Şiddet dolu 19 yıldan kadın mücadelesine uzanan bir hikaye 2020-06-26 12:53:03   DİYARBAKIR -19 yıl boyunca evli olduğu erkeğin şiddetine maruz kalan Pirşeng Süleymanoğlu, yaralarını makyajla kapattığını söyleyerek, “Çevremdekiler gördüğüm şiddete karşı sessiz kalarak bunu meşrulaştırıyordu. Oysaki şiddete karşı herkesin ses çıkarması gerekir” diyor.    Yargının ve toplumun sessizliği her gün yeni bir kadın katliamının yaşanmasına, kadına yönelik şiddetin, tecavüzün artmasına neden oluyor. Kadınlar sokakta, evde, iş yerinde kısacası yaşamın her alanında tanıdıkları ve ya tanımadıkları erkekler tarafından şiddete ve baskıya maruz kalıyor. Bu kadınlardan biri de Pirşeng Süleymanoğlu (42)..   Pirşeng, tanımadığı bir erkekle evlendirilen ve 19 yıl boyunca erkek şiddetine maruz kalan ve buna karşı mücadele eden bir kadın.    ‘Çocukken kucağıma çocuk aldım’   Abisinin baskısıyla evlendirilen Pirşeng, “Günde 5 öğün farzmış gibi darp edilirdim” diyor Pirşeng ve ekliyor: “İstemediğim bir evlilik, istemediğim bir eş ve istemediğim bir hayattı. Evlendiğimde henüz küçük bir çocuktum ve çocukken anne oldum. Kucağıma küçük bir bebek verdiler ‘bu senin’ dediler. Evlendiğimin ilk gecesi şiddet uygulamaya başladı ve hamileyken dahi şiddete devam ediyordu. Karşı çıkıyordum ama bunu takmıyordu bile” diyor.    ’Sesimi çıkarmamı engellemeye çalışıyorlardı’   “Gidecek yerim yoktu” diyor. Çünkü tüm kapılar yüzüne kapanıyor ve ailesi gördüğü şiddete sessiz kalıyor. Sadece ailesi de değil. Çevresinde el uzatmasını istediği herkes yüzünü dönüyor Pirşeng’e. Buna rağmen “Bunu hak etmiyorum” diyerek mücadele ediyor. Pirşeng, “Yaralarımı makyajla kapatırdım. ‘Kadındır beni anlar’ dediğim eşimin annesi dahi bana şiddet uyguluyordu ve oğlunu destekliyordu. Herkes bana sanki benim hayatım, benim bedenim değilmiş gibi davranıyordu ve sesimi çıkarmamı engellemeye çalışıyordu. Ama bu benim hayatımdı ve kimse benim hayatımla ilgili karar veremezdi. Kadın olmayı bırakın, insan gibi bir yaşamım bile yoktu” diye ifade ediyor.    ‘Beyaz giymemi yasakladı yıllarca’   “Tam 19 yıl. 19 yıl boyunca o erkeğin şiddetine maruz kaldım” diye belirtiyor ve 19 yıl boyunca çevresindeki herkesin ona sessiz kalması gerektiğini öğretmeye çalıştığını kaydediyor. Pirşeng, “19 yıl boyunca bu hayatta kurtulmanın hayalini kurdum. Bana beyaz giymeyi yasakladı. Yıllarca tek bir beyaz kıyafet, beyaz yazma, beyaz bir ayakkabı giyemedim” sözleriyle dile getiriyor.    ‘Özgürleştim, sanki yeniden doğuyordum’   Pirşeng, yaralarını makyajla kapatmaya çalıştığını belirterek şöyle anlatıyor yaşadıklarını: “Düşünün gördüğüm şiddetten sonra çoğu zaman ismimi unutuyordum. Kendimi suçluyordum artık. ‘Acaba nerede hata yaptım, kime ne yaptım’ diye düşünüyordum ama aslında en masum olan bendim. Onlar kötüydü ve kadın düşmanıydılar. Öyle ki çevremdeki herkes gördüğüm şiddeti meşrulaştırmaya çalışıyorlardı. Sanki çok normalmiş gibi davranıyorlardı. Bana sürekli ‘dayan biraz bir süre artık şiddet uygulamaz’ diyorlardı. Bu şekilde 19 yıl geçti. En sonunda tüm cesaretimi topladım ve ilgili yerlere şikayet ettim. 6 ay uzaklaştırma verdiler 19 yıl boyunca şiddet uygulayan kişiyi sadece 6 ay uzaklaştırdılar benden. 6 ay sonra bir daha geldi ve şiddet tekrar başladı. Çocuklarım için sessiz kaldım ama sessiz kaldıkça şiddet artıyordu. Bir süre sonra beni ve çocuklarımı bırakıp gitti. Hemen boşanma davası açtım ve boşandım. Yani özgürleştim, sanki yeniden doğuyordum.”   ‘Şiddet gören tek bir kadın olduğu sürece mücadele edeceğim’   Pirşeng, son olarak şunları söylüyor: “Boşandıktan sonra bir sürü beyaz kıyafet aldım. Çocuklarımla beraber yeni bir hayata başladım. Artık yaralarımı makyajla kapatmama gerek kalmadı. Toplumun sessizliğinden, ‘ne zaman dövmeye başlayacak’ endişesinden, çocuklarımın şiddete meyilli bireyler olmasından duyduğum endişe yani tüm bunlardan kurtuldum. Sonra kendime neden onca yıl buna katlandığımı sordum ama artık kendimi hiçbir şey için suçlamak istemiyordum. Çocuklarımla beraber yaşam mücadelesi veriyorum ve kadın mücadelesinin de bir parçası olmaya çalışıyorum. Şimdi şiddet gören kadınlar için sokağa çıkıyorum ve onların sesi olmaya çalışıyorum. Şiddet gören tek bir kadın kalana kadar mücadele edeceğim. Biz yaşadığımız hiçbir şeyi hak etmiyoruz. Gördüğümüz şiddet karşısında sessiz kalmak zorunda değiliz. Çocuklarımız için bir şeylere katlanmak zorunda değiliz. Aksine topluma faydalı çocuklar yetiştirebilmek için onları o ortamdan kurtarmak hem kendimiz için hem onların için yapacağımız en büyük iyiliktir.”