Amed’den ‘Dicle, Sedat ve Abdurrahman bir an önce bırakılsın’ çağrısı

  • 12:12 4 Aralık 2023
  • Güncel
AMED - DFG, MKG ve DİSK Basın İş tutsak gazeteciler için yaptığı açıklamada, “Dicle, Sedat ve Abdurrahman’ın bir an önce tahliye edilmesini istiyoruz. Bunun gerçekleşebilmesi için de başta gazeteci meslektaşlarımız olmak üzere, ulusal ve uluslararası basın meslek örgütleri ile tüm demokratik kurum, kuruluş ve kamuoyuna gazetecilerle dayanışma çağrısında bulunuyoruz” denildi.
 
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Dicle Müftüoğlu, gazeteciler Sedat Yılmaz ve Abdurrahman Gök’ün önümüzdeki günlerde görülecek duruşmaları için DFG, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) ile DİSK Basın İş tarafından Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) temsilcilerinin yanısıra birçok basın örgütü, gazeteci ve siyasi parti temsilcisi katıldı. 
 
Açıklamanın Kürtçe metni MKG Başkanı Roza Metina, Türkçe metni DFG Genel Sekreteri Gülşen Koçuk tarafından okundu.  
 
‘Gazetecilere yaşam şansı tanınmıyor’
 
Ülkede can alıcı sorunların başında gelen basın özgürlüğü ve tutuklu gazetecilerin durumuna dikkat çeken Gülşen, “Kangrenleşen bir sorun olarak önümüzde durmaya devam ediyor. İktidarın ötekileştirme politikaları sonucu yandaş olmayan kimseye yaşam şansı tanımama yaklaşımı sorunu daha da katmerleştirmektedir. Gazetecilerin özgür çalışma ortamından yoksunluğundan tutalım, bir tweet attı diye derdest edilmesine, sokak gösterilerinde gazetecinin darp edilmesinden yayın organlarının sansürlenmesine kadar neredeyse hiçbir alanda gazeteciye yaşam şansı tanımıyor. Mevzu Kürt gazeteciler ve Özgür Basın olunca baskı dozajı daha da arttırılarak adeta bu boğdurulmaya çalışılmakta, gerçeklerin üzerini kapatma uğraşı içerisine girilmektedir” dedi. 
 
‘Son derece acil ve can yakıcı’
 
İçinde bulundukları Aralık ayında onlarca gazetecinin yine adliye koridorlarında olacağını belirten Gülşen, meslektaşlarının gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hâkim karşısına çıkacağını kaydetti. Yargılanan gazetecilerin içerisinde tutuklu meslektaşlarının durumunun son derece acil ve yakıcı olduğuna değinen Gülşen, “Çünkü onlar her yönüyle özgürlüklerinden mahrum bırakılmışlardır. Sadece bu da değil, onların üzerinden bir bütün olarak basın ve medya organlarına gözdağı verilmektedir. Bu nedenle tutuklu arkadaşlarımızla dayanışma göstermeyi ve onların özgürlüklerine kavuşması için mücadele etmeyi öncelikli görevimiz olarak görmekteyiz. Aralık ayının en dikkat çeken davaları da aylardır hapishanede, özgürlüklerinden yoksun bırakılan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ile Mezopotamya Ajansı editörleri Sedat Yılmaz ile Abdurrahman Gök’ün görülecek duruşmalarıdır. İlk olarak Abdurrahman Gök 5 Aralık günü Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. 7 Aralık günü ise DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu’nun duruşması yine aynı mahkemede görülecek. Son olarak Sedat Yılmaz 14 Aralık’ta Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak” sözlerine yer verdi. 
 
