Anlamlı yaşamın peşine düşenlerin hikayesi 2020-06-15 09:04:55   VAN - “Bin yıl anlamsız yaşayacağıma bir gün anlamlı yaşarım” diyerek özgürlük peşinden giden Leyla Atabay, 24 yıldır cezaevinde. Her daim kızının destekçisi olan anne Eyne Atabay “Benimkisi kızıma layık olma mücadelesidir” diyor.    Kürt halkının dil, kültür, özgürlük ve yaşam hakkı için verdiği mücadelenin en ön saflarında beyaz tültbentli anneleri görmek mümkün. Nerede bir eylem, etkinlik, basın açıklaması varsa hemen organize olup katılan anneler yansır fotoğraf karelerine. Çocuklarının verdiği mücadelenin arkasında değil yanında adeta bir dağ gibi duran annelerden biri olan Eyne Atabay, 24 yıldır cezaevinde olan kızı Leyla Atabayı’ın mücadelesini sürdürüyor.    Eyne ve ailesi Van’ın Çaldıran ilçesinde 1976’da meydana gelen deprem sonrası Buğulu Kaynak (Kele) köyünden Van’a göç eder. O sıralarda lise öğrencisi olan Leyla, kitap okumaya da ilgi duyar. Okulda da başarılı olan Leyla, sürekli bir arayış içinde olur. Bir gün “Bin yıl anlamsız yaşayacağıma, bir gün anlamlı yaşarım” notu bırakarak evden ayrılan Leyla, bir süre sonra düzenlenen bir operasyonla gözaltına alınarak tutuklanır. Kızının dayatılan çözümsüzlüğe karşı mücadele ettiğini belirten Eyne, “Yaşamı anlamlı kılmak için çıktığı yolda tam 24 yıldır dört duvar arasında tutuluyor” ifadesini kullanıyor.    ‘24 yıl bir ömürdür’    Tutuklandıktan sonra müebbet hapis cezası verilen Leyla, 15 yıl Muş Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalır. Leyla, 2011 yılında Erzurum E Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne sürgün edilir. 2 yılın ardından Bayburt’a en son ise Maraş Elbistan Cezaevi’ne sürgün edilen Leyla, yaşamının yarısından fazlasını cezaevinde geçiriyor. “24 yıl bir ömürdür” diyen Eyne, “Daha yaşamının en güzel çağındayken, dört duvar arasında binlerce Kürt genci gibi tutsak edildi” diyor.    Kızının yazdığı kitapları okuyor   Cezaevinde mücadeleye ve üretmeye devam eden Leyla, "Konjonktürel Kimlik (Said- Kurdi, Said-i Tırki, Said-i Erebi)", “Şıkefta Filozofiye”, “Kendini Unutan İnsan” isimli 3 kitap çıkarır. Leyla’nın kitaplarını okuyan Eyne, “Tabi benim kızımın yaşadıklarını anlamam için kitaplarını okumam lazım. Okudukça benim de yaşama bakış açım değişti. Bunun için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bizim zamanımızda kız çocukların okuması ayıplanırdı. Fakat okumaya olan hevesimi Leyla biliyordu. Okulda öğrendiklerini evde bana öğretiyordu. Ben okumayı, yazmayı Leyla sayesinde öğrendim. Elimden geldikçe de geliştirdim. Daha sonra ise çalışarak kendimi geliştirdim. Şu an Kürtçe, Türkçe ve Arapça okuyabiliyorum” şeklinde anlatıyor.     ‘Kadınlar sorgulamalı’    Hayatının, kızının verdiği mücadeleyle değiştiğini söyleyen Eyne, kadınların araştırması ve kendilerine biçilen rollerle sınırlı kalmamaları gerektiğini vurguluyor. Kadının yaşamın dışına itilmesine öfke duyan Eyne, kızlarını ve çevresindeki kadınları okumak için, ehliyet almak ve hayata katılmaları için teşvik ediyor. “Kesinlikle erkeklerden geri kalmayın, kendinizi hiçbir şeyden geri çekmeyin” diyen Eyne, kadının dünyayı, hayatı sorgulaması gerektiğine işaret ediyor.    Kızından aldığı ilham ile şiir yazdı   Yaşamı sorgulamaya da Leyla ile başladığını, 24 yıllık süreçte hayatında çok şey değiştiğini sözlerine ekleyen Eyne, şunları dile getiriyor: “Ben 24 yıldır kızımın yolundayım. Kızıma layık olmak için okudum. Şiir yazıyorum. Hatta ziyarete giderken kendi kendime ‘yıllar biter mi, ömür biter mi’ diye söylüyordum. Hala da bitmedi. Hala da gidip geliyorum. Benim kızıma layık olmam gerekiyor. Kızım yanlış bir şey yapmadı. Başım diktir. Benimkisi kızıma layık olma mücadelesidir. Barış, eşitlik, özgürlük istiyoruz. Çocuklarımızla birlikte yaşamak istiyoruz, adil bir yargılama istiyoruz. Güzel günler çok yakındır.”    Eyne, kızından aldığı ilham ile Kürt halkının yaşadıklarını Kürtçe yazdığı bir dörtlükte şöyle dile getiriyor:    “Dayîka min î dil awazî, Qirîna teyrê bazî,   Te li dinyayê kir gazî , Qey tu jixwara tiştek na xwazî,    Hemû wekî hev dibêjin hemû wekî hev dixwazin,    Nabê Kurd û Tirk û Ereb û Laz î.”