‘Irkçı saldırı aydınlatılmalı’

  • 09:12 7 Ocak 2024
  • Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız
 
İZMİR – DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, geçtiğimiz günlerde Koç Üniversitesi’nde yaşanan ırkçı saldırının aydınlatılması ve kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini aksi takdirde bu eğilimde olanların cesaret alabileceğini belirtti.
 
Geçtiğimiz günlerde Koç Üniversitesi yurdunda Kürt ve Alevi öğrenciye uygulanan sistematik ırkçı saldırı kamuoyuna yansıdı. F.B isimli öğrencinin Koç Üniversitesi yurdunda aynı odada kaldığı iki öğrenci tarafından işkence gördüğü belirtildi. Sistematik bir şekilde işkenceye uğrayan F.B’nin işkence esnasında aldığı ses kayıtlarında, Hasan Ege Karanfil adlı kişinin F.B’ye “Alt ırksınız, itlaf edilmeniz lazım. Köle olduğunuzu kabullenmelisiniz, itaat etmek zorundasınız. Buradan gitmezsen seni öldürürüz” şeklinde tehditlerde bulunduğu ortaya çıktı. Soruşturma dosyasına giren ses kayıtlarına göre Hasan Ege Karanfil’in, F.B’ye “Türkiye’nin Doğusu olduğu gibi ateşe verilmeli” dediği öğrenildi. 
 
Irkçı saldırıya tepkiler sürerken Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, değerlendirmelerde bulundu.
 
Barış ve eşit yurttaşlık için verilen emek karşısında ırkçılık
 
2024 yılının ilk günlerinde ve sonraki süreçte de hep barış, demokrasi ve eşit yurttaşlık için emek verdiklerini dile getiren Kadriye, verilen bu emeğin karşısında her geçen gün ağırlaşarak ırkçı saldırıların gerçekleştiğini söyledi. Kadriye, “Biz şunu çok iyi bilen bir toplumuz. Bir yerde varlığından rahatsız olunan bir inanç, kimlik topluluğu varsa genelde kötüleyerek ona bir iftira atarak toplum tarafından rızalık üretebilecek kötü bir tanımlamayla, insanları mağdur edip arkasından sorumluları değil, mağdur olanı cezalandırmakla ilgili oldukça deneyimliyiz. Bu olayı kurum olarak duyduğumuz andan itibaren bütün hassasiyetimizle, her boyutuyla takip ettik. Sonuçta bir kişinin beden bütünlüğünün bozulacak şekilde saldırıya uğramasına bir gerekçe üretmek hiç haklı bir yerde durmuyor. Sonuçta bir okulda öğrencidir. Onun sağlığının ve eğitim hakkının sürekliliği en doğal anayasal ve uluslararası haklardan birisidir. Bir de ahlaki olarak baktığımız zaman da ola ki bir eksiği varsa bu da sorgulanır, bu da yargılanır, kontrol edilir, araştırılır. Uygun bir yöntemle bunların üzerine gidilir” dedi.
 
‘Kabul edilir bir tarafı yok’
 
Olayda saldırıyı yapan kişinin mi yoksa saldırıya uğrayan kişinin mi haklı olduğuna dair bulanık bir tartışmanın yaratıldığını ifade eden Kadriye, yaptıkları çağrının bu bulanıklığın olmayışına dair olduğunu kaydederek “Bunun hukuksal boyutunu ve kurumsal olarak kendi içlerindeki soruşturmalarıyla kamuoyunu bilgilendirmelerinin elzem olduğunu düşünen bir yerdeyiz. Bu konuda, bu bulanık ortamda şuna da baktık. Demokratik kamuoyu, Alevi kamuoyu biraz çekinceli, tedirgin davrandılar. Konu ne olursa olsun, boyutu ne olursa olsun, cesaretle konunun aydınlanmasını talep etmek ve bu konuda demokratik kamuoyunun bu talebinin en doğal hakkı olduğunu da vurgulamak isteriz. Sonuçta uluslararası bir eğitim verdiğini iddia eden bir üniversitede böyle bir olay gerçekten kan dondurucu. Kabul edilir bir tarafı yok” şeklinde konuştu.
 
Bu eğilimde olanlar cesaretlenebilir  
 
Hiçbir gerekçenin, bir insanın bedensel bütünlüğünün bozulmasını ve canına kast edilmesini haklı çıkaramayacağının altını çizen Kadriye, şöyle dedi: “Geçmişten gelen ‘Bu ülke tek tiptir, başkalarının yaşama hakkı yoktur. Yaşayacaksa da hakkı köleliktir, bunun dışında bir hakkı yoktur’ tanımlaması hakikaten kabul edilebilir bir yerde durmuyor. Kamuoyuna bu konuda duyarlı olma çağrımız var. Çünkü bunlar açığa çıkarılmadığı takdirde, deşifre edilmediği takdirde bu eğilimde olanları cesaretlendirecek. Ayrıca da insanlar kendi kimliğiyle, ‘Aleviyim, Kürdüm’ veya başka bir inançtayım, başka bir milliyetteyim deme cesaretini, kendi kimliğiyle onurlu bir şekilde toplumun karşısında olabilme cesaretini kaybediyor. Doğal olarak da sistemin arzulamış olduğu demografik yapıyı değiştirme, asimile etme bu anlamıyla da çok daha hız kazanan bir duruma eviriliyor. Bizim talebimiz hem üniversiteden hem de hukuki boyutuyla bu olayın bir an evvel kamuoyu nezdinde aydınlatılması.”