‘40 gazeteci hakim karşısına çıkacak’
 
Gülşen, yaptıkları haberler ve gazetecilik faaliyetleri suç sayılan gazetecilerin kamuoyu tarafından yakından tanınan, kamuoyunda ses getiren haberlere imza atmış gazeteciler olduğuna vurgu yaptı. Gülşen, “Zaten arkadaşlarımızın bu nedenle cezalandırıldıklarını düşünüyoruz. Yani iyi gazetecilik yaptıkları için... Ayrıca baskılara boyun eğmeyen bir gelenekten gelen Özgür Basın emekçileri olmaları, onları direk hedef haline getirmektedir. Oysa ki dünyada iyi gazetecilik yapanlar ödüllendirilir, herkes tarafından takdir görür ve el üstünde tutulur. Nitekim Dicle Müftüoğlu merkezi Hollanda’da bulunan uluslararası bir kuruluş olan Free Press Unlimited tarafından ‘En dirençli gazeteci’ ödülüne layık görüldü. Ama maalesef Türkiye’de iyi gazetecilik yaptığınız zaman mekânınız hapishane oluyor. Bu yetmiyor, engelleniyorsunuz, sansürleniyorsunuz, darp ediliyorsunuz, hakkınızda soruşturmalar/davalar açılıyor, cezalandırılıyorsunuz. Tutuklu üç arkadaşımız haricinde sadece Aralık ayı içerisinde 40 gazetecinin hakim karşısına çıkıyor olması anlatmak istediğimiz bu gerçekliği doğrular niteliktedir” şeklinde belirtti. 
 
‘Bu kötü gidişatı kabul etmiyoruz’
 
Basına yönelik bu baskıların son bulmasını istediklerini ifade eden Gülşen, şu sözlere yer verdi: “Halkın haber alma hakkını savunan gazeteciler olarak, bu kötü gidişatı kabul etmiyoruz. Gazetecilerin tutuklanmasını, basın ve medya organlarının baskı altına alınmasını, sansürlenmesini, susturulmasını reddediyoruz. Gazetecilerin sefalet koşullarına mahkûm edilip, bu yetmezmiş gibi işsiz bırakılmasını derin bir sömürü olarak değerlendiriyoruz. Kamuoyunda ‘Sansür yasası’ olarak bilinen ‘Dezenformasyon yasası’ gibi kanuni düzenlemelerle sansürün hayatın her alanına hâkim kılınmasını istibdat rejimlerinin bir yöntemi olarak görüyoruz. 
 
Dayanışma çağrısı
 
Tüm bunları reddederken, öncelikli olarak gazetecilere özgürlük talep ediyoruz. Belirttiğimiz tarihlerde duruşmaları görülecek olan Dicle, Sedat ve Abdurrahman’ın bir an önce tahliye edilmesini istiyoruz. Bunun gerçekleşebilmesi için de başta gazeteci meslektaşlarımız olmak üzere, ulusal ve uluslararası basın meslek örgütleri ile tüm demokratik kurum, kuruluş ve kamuoyuna gazetecilerle dayanışma çağrısında bulunuyor, herkesi her üç arkadaşımızın duruşmalarının görüleceği Diyarbakır Adliyesi’ne bekliyoruz.” 
 
‘Yargılamayla korkutamazsınız’ 
 
Ardından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Amed Milletvekili Adalet Kaya konuştu.  Özgür Ülke gazetesine yönelik gerçekleşen saldırının üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen faillerin hala yargılanmadığına dikkat çeken Adalet, “Özgür Basın’ın üzerindeki baskı, yargı tacizi hala sürüyor. 62 gazeteci arkadaşımız sadece gazetecilik yaptıkları, halka doğru bilgi ulaştırdıkları için yargılanıyor. Bu susturma isteği bütün gazetecilere yayılmış durumda. Ama Kürt gazetecilerin üzerindeki baskı sistematik olarak sürüyor. Halkın anayasa hakkına önem veren herkesi duruşmaya katılmaya çağırıyoruz. Gazeteci arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Arkadaşlarımızı yargılamayla korkutmazsınız” dedi.
 
Açıklama “Özgür basın susturulamaz” sloganı ile son buldu.