‘Özgür kadını yaratana kadar direneceğim’ 2020-05-12 09:09:00   KOBANÊ - Yaşadığı topraklarda feodal ve baskıcı rejime  karşı çocukluğundan beri direnen Semira, kadın hareketindeki yerini hatırlatarak, özgür kadını yaratana kadar mücadele edeceğinin sözünü veriyor.   Kadının doğal toplumdan uzaklaştırılması ile birlikte toplum yaşamındaki belirgin ve belirleyici gücünü adım adım yitirmeye başladı. Doğa, kadın ve toplumun yerini,erkek egemen zihniyeti alarak, erkek egemen zihniyetinin tek sesli iktidarı yerleşti. Ulus devlet anlayışının gelişmesi ile kölelik, talan, tecavüz ve ölüm gibi kötülük biçimleri toplum içerisinde yayılarak kadın-ana tanrıçalıktan eve hapsedilmeye başlandı. Erkek devlet anlayışında kadın, çocuk ve doğa, artık erkeğin bencil dürtülerinin doyumu için birer araçtan başka bir şey olmamaya başladı. Günümüze kadar da bu zihniyet eliyle iktidarların korunması için her türlü yol ve yöntemlerle kadına karşı katliamlar gerçekleştiriliyor.    Kobanêli Semira Emed,  erkek egemen anlayış, ulus devlet ve Suriye’deki Baas rejimine karşı 25 yıldır aralıksız mücadele ediyor. Semira, 3 çocuğunu devrim mücadelesine vermiş bir kadın olmasının yanı sıra aynı zamanda kadın hareketinin de bir üyesi.   Semira  kimdir?   47 yaşında ve 7 çocuğu olan Semira, 15 Ağustos 1995 yılında büyük ablasından etkilenerek Kürt özgürlük mücadelesi ile tanışır. Halk çalışmalarına  katılan Semira, Baas rejimine karşı gerçekleşen ve bölge halkları tarafından büyük bir coşku ile karşılanan 19 Temmuz 2012 direnişinde aktif yer alır. Devrimin gerçekleşmesi ile birlikte Semira, bu sefer kadın örgütlenmesindeki yerini alır. Şimdilerde Kongreya Star Kobanê Koordinasyon üyesi olan Semira, yaşam mücadelesini ajansımıza anlattı.    ‘Her alanda erkek zihniyeti ile mücadele ediyoruz’   “Biz kadınlar olarak sadece devletli siteme karşı mücadele yürütmüyoruz en az onun kadar da evde, sokakta, kurumlarda ve yaşamın her alanında erkek egemen zihniyete karşı da mücadele yürütüyoruz” sözleri ile hikayesine başlayan Semira, Kürt özgürlük mücadelesi çalışmalarına ilk katıldığı yıllarda karşılaştığı zorluklara değiniyor. Semira buna ilişkin şunları belirtiyor: “Bölgede rahat çalışma yürütme koşulları yoktu. Bütün çalışmalarımız gizlilik içerisinde yürütüyorduk. Zaten hiç bir devlet halkın güç ve özgür bir iradeye sahip olmasını istemez. Bizler de kendi topraklarımızda kendi irademize sahip bir halk olarak yaşamak için aralıksız bir çalışma ve mücadele yürütmek zorundaydık.”   Evleri gizli gizli dolaşıp toplantılar alır   Karşı karşıya kaldığı zorluklara rağmen yılmadan yoluna devam eden Semira, evleri gizli gizli dolaşarak toplantılar alır. Fakat Baas rejimi yaptıkları çalışmayı fark eder ve evine baskın yapılır. Semira, buna ilişkin, “Eşim ve oğlumu gözaltına alıp götürdüler. Altı ay boyunca zindanda tutuldular. Baskı ve işkenceler insanın rejime karşı öfkesini daha da büyütüyor. Oğlum Harun tutuklandığında daha çok küçüktü. Harun büyüdükten sonra kendi iradesi ile özgürlük saflarında yerini aldı” diyor.    Aile ve devlet engelini aşar   Baskıların artması ile beraber ailelerde kaygıların oluştuğunu ve kadınların çalışmalarda yer almalarının istenmediğini anlatan Semira, “Bir yandan devlet bir yandan da aileler çalışmalarımız önündeki en büyük engeldi” diye de ekliyor. Semira, aile ve devlet baskısına aldırış etmeden çalışmalardan geri durmaz. Bunu, “Mücadelemi büyüterek bu zihniyetlere karşı savaştım” sözleri ile dile getiriyor.    ‘Amacımız kadınları erkek-devlet anlayışından kurtarmak’   Semira anlatımlarının devamında ise amacını ve mücadele gerekçesini şu sözler ile ifade ediyor: “En büyük amacım bütün kadınlara ulaşarak onları örgütlemek ve erkek-devlet anlayışından kurtulmalarını sağlamak. Elbette ki halen ben de birey olarak tam anlamıyla kendimi cinsiyetçi toplum anlayışından tam olarak arındırmış değilim. Ancak özgürlük hareketinin ideolojisi ile kendimi erkek-devlet anlayışının bazı etkilerinden kurtardığımı söyleyebilirim. Eskiden çalışmaları yürütmek için gittiğimiz bazı evler bizleri içeri almıyor hatta bazı evlerden bizi kovuyorlardı ama asla mücadelemizden yılmadık ve ısrarla o evlere tekrar tekrar gitmeye devam ettik. Çalışmalarımızdaki tek amacımız yardım toplamak değildi aynı zamanda tüm kadınlara ulaşarak yurtseverlik bilincini geliştirmek ve erkek egemen zihniyetten özgürleştirmek temel amacımızdı.”   ‘Özgür kadını yaratacağız’   Çocuklarını özgürlük mücadelesine vermekten dolayı gururlu olduğunu söyleyen  Semira, onların yolunun takipçisi olduğunu da sözlerine ekliyor. Semira, Kürt kadınlarının çocuklarını elleri ile özgürlük mücadelesini teslim ettiklerinin altını da çizerek, “Yaşam şansının dahi olmadığı bir yerde  onurlu bir özgür bir gelecek ve yaşam kurmak için, en değer verdiğin, canının parçası olan çocuklarını bile feda etmek durumunda kalıyor insan.  Biz kadınlar, analar ağır bedeller ödüyoruz ama asla özgürlük mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Reber Apo’nun düşünceleri biz kadınlara daha çok özgür ve eşit bir yaşam yarattı. Biz kadınlar Reber Apo’nun demokratik toplum projesini gerçekleştirmek için daha çok çaba harcayacak ve özgür kadın hayallerimizi gerçekleştireceğiz” diyerek sözlerini noktalıyor.