Abdullah Öcalan’dan bin gündür haber yok

  • 09:02 25 Aralık 2023
  • Güncel
 
İSTANBUL - İmralı Adası’nda mutlak iletişimsizliğin sürdüğü PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan bin gündür hiçbir haber alınamıyor. Mutlak tecridin ne hukuki, ne insani, ne de ahlaki hiçbir norm ile açıklayamadıkları bir boyuta geldiğini vurgulayan ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Esra Bilen, “Siyasi tutsakların taleplerinin sahiplenilmesi ve Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kırılması gerekir. Herkesi bu talebi sahiplenmeye ve buna karşı ses yükseltmeye çağırıyoruz” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a 9 Ekim 1998’de gerçekleştirilen uluslararası komplo, 25’inci yılını geride bıraktı. Komplonun başladığı 9 Ekim’in ardından 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye kaçırılarak tutuklanan Abdullah Öcalan, o tarihten bu yana İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış tecrit altında tutulmaya devam ediyor. Avukatları ve ailesinin tüm girişimlerine rağmen PKK Lideri’nden 33 aydır da hiçbir haber alınamıyor.
 
110 avukat 59 aile başvurusu yanıtsız!
 
Kurdistan, Türkiye ve dünyanın dört bir yanından hukukçular, insan hakları savunucuları, siyasetçiler ve her kesimden yüzlerce kişi birçok girişimde bulunsa da bu başvuru ve mektuplara olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş yapılmıyor. 2023 yılı boyunca Abdullah Öcalan’ın müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu avukatları toplam 110 avukat, 59 da aile başvurusu yaptı. Ancak bu başvurulara Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nden herhangi bir yanıt verilmedi. Görüşmeler ise “disiplin cezaları” bahaneleri ile engellenmeye devam ediyor. 25 Aralık günü ise Abdullah Öcalan’dan haber alınamama hali bininci gününü dolduruyor.
 
ÖHD başvurularına da dönüş yok
 
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar, 10 Haziran 2022’de her kesimden 775 avukatla birlikte Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adalet Bakanlığı’na birçok kez başvuruda bulundu. Ancak bu başvurulara da olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş olmadı. Yine ÖHD İstanbul Şubesi 21 Kasım 2022’de, tecridin son bulması ve avukatları ile görüşme sağlanmasına dair yapılan başvuruların takibi için İstanbul Barosu’na başvuruda bulundu. Ardından tüm ÖHD’li avukatlar her kentte barolara aynı şekilde başvuru gerçekleştirdi. Bu başvuru kapsamında da herhangi bir adım atılmadı.
 
Hukuki girişimler
 
Yanı sıra ÖHD Eş Genel Başkanları’nın Abdullah Öcalan ile görüşmek için yaptığı başvurular da yanıtsız bırakıldı. Hukuki tüm mekanizmalara girişimlerde bulunmayı sürdüren ÖHD, hiçbir yanıt alamasa da tecridin son bulması noktasındaki ısrarını sürdürmeye devam ediyor. Yine ÖHD tarafından, PKK Lideri ile İmralı’da tutulan diğer tutsaklar Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’a yönelik tecrit politikası ve uygulamaları konusunda kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla her 15 günde bir “Tecrit Bülteni” hazırlanmaya başlandı. Son olarak da Kurdistan ve Türkiye’nin çok sayıda kentinde, İmralı tecridine ilişkin paneller gerçekleştiren ÖHD, tecridin neden son bulması ve PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini ele alıyor.
 
Dört bir yandan fiziki özgürlük mücadelesi
 
Öte yandan her kesimden halklar, PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanması ve ağırlaştırılmış tecridin son bulması için dünyanın dört bir yanında kesintisiz mücadele yürütüyor. Abdullah Öcalan için her renkten halklar hem mutlak tecride karşı taleplerini haykırmayı hem de PKK Lideri’nin fikirleri, paradigması ve felsefesini yaşatmayı büyük bir kararlılıkla sürdürüyor. Bu kapsamda, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve Kürt sorununa siyasi çözüm için 10 Ekim’de, dünyanın 74 merkezinde “Abdullah Öcalan'a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm” hamlesi başlatıldı. Cezaevlerindeki siyasi tutsaklar da, 27 Kasım’da PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğü için başlatılan hamleye dönüşümlü açlık grevi eylemi ile katıldıklarını duyurdu. Hemen ardından ise tutsak yakınları, Kurdistan ve Türkiye kentlerinde aynı taleplerle Adalet Nöbeti eylemine başladı.
 
ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Esra Bilen, mutlak iletişimsizliğin bininci günü, derneklerinin girişimleri ve dünya halklarının talebi olan fiziki özgürlüğün sağlanmasına ilişkin JINNEWS’e konuştu.
 
Bin gündür İmralı’dan haber alınamıyor!
 
Tecridin üzerinden bin gün geçtiğini belirten Esra, “Sayın Abdullah Öcalan’dan bin gündür haber alınamıyor. Bu mutlak iletişimsizlik hali devam ediyor. En son kendisinden 25 Mart 2021 tarihinde kardeşi ile yapılan ve yarıda kesilen telefon görüşmesi ile haber alındı. Ancak sonrasında ne avukat, ne aile, ne de telefon görüşmesiyle kendisinden haber alınamadı. Avukat görüşünün üzerinden ise 4 yıldan fazla zaman geçti. Kendi avukatlarının da, bizlerin de yapmış olduğu başvurulara hiçbir şekilde dönüş olmadı ve avukat görüşü sağlanamadı” ifadelerini kullandı. “Tecridin ne hukuki, ne insani, ne de ahlaki hiçbir norm ile açıklayamadığımız bir boyuta geldiğini düşünüyoruz” vurgusunu yapan Esra, “Hukuki olarak zaten tüm açıklamaları tükettiğimizi düşünüyoruz. Gerekli ulusal ve uluslararası tüm başvuruları yaptık. Uluslararası kurumlardan tecridin hukuka aykırılığına dair defalarca karar çıkmasına, çağrılar yapılmasına rağmen bunun hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti tarafından dikkate alınmadığı bir dönemdeyiz” sözleriyle Türkiye’nin sessizliğini ele aldı.
 
