‘Tandır geleneği sürmeli ama kazalara karşı da önlem alınmalı’ 2019-01-20 09:08:12   VAN - Kentleşmeye inat yüz yılların tandır geleneğini devam ettiren kadınlar, birçok kazayla da yüz yüze kalıyor. Bir kardeşinin tandıra düşerek yaşamını yitirdiğini belirten Fehime Peyan, "Bu geleneği sürdürmek gerekiyor ancak kazalara karşı önlem alınması da gerekiyor" diyor.    Bölgede yaygın olarak devam eden tandır geleneği, özellikle sofra kültürünün vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Kürt, Fas, Arap ve Azerilerin genel kültürünü yansıtan tandır ekmeği veya “nanê tenûrê”, asırlardır sofralardaki yerini muhafaza ediyor. Sanayi tipi fırınların gelişmesi, kent kültürünün kırsalda da etkili olmasıyla geçmişe oranla daha az üretilen tandır ekmeği, hem kokusu ve lezzetiyle hem de farklı görünümüyle diğer ekmek türlerinden daha imtiyazlı bir yere sahip.   Kırsal kesimlerde sac ekmeğinin de yaygın olarak pişirildiği bilinse de özellikle tandırlarda pişen ekmek, geç bayatlaması dolayısıyla daha fazla rağbet görüyor. Yerde açılan ve etrafı çamurla sıvanmış bir çukur veya toprağın üzerinde kubbe şeklinde yine çamurla sıvazlanarak yapılan fırında pişirilen ekmeğin hamuru da özel olarak hazırlanıyor. Mayalanmış hamur, bir süre bekletildikten sonra ekşimesiyle tandırın başına getiriliyor. Eşit şekilde yumaklara ayrılan hamur, elde çırpılarak bir buçuk santim kalınlığında açılıyor. Yöreye göre üzerine; un, susam, yumurta veya su serpiliyor ve bundan sonra hamur, tandırın iç duvarlarına yapıştırılarak pişiriliyor. Bu işlemlerden sonra pişen ekmek, bol miktarda hazırlanıp uzun müddet saklanabiliniyor. Hem lezzeti hem de kokusuyla diğer ekmeklerden farklı olan ekmeği tandırda pişirmek de bir o kadar zahmetli. Buna rağmen kadınlar, ya sabah erken saatlerde ya da akşamüstü saatlerinde tandır başına gidiyor. Derinliği ve içinde yakılan ateş tehlike barındırsa da kadınlar, yağmurlu ve karlı havalarda dahi tandır yakmaktan vazgeçmiyor.    Tandıra düşen kardeşini kaybetti   Van'ın İpekyolu ilçesine bağlı Bostaniçi mahallesinde yaşayan Fehime Peyan (58), bir kardeşinin tandıra düşerek yaşamını yitirdiğini dile getiriyor. Hem köyde hem de kentte evin tüm sorumluluğunun kadına yüklendiğini vurgulayan Fehime, geçmişte tandır hazırlamanın daha zor olduğunu belirterek, şöyle diyor: “Köyde yaşarken kadınlarla bir araya gelip yeşil çamurdan (axaşin) tandır yapıyorduk. İyice yoğurduğumuz çamuru, tandır evinde yeri kazıyarak krem kıvamına getiriyorduk. Şimdi hazır tandırlar satılıyor. Biz de hazır alıp doğrudan yere gömerek yapıyoruz.”    Bu geleneği sürdürmek gerektiğini ancak kazalara karşı önlem alınması gerektiğinin altını çizen Fehime, “Köyde yaşadığımız zamanlarda kardeşim bir çorba yapmak istemiş ve çorba daha lezzetli olur diye tandırın içine koymuş. Bir müddet sonra çıkarmaya gidiyor ve yüz üstü tandırın içine düşüyor. Bir müddet kimsenin haberi olmuyor düştüğünden. Kadınlar sonradan fark etti ve kardeşimi çıkarmaya çalıştılar ama çıkaramadılar. Kilosu da olduğu için sıkışmıştı. En son tandırı kırarak çıkardılar ama artık çok geç olmuştu” diye anlatıyor.    ‘Bu tür kazalar sürekli oluyordu’   Tandır kazalarının sürekli olduğunu kaydeden Fehime, “1980'li yıllarda köylerde sürekli duyuyorduk. Çünkü kadınlar birçok işe koşturuyordu. İki kadın bir birine yardım edemiyordu. Bu yüzden tek kadın ekmek pişirdiği için tandıra düşme riski çok yüksek oluyordu” ifadelerini kullanıyor.