‘Dilini konuşamayan toplumun varlığından da bahsedemeyiz’

  • 09:04 20 Şubat 2024
  • Güncel
 
 
 
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - Anadilin önemine vurgu yapan ve Dünya Anadili Günü'ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan kadınlar, “Kişi diliyle var olur, dilini konuşamayan bir toplumun varlığından bahsedemeyiz” vurgusu yaparak, anadili sahiplenme mesajı verdi.
 
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre dünyada 7 binden fazla dil konuşuluyor ve bunlardan yüzde 40’ı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), buna karşı 1999 yılında 21 Şubat tarihini Dünya Anadili Günü olarak ilan etti. Anadillerin konuşulması, yaşatılması ve farkındalık yaratılması amacıyla çeşitli eylem ve etkinliklerin gerçekleştirildiği bugün, Kürt halkı tarafından da mücadele günlerinden biri olarak karşılanıyor. Asimilasyon politikaları ile yok edilmek istenen dillerden olan Kürtçe ve lehçeleri için birçok alanda çalışmalar da yürütülüyor. 
 
Dünya Anadili Günü ve asimilasyon politikalarına dair Ma Music Akademisi eğitmenlerinden Evin Tiryaki, Amed Şehir Tiyatrosu oyuncusu Nurşen Adıgüzel, Dicle Fırat Kültür Merkezi’nde müzik öğretmenliği yapan Mizgin Yıldırım değerlendirmelerde bulundu.
 
Kürtçe eğitimler engelleniyor
 
Evin Tiryaki, yıllarca okullarda Türkçe ders gördüklerini ve bunun acısını da derinden yaşadığını belirtirken, “Bu yüzden bizler istiyoruz ki artık bu ülkenin çocukları kendi anadillerine eğitim görsünler. Fakat Kürtçe her zaman yasaklanıyor. Kürtlerin kendi anadillerinde konuşmasını, eğitim almasını ve kültürlerini öğrenmesini istemiyorlar. Sırf bu yüzden bizler kültür alanı olarak kendi dilimizde eğitim vermek, şarkı öğretmek ve çocukları kendilerini anadillerinde ifade edebilecek aşamaya getirebilmek için çabalayacağız” sözlerine yer verdi. 
 
‘Aileler de çocukların anadilde eğitim görmesini istiyor’
 
Çocukların büyük bir heyecanla derslere geldiğini söyleyen Evin, “Amed’de böyle Kürtçe müzik eğitim veren birkaç kurumumuz var. Bunun için de çocuklarımız keman, piyano ve diğer enstrümanları öğrendiklerinde büyük coşku ve heyecanla geliyor kurumlarımıza. Bunun yanında ailelerin de ilgisi büyük. Aileler de belirli bir bilinçle çocuklarını getiriyor. Çünkü anadillerini öğrenmelerini ve bu temelde eğitim görmelerini istiyor” ifadelerini kullandı. Evin, dil konusunda yıllardır süren bir asimilasyon politikası olduğuna dikkat çekerken, “Aslında Kürtler üzerinde yürütülen bu kirli asimilasyon politikaları 40 yıldır bilfiil devam etmektedir. Kürtlerin kendi anadillerini konuşmasını istemedikleri gibi, öğrenmelerini de istemiyorlar. Çünkü Kürtleri yok sayıyorlar ve istemiyorlar. Her şeyi kendilerine göre ve tek tip istiyorlar” şeklinde konuştu. 
 
‘Kişi anadilini kullanmıyorsa bunun keşkesini hep yaşar’
 
21 Şubat Dünya Anadili Günü’nün sadece kutlanmak için olmadığının altını çizen Nurşen Adıgüzel ise bugünün dilleri yaşatmak için bir mücadele gerekçesi olduğuna değindi. Nurşen, “Kişinin anadili çok önemlidir. Benim 2 buçuk yaşlarında bir kızım var. Onunla Kürtçe konuşuyorum. Bizi Kürtçe konuşurken görenler hem çok mutlu oluyor hem de kendilerinin bu yönlü eksikliklerini dile getiriyorlar. Eğer bir insan kendi anadilini yaşamında kullanmıyorsa, konuşmuyorsa kendi dilini öğrenemeyeceği gibi hep içinde bunun keşkesini yaşar” dedi
 
Kürtçe olduğu için gösterilere yasaklama kararı
 
Nurşen, Kürtçe tiyatro ve Kürtçe konserlere dair yasaklama ve engelleme uygulamalarına dikkat çekerken, “Ama bu engellemeler, çalışmalarımızı sürdürmeyeceğimiz ve yaşamımızda kendi anadilimizi kullanmayacağımız anlamına gelmiyor” vurgusu yaptı. Toplumun diliyle var olduğunun altını çizen Nurşen, şu şekilde konuştu: “Dilini konuşamayan bir toplumun varlığından bahsedemeyiz. Öncelikle biz kendi dilimize değer vermeliyiz. Biz değer verdikten sonra ne sistem ne de başka bir şey bu durumun önünde durabilir. Son olarak Cigerxwîn’in bir sözüyle bitirmek istiyorum, ‘Hûn nebin yek, Hûn ê herin yek bi yek (Bir olmazsanız bir bir gidersiniz)’.”
 
‘İnsanlar diliyle vardır’
 
Mizgin Yıldırım da anadilin kullanılmasının oldukça önemli olduğuna işaret etti. “İnsanlar diliyle vardır” diyen Mizgin, kişinin dilline sahip çıktığı zaman kültürünü, sanatını ve tarihini daha iyi tanıyabileceğini ve anlayabileceğini kaydetti. Mizgin, “Kişi anadilini bilmediği zaman seslendirdiği şarkının ruhunu veremez ama kendi dilini biliyorsa o şarkının vermiş olduğu ruhu da hissiyatı da hem anlar hem de dışarıya aktarabilir. Biz de derslerimizde şarkıları anadilleriyle kültür ve sanat yoluyla çocuklara öğrettiğimiz gibi aynı zamanda kendi dilleriyle şarkıların hikayelerini de anlatıyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
Kürtçe derslere ilgi büyük
 
Dersleri Kürtçe işlediği dernekte çocuklarla çalışmaların çok iyi geçtiğini söyleyen Mizgin, “İlk başlarda birkaç çocuk ile bu yola başladık. Daha sonra aileler hem çocuklardaki gelişimi hem de ortaya çıkan sonucu gördükten sonra güzel bir sahiplenme oldu. Özelde bazı aileler bize gelip, ‘Çocuklarımız Kürtçe öğrensin’ diyorlar. Çocuklar, başta anlamıyordu, konuşamıyordu. Fakat şimdi yavaş yavaş artık Kürtçe konuşmaya başlıyorlar. Derslerimizde Kürtçe birbirimizden yardım alıyor ve birbirimizden bu şekilde faydalanıyoruz. Bununla çok mutlu oluyorlar. Tabi bunun etkisi kendi kişiliklerinde de oluşuyor. Bu yüzden derslerimiz çok büyük bir coşkuyla geçiyor” aktarımlarında bulundu. 
 
Son olarak Mizgin dilin kişinin varlığı olduğunun altını çizerek, “Ailelerin bu kurumlarımıza çocuklarını getirmelerini istiyorum. Hep birlikte kültürümüze, sanatımıza ve tarihimize sahip çıkalım. Dil varlığımızdır. Kendimizi tanıdığımız zaman gelişebiliriz” dedi.