‘İmralı’da ne ahlaki ne de insani bir tutum var!’
 
Türkiye, Kurdistan ve Avrupa’dan binlerce avukat olarak tecridin kırılmasına ilişkin birçok başvuruda bulunduklarını paylaşan Esra, “Buna da hiçbir şekilde karşılık alamadık. Hala da başvurularımız devam ediyor. Hukuka, her şekilde yasal ve uluslararası tüm sözleşmelere aykırı bir işkence hali sürdürülüyor. 4 Aralık’ta Mudanya merkezli bir deprem oldu. Yasal olarak da doğal afetlerden sonra mahpusların da ailelerine sağlık durumları hakkında haber verme hakkı varken bu da uygulanmadı. Yasayı bir kenara bırakacak olursak, orada bir doğal afet yaşandı ve Sayın Abdullah Öcalan’ın sağlık durumu tüm toplumun merak ettiği bir durumken, bu hak ona hiçbir şekilde tanınmadı. Bu tutum ne ahlaki ne de insani bir tutum değildir” vurgusunu yaptı.
 
‘Tutsakların çağrısı toplumsallaştırılmalı’
 
27 Kasım’da, “Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Siyasi Çözüm” talebiyle cezaevlerindeki tutsakların açlık grevi eylemlerine başladığını hatırlatan Esra, “Siyasi tutsaklar, süreli ve dönüşümlü bir şekilde açlık grevine başladı. Hapishanelerde çok sistematik bir şekilde ağır hak ihlalleri devam ediyorken, siyasi tutsakların talebi Öcalan’a özgürlük ve Kürt meselesinin çözümü. Çünkü siyasi tutsaklar bu tecridin sadece mekansal ve İmralı ile alakalı bir durum, Sayın Öcalan’a uygulanan fiziksel bir tecrit olmadığının farkındalığıyla bu açıklamayı yaptı. Çünkü İmralı’da başlayan tecridin tüm Kurdistan ve Türkiye hapishaneleri ile halkta yansımasını görüyoruz. Bugün Türkiye’de olan ekonomik krizin, yoksulluğun, iş cinayetlerinin, doğanın katledilmesinin hepsinin tecridin sonuçlarıyla alakası olduğunu biliyoruz. Sayın Öcalan’dan haber alınmayana kadar ve müzakere süreci tekrar başlatılmadan, bunların hiçbirinin kalıcı olarak çözülmeyeceğinin farkındayız. Dolayısıyla bu çağrı sadece bir tek kurum veya kişileri, Kürt halkını ilgilendiren bir mesele değil.  Bu çağrının toplumsallaştırılması gerekiyor” çağrısında bulundu.
 
‘Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit bir an önce kırılmalı!’
 
Esra, tutsakların taleplerini, “Bizim çağrımızı ve sesimizi dışarıda yükseltin, tecridi kırın. Bunu sadece belli kişi veya kişilerin ses çıkarmasıyla sağlayamayız. Bu sonuçlar tüm toplumu etkileyen sonuçlar ve tüm toplumun bu talebi sahiplenmesi lazım” sözleriyle aktardı. İktidarın ise bu talebin sahiplenilmemesi için tecride karşı ses çıkartan herkese gözaltı, tutuklama, baskı, şiddet ve işkence ile karşılık verdiği için toplumun baskı altına alındığını dile getiren Esra, “Siyasi tutsakların talebi de net ve ‘Talebimiz yerine getirilmediği sürece de açlık grevini sonlandırmayacağız’ yönünde açıklama yaptılar. Dolayısıyla daha önceden 2012 ve 2019 süreçlerinde yaşandığı gibi uzun sürelere dönüşmeden, o zamanları beklemeden ve çok geç kalınmadan bu talebin sahiplenilmesi ve Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin bir an önce kırılması gerekir” sözleriyle seslendi.
 
İmralı tecridi kırılana dek çalışmaları sürecek
 
Derneklerinin İmralı tecridine karşı girişimlerinin süreceğinin bilgisini veren Esra, 16 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleştirdikleri “İnsanlık Suçu ve İşkence Biçimi Olarak Tecrit” başlıklı panel ile birlikte ilerleyen aylarda da benzer çalışmalara devam edeceklerini ifade etti. Esra, “Biz, ÖHD olarak bu talebin sadece hukuki yollarla çözülemeyeceğinin farkındayız. Ancak hukuki yollarla başvurularda bulunmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda kamuoyunun gündemine sokmak için de Türkiye ve Kurdistan’da tekrar tecrit konulu paneller düzenlemeye başladık. Bunu farklı kişi ve kesimlerle tartışmak, kendisine sosyalist, demokrat, özgürlükçü diyen ve bu tabirlerle kendini tanımlayan herkesi bu talebi sahiplenmeye ve buna karşı ses yükseltmeye çağırmak için bu çalışmaları yapmaya devam ediyoruz” diyerek hukuki mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.