sıcağa, soğuğa ve hastalıklara tahammül ediyoruz. Efrîn halkı yaşamına aynen devam ediyor. Birlikteliğini koruyor. Umudumuzu direnişimizle sürdürüyoruz. Efrîn’i biz yüreğimize nakşettik. Şehitlerimiz bizi bekliyor. Biz de diğer halklar gibi yönümüzü Avrupa’ya döndürebilirdik. Fakat biz Efrînimizden uzakta olmak istemedik. Onun kokusunu alalım istedik. Bizler Erdoğan’ın topraklarına hiçbir gün saldırmadık. Ama bizler üzerinde her türlü barbarlık uygulandı. Tek isteğim bir gün Efrîn’e gitmek ve orada şehit düşen oğlum Demhat’a seslenmek” ifadeleriyle duygularını sözcüklere döküyor. 
 
‘Sabahları bir araya geliyoruz’
 
Mikrofon uzattığımız kadınlardan Sîhem Henan, kamp yaşamlarına değiniyor. Sîham, “Buradaki yaşantımız da Efrîn’deki gibi. Orada nasıl isek burada da onu hayata geçirdik. Efrîn’de olduğu gibi burada da sabahları bir araya geliyoruz. Kahvelerimizi hep beraber içiyoruz. Birbirimizin durumunu soruyor, sorun ve sıkıntılarımızı birbirimizle paylaşıyoruz. Her daim birbirimizin çadırını ziyaret ediyoruz. Aslında tarih kendini tekrarlıyor. Eskiden televizyon yoktu. Hikaye ve masallar anlatırdı büyüklerimiz bize. Şimdi biz de aynısını yapıyoruz. Vaktimizi böyle geçiriyoruz” diyor ve dedesinden dinlediği bir masalı bizlerle paylaşıyor. 
 
‘Kamplarda yeni bir yaşam kurduk’
 
Nazliyê Îbrahîm, kamplarda yeni bir yaşam kurduklarını vurgulayarak, “Zorluklara göğüs gerdik. Sistemimizi burada kurduk. Şehba’da da önemli adımlar atılıyor. Kürtçe eğitim aldığımız kurslar açıldı örneğin. Yine sağlık alanında da eğitimler alıyoruz” diyor. 
 
‘Burası küçük Efrînimiz’
 
Fîdan Reşîd, “Artık kamp yaşamına uyum sağladık. Bizlere daha kolay geliyor. Şuan kamplarımızda sadece biz Efrînliler kalıyoruz. Tüm zorluklar bizim Şehba’da küçük Efrînimizi kurmamıza mani olamadı. Burası bizim küçük Efrînimiz.”
 
Kadınların sıcak ve samimi sohbetlerine ortak olduktan sonra kamptan ayrılıyoruz.