‘Engelli çocuklar ve anneleri salgında daha çok yalnızlaştı’ 2020-05-05 09:05:00   Melike Aydın   İZMİR -Toplumsal önyargılar sonucunda salgın öncesinde de bir izolasyon yaşayan engelli çocuklar ve annelerinin bu süreçte daha da yalnızlaştığını belirten Seda Çelik, ailelere yeterli psikolojik danışmanlık ve eğitim desteğinin verilmesi gerektiğini vurguladı.   Koronavirüs salgını sürecinde toplumsal cinsiyet rolleri daha da keskinleşirken çocukların tüm bakımı yine annelere yüklendi. Okulların kapanmasıyla başlayan uzaktan eğitimde de yine kadınlar çocukları yönlendirip, birlikte ders çalışıyor. Otizm gibi özel eğitim ve bakım gereken çocuklar ve anneleri ise en fazla zorlanan kesimler arasında. Onların bu süreçte neler yaşadıklarını eğitmen ve otizmli bir çocuk annesi olan Seda Çelik ile konuştuk.    ‘Erkekler çocuk sorumluluğunu üstlenmiyor’    Yaşadığı evlilikte sorunlar nedeniyle çocuğundaki sorunları geç anladığını, sonraki süreçlerde her anlamda yalnız bırakıldığını söyleyen Seda, “Yükün çoğunu üzerime almıştım. Çocuğumun nesi olursa olsun alacaktım zaten. Bu biraz da kişinin bilinciyle alakalı. Erkeklere de çocuk yapıldığında sorumluluk alması bilinci verilmiş olsaydı babalar da bizim gibi vazgeçmezlerdi” dedi.   Seda, özellikle engelli çocukların en yoğun eğitim alması gereken dönem 0-6 yaş dönemi iken, devletin sadece haftada iki saat bireysel ve çıkarsa bir saat de grup dersi verdiğini belirtti. Seda, “2 saat bireysel haftada 8 saat yapar. Haftada 184 saatten sadece 1 buçuk saat ilgileniliyor. Bu ciddi bir sınırlılık. Devlet okullarında alt sınıflarda kaynaştırma var ama oralarda da kalifiye eleman olmadığı için verim yok” ifadelerini kullandı.    ‘Engelli aileleri yalnızlaştırılıyor’    Zihinsel engelli çocuğu olan ailelerin büyük yalnızlık yaşadıklarını, psikolojik destek verilmediğini dile getiren Seda, “Çocuklarımızın gelişimsel geriliklerinden, hiper aktivitelerinden ya da dürtüselliklerinden kaynaklı yorucu bir süreç oluyor. Bunların hepsi çocuğumda var. Arkadaşlarımızı da görmüyoruz. Dost dediğimiz insanlar da yok. ‘Bu senin sorunun, ben sürekli yakınan insanlar dinelmek istemiyorum’ diyerek size sırtlarını dönüyorlar ve yalnız kalıyorsunuz” dedi.   ‘Özel eğitim öğretmenlerinin iş yükü çok fazla’   Zihinsel engelliler öğretmenliğinin sürekli tekrar ve sabır gerektiren bir iş olduğunu, mesleğe has bir ruh gerektirdiğini ifade eden Seda iş yükünün çok fazla olduğunu aktardı. Haftada 1 ya da 2 seans özel eğitmenle alınan derslerde çocukla bağ kurulamadığını, bunun da sürecin işlemesine engel olduğunu söyleyen Seda, “Özel okulda bir tek çocukla ilgileniyoruz devlet okulunda ise çocuk mecburen diğer arkadaşları ile beraber ve tek öğretmenden ilgi bekliyor. Bu nedenle özel eğitim ve rehabilitasyonun artması gerekli” dedi.   ‘Koronadan önce de toplumsal yargılar nedeniyle çıkamıyorduk’    Adeta bir hapishanede yaşayan engelli ailelerinin salgın sonrasında daha zorlu günler yaşadığını ifade eden Seda, “Bu zor günler geçecek ama bunu koronadan önce yaşayan milyonlarca insan arasındayız. İnsanların bakışından, yargılarından dolayı sosyal ve fiziksel izolasyon ile evinde hapis kalan milyonlarca insan var. Bu yaşananlar empati uyandırır umarım. Oğlum Güneş’le buna adapteyiz. Apartmanda yaşayanlar için durum daha zor” sözlerini kullandı.    ‘Uzaktan eğitimin zorluğu ev içi işlerle daha da artıyor’   Seda ‘Güneş’in Otizm Bahçesi’ adıyla kurduğu Instagram sayfasında canlı yayınlar yaptığını, salgın sürecinde çalıştığı gruptaki ailelerle Whatsapp ekibi kurduklarını belirterek, şunları dile getirdi: “Veliler evdeki çalışmalarını 12.00 ve 20.00 arası video olarak gönderiyor ben de yönlendiriyorum. Bazen de amaç koyuyorum her hafta çalışacakları şeyi anlatıyorum. Instagram’da deneyimlerimi paylaşıyorum. Ne kadar yönlendirsek de bir evin içinde çocuklarla bir arada yaşamak çok zor. Sürekli yerinde durmayan bir varlık dolanıyor ve her zaman ona müdahale edemezsiniz. Çünkü yapmanız gereken yemek, çamaşır, temizlik var. Belki bir şey üretmek, film izlemek istiyorsunuz ama evin işi ile ilgilenirken o çocuğa el verebilmek bile gerçekten zor. Bu korona ile iki katına çıktı. Onu tutmam ve materyale dokundurmam gerekir, bu masada çalışılarak yapılan işlerden değil.”   ‘Ne ailelere ne de çalışanlara psikolojik destek veriliyor’   Engelli çocuğun gelişiminde aile ayağının hep eksik kaldığını ancak salgın sürecinde ailelerin mecburen çocuklarıyla ilgilendiğini söyleyen Seda, “Çünkü çocuklarının zaman kaybetmesini istemiyorlar. Eğer el veren olursa da çok güzel şeyler de yaratıyorlar. Evin içindeki diğer kişileri dahil etmek gerekir. Özel eğitim okul, aile ve özel eğitim üçgeninden oluşur. Oyun, doğa, fırsat eğitimi, bilişsel gelişim ve aile eğitimi bu beşinin olması gerekir. Hayatı eğitim haline çevirmek. Mesela bulaşık makinesinden çıkan kaşıkları dizebilir. Grupla eşleme çalışmış olur” dedi.   ‘Ev içinde ortak yaşam esas alınmalı’   Özellikle evde kal çağrıları sonrasında kadınların ev içi iş yükünün artması durumunu hep yaşadığını vurgulayan Seda, “Ben insanın bağımsızlığı taraftarıyım. Ama Güneş’in ömür boyu yanında birinin olmasına ihtiyacı var. Bunun toplumsal yetiştirme mekanizmalarımızla alakası var. Çocukları eşitlikçi bakış açısı ile yetiştirebilirsek yapabiliriz. Kız çocuklarımıza kendi ekmeklerini kazanma yetisini kazandıralım. Hem kadının hem erkeğin para kazandığı halde geçinemediği bir dünyanın içindeyiz. Birbirimize el vermeyi öğrenelim. O hanenin içinde kaç kişi varsa o kadar kişi ortaklaştırmalı hayatı” diye konuştu.