DBP Kadın Meclisi Sözcüsü: Yeni ‘ataerkil kurgu’ya karşı örgütleneceğiz

  • 11:30 13 Mayıs 2024
  • Güncel
AMED – Sistemin yeni bir “ataerkil kurgu” üzerinden topluma, özellikle de kadınlara yön vermeye çalıştığını kaydeden DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, “Önümüzdeki süreçte bulunduğumuz her sokakta her mahallede ve her kentte kadın komisyonları ve meclislerini örgütleme temel hedeflerimizdendir” dedi. 
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi Sözcüsü Berivan Bahçeci, partisinin Amed'de bulunan Genel Merkez Danışma Bürosu'nda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Yeni bir ‘ataerkil kurgu’ üzerinden topluma yön veriliyor 
 
Kapitalist modernite ve onun öncü gücü olan erkek egemen zihniyetinin milliyetçiliği, cinsiyetçiliği, dinciliği ve özel savaş politikalarını arkalarına aldığına dikkat çeken Berivan, tüm bu etkenlerle şiddeti körüklediğini kaydetti. 21’inci yüzyılda artarak devam eden şiddetin ve militarizmin kadın ile erkek ikileminden azade olmadığını kaydeden Berivan, sistemin yeni bir “ataerkil kurgu” üzerinden topluma, özellikle kadınlara yön vermeye çalıştığını kaydetti. Berivan, “Bu sistemli saldırılar Elîh'te İpek Er’e tecavüz eden üniformalı oluyor, bu saldırılar Dêrsim’de başka bir üniformanın arkasına saklanarak kaybettirilen Gülistan Doku oluyor, Şirnex'te ve Wan’da yine bir üniformalı tarafından uygulanan taciz, tecavüz ve saldırı oluyor. DAİŞ tarafından kaçırılan 9 yaşındaki Êzîdî bir çocuğun Ankara’da 4'üncü duruşması görülmesine rağmen hiçbir tutuklu olmaması da kadınların kimliğine, bedenine yapılan saldırıların devamıdır" dedi. 
 
‘Özel savaş politikaları kadınları ve gençleri hedef alıyor’
 
Kurdistan’da devreye konulan “özel savaş politikaları”nın öncelikle kadınların ve gençlerin örgütlü mücadelesini hedef aldığını ifade eden Berivan, "Yerel seçimlerde ise özelikle bilinçli bir şekilde eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet sistemini anlamsız ve değersiz kılmayı hedefleyen anlayışlar kimi yerde açığa çıkıp deşifre olsa da, kimi yerlerde maskelenerek kamufle ediliyor. Kadınlara karşı kimden ve nerden bir saldırı gelirse gelsin sonuna kadar karşısında jin jiyan azadî felsefesiyle örgütlü bir şekilde durmak temel ilkemizdir. Türkiye’de ve Kürdistanda Kürt kadınlarına karşı cinsel saldırı suçu işlendiğinde kimi muhalif kesimlerin ve yandaş medyanın sessiz kalması da Kurdistan'da ki özel savaş politikalarının bilinçli, sistematik ve etkin olduğunu göstermektedir” sözlerine yer verdi. 
 
‘Eşbaşkanlık mor çizgimizdir’
 
Kurdistan’da saldırıların yaygınlaştığı ve şiddetlendiği bir dönemde 31 Mart yerel seçimlerinin de ayrı bir önem taşıdığına vurgu yapan Berivan, dünyada bir ilki başaran Kürt kadınları ve Kürtlerin, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde de "Eşbaşkanlık mor çizgimizdir" ilkesinden hareketle bir seçim sürecini atlattığını belirtti.  Eşbaşkanlık sisteminin umudun kendisi olduğunun altını çizen Berivan, “Eşbaşkanlık sistemini resmiyete boğan ya da AKP MHP- Hizbulkontra gibi gerici ittifakların eşbaşkanlık sistemini hedef gösterip kadın kazanımlarına tahammülü olmayan, kadınların çarşaf rengini belirleyen ittifaklara şunu söylemekten beis görmüyoruz; Eşbaşkanlık sistemi, sizlerin eril ve kadını köleleştiren politikalarınıza karşı umudun kendisidir. Kaynağını 'Jin Jiyan Azadî' felsefesinden alan, başta eşbaşkanlık sistemi olmak üzere hiç bir kazanımızdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha belirtiyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadınlar öncülüğünde devrim ilmek ilmek örülüyor’
 
Yerel seçimlerde 76 belediyede eşbaşkanlık ve fermuar sistemini hayata geçirdiklerini aktaran Berivan, sözlerini şöyle sürdürdü:“ Şimdi ise bulunduğumuz her yereli başta kadınlar, çocuklar ve gençler için daha da yaşanılır kentlere çevirmek için uğraşıyoruz. Kazanımlarımız elbette bununla sınırlı değildir. Dört parça Kurdistan'da kadın öncülüğünde bir devrim ilmek ilmek örülüyor. Ulus devlete karşı demokratik modernitenin inşasında bir umut olan Rojavalı kadınlar ahlaki politik toplumun temelini oluştururken kendi hukuk sistemlerini inşa etmekte ve 'Anayasa' modeline karşı 'Toplumsal Sözleşme' ile kadın özgürlüğünü, çocuk hakları, ekolojik yaşam ve eşit haklar temelinde bir hukuku inşa ediyor, kadın kanunu çalışmaları ile haklarını güvence altına alıyorlar. Bu gelişmelere karşılık Türkiye’de siyasal iktidar yeni anayasa çalışmaları başlatarak ömrünü uzatmak istiyor. 1982 darbe anayasası bugüne dek 19 defa değişikliğe uğradı, yama yapıldı ancak bu toplumun bir sözleşmesi haline getirilemedi. Çünkü anayasa değişikliği bu ülkede iktidarların yönetim krizi yaşadıkları süreçlerde gündem değiştirmenin bir malzemesi haline gelmiştir. Oysa egemenin hukukunun ne olduğunu anlamak için şiddet faili erkeklerin nasıl aklandığına, muhaliflerin uğradığı yargı tacizine bakmak yeterli olacaktır. Bu dosyalardan biri de Kobanê Kumpas Davası’dır. 16 Mayıs’ta birçok kadın yoldaşımızın da yargıladığı dosyanın karar duruşmasına katılacağımızı, DAİŞ karanlığına karşı umut olan kadın iradesini sahipleneceğimizi bir kez daha buradan sizler aracılığıyla duyurmak isteriz.”
 
‘Tecrit sonlana kadar eylemlerimiz sürecek’
 
Berivan, devamla şöyle konuştu: “AKP- MHP iktidarının İmralı'da uyguladığı mutlak tecridi, bir sistem halinde tüm alanlarda sürdürmek istediği, dahası buradaki sistemi giderek başta zindanlar olmak üzere toplumun tüm kesimlerine yaymaya çalıştığı biliniyor. Buna karşın 'Sayın Abdullah Öcalan'a özgürlük, Kürt soruna demokratik çözüm' kampanyası kapsamında Özgürlük Yürüyüşü ile başlayıp, 8 Mart, Newroz, 31 Mart seçimleri, Wan’da halkın direnişle kendi iradesine sahip çıkması ve 1 Mayıs’ ta açığa çıkan toplumsal sinerjinin verdiği güçle Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü sağlanana kadar tüm eylem ve etkinliklerimizi kararlılıkla devam edeceğimizi vurguluyoruz.  
 
Cezaevindeki eylemler 
 
Bilindiği üzere Kurdistan ve Türkiye zindanlarındaki siyasi tutsaklar 4 Nisan itibariyle eylemlerini yeni bir aşamaya taşıdı. ‘Sayın Abdullah Öcalan ile aynı koşullarda yaşama’ şiarıyla; duruşmalara çıkmayarak mahkemeleri boykot eden tutsaklar; yine aile ve telefon görüşüne de çıkmıyor. Ayrıca Adalet Nöbetindeki anneler başta olmak üzere tutsak yakınları da Sayın Abdullah Öcalan’a özgürlük talebiyle aylarca yürüttüğü Adalet Nöbeti eylemini birçok kentte 'Özgürlüğe ses ver' ve 'Tecride son ver' şiarlarıyla farklı eylemsellikler ile devam ettiriyorlar. Biz DBP Kadın Meclisi olarak tutsakların ve ailelerinin talepleri ‘talebimizdir’ diyor, tüm eylem ve etkinliklerde ailelerin yanında olacağımızı belirtiyoruz. Aynı zamanda Adalet Bakanlığı önünde yüz günden fazladır Adalet Nöbetinde olan Emine Şenyaşar’ın adalet talebi de bizim talebimizdir.
 
8 Mart 1 Mayıs alanlarında mesajımızı net bir şekilde verdik
 
DBP Kadın Meclisi olarak belli periyotlarla yapmış olduğumuz çalışmaları sizlerle paylaşmayı kıymetli buluyoruz. Bu anlamda 8 Mart kapsamında Riha, Amed, Sêrt başta olmak üzere birçok kentte kadınlarla alanlarda bir araya geldik. 8 Mart’ın coşkusu ve isyanıyla alanları dolduran kadınlar aynı coşku ve kararlılıkla Newroz, 31 Mart ve en son 1 Mayıs alanlarında da mesajlarını net bir şekilde dile getirdiler.
 
Fiziki şiddetin yanı sıra ruhsal düşünsel dünyamıza da şiddet uygulanıyor 
 
Bununla birlikte Kurdistan’da, Kürt kadınlarına uygulanan siyasi soykırımla beraber her gün toplumda yüzlerce kadının katledildiği, fuhuşa sürüklendiği, tacize ve tecavüze uğradığı saldırılarla karşı karşıyayız. Fiziki şiddetin yanı sıra ruhsal, düşünsel ve duygusal dünyalarımıza da her an şiddet uygulanıyor. Bu şiddet sarmalı ve erkek egemen zihniyet karşısında kullanılacak öz savunma bilinci ve örgütlülüğü kadınların tek çıkış yoludur. Bu yönüyle toplumların demokratik zihniyete ve sisteme kavuşmasının en temel araçlarındandır. Özsavunma bir bilinç, örgütlülük ve eylem işidir. Bu temelde DBP Kadın Meclisi olarak; önümüzdeki süreçte bulunduğumuz her sokakta her mahallede ve her kentte kadın komisyonları ve meclislerini örgütleme temel hedeflerimizdendir. Aynı zamanda özellikle kadınlara ve gençlere dayatılan özel savaş saldırıları ve kadına yönelik şiddette uygulanan cezasızlık politikalarına karşı demokratik, Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigma çerçevesinde örgütleme çalışmaları, Wan direnişi ve Şirnex'te açığa çıkan özsavunma bilinciyle kadın mücadelemizi büyüteceğiz.  Jin jiyan azadî!"