Rosa yeni yönetimi ile çalışmaya koyuldu

  • 09:03 26 Ekim 2023
  • Güncel
 
AMED - 5 yıldır Amed’de ve dışında kadınlarla dayanışma gösteren Rosa Kadın Derneği, yeni yönetimi ile birlikte mücadelesini sürdürüyor. Derneğin Yönetim Kurulu üyesi Ezgi Sıla Demir, kadın mücadele tarihini, derneğin ilkeleri çatısı altında sürdürdüklerini vurguladı.
 
Amed’de 2018 yılından bu yana faaliyet yürüten Rosa Kadın Derneği, bugüne dek sayısız kadınla dayanışma gösterdi. Dernek, 5 Ekim günü gerçekleştirdiği genel kurulda belirlenen yeni yönetimiyle kadın özgürlük mücadelesini, şiddetle mücadeleyi daha fazla örgütlemeyi amaçlıyor. Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ezgi Sıla Demir, yeni dönemde yapacakları çalışmalara, özelde de deprem bölgesindeki kadınlara dönük planlamalarına dair konuştu.
 
‘Rosa Kadın Derneği, çetrefilli bir süreçte kuruldu’
 
Rosa Kadın Derneği’nin kuruluş sürecinden bahseden Ezgi, kayyımların atanmaya başlaması ile kadın kurumlarının kapatıldığı ve kadınların bu kurumlara ihtiyaç duyduğu bir zamanda derneğin açıldığını dile getirdi. Rosa’nın kuruluşundan bu yana çalışmaları içerisinde yer alan Ezgi, “Rosa’nın böyle bir boşluk sürecinde, çetrefilli bir süreçte kurulduğunu, yerelde kadınlara erişim konusunda çok ciddi bir boşluk oluşturulduğunu gördük. Çünkü kadınlarda, toplumda çok ciddi şekilde şiddete maruz kalan, bunun için çeşitli mekanizmalar tüketmesi, danışmanlık alması, yol ve yöntem öğrenmesi, nereye nasıl ulaşacağını bilmesi gereken bütün kanatlar kırılmış, kesilmiş durumdayken Rosa buna bir cevap oldu” dedi. Rosa’nın daha çok kadın üzerinden politika üretecek bir kurumken ihtiyaçlar doğrultusunda başvurular almaya başladığını ekleyen Ezgi, hukuki, psikolojik destek, yönlendirme gibi konularda da Rosa’nın misyon yüklendiğini belirtti. Ezgi, kadın mücadelesinin tarihsel bir belleği olduğunu söylerken, Rosa’nın da bu tarihsel belleğin pratiklerinden beslendiğine değindi.
 
Özel savaş politikaları ve kayyımlar
 
Kadının birçok alanda şiddete maruz kaldığını kaydeden Ezgi, “Rosa bu şiddet türleri üzerinden de başvuru mekanizmasını yürütüyor. Kadınların bu coğrafyada o kadar sorunu var ki buraya biraz daha komplike bir şekilde bakmak gerekiyor. Çünkü Diyarbakır olağanüstü koşullarda yaşamını sürdüren illerden biri. Bundan dolayı da özellikle 7-8 yıllık süreçte hem özel yaşam alanlarımızda hem kamusal alanda çok ciddi bir şiddete maruz kalıyoruz. Sokaklardaki zırhlı araçlardan tutun atanan kayyımlarla birlikte işlerine son verilen binlerce insan, KHK’larla ihraç edilen binlerce kadın bu durumlara maruz kaldı. Burası katmerli, birbiri ardına gelen birçok mağduriyete ev sahipliği yapıyor ama bir yandan da o direniş kültürünün, mücadele kültürünün olduğu bir yerden ayakta durmaya, mücadele etmeye, hakkını savunmaya devam ediyor. Birçok şiddet türüne maruz kalınıyor. Batıdan ayrı olarak da kamusal alanda bir şiddete maruz kalınıyor. Sen bu hak ihlalleri ile mücadele ederken aynı zamanda savunucu kişi olarak da birçok hak ihlaline maruz kalıyorsun. Bir de bunun yargı taciziyle mücadele ediyorsun. Burada özel savaş politikaları dediğimiz şey bunların hepsini barındırıyor” değerlendirmelerinde bulundu.
 
‘Deprem bölgesinden elimizden çekmeyeceğiz’
 
Depremin yaşandığı ilk günden bu yana yoğun çalışmalar yürüttüklerine dikkat çeken Ezgi, özellikle Semsûr’da deprem bölgelerine ilişkin bir takım çalışmalarının olduğunu dile getirerek, “İleride başvuru almayı da düşünüyoruz. Psikososyal destek vermeyi planlıyoruz. Koşullar buna elverişli olduğu müddetçe de deprem bölgesinden mümkün mertebe elimizi çekmemeye gayret ediyoruz. Çünkü orası çok ciddi bir kaos bölgesi. Yaşanan acıların, trajedilerin ve o travmanın yanı sıra o kaosun doğurduğu maruz kalınan şiddet de var maalesef ve birçok temel ihtiyaçtan da maruz kalınan olağanüstü koşullarda hayatlarına devam etme gibi bir durum söz konusu olduğu için biz de elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
Neler yapılacak?
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ne dair çalışmalarının olduğunu paylaşan Ezgi, bu kapsamda planlamalarının sürdüğünü belirtti. Ezgi, “Diyarbakır'da Şiddetle Mücadele Ağı olarak raporumuzu açıklamak için çalışmalara başladık. Bunun hızlıca çalışmalarını yapıyoruz. Kongreden hemen sonra en büyük gündem olarak bu var önümüzde. Ağ kurulduğundan beri kente dair bir planlama çıkarıyoruz. Yine bununla ilgili çalışmalarımız devam edecek. Kendi öznel çalışmalarımız da var. Komisyonlarımızın yürüttüğü takip ettiğimiz başvurular, danışmanlık yaptığımız başvurular, hukuk komisyonumuzun yürüttüğü çalışmalar var. Bunlara da devam edeceğiz ama kısa vadede hepimiz için 25 Kasım önemli. Bunun organizasyonunu yapmak için çalışmalara başladık” sözlerine yer verdi.
 
‘Kadın hareketinin tarihsel belleği direnişten geliyor’
 
Erkek tekelleşmesinden kaynaklı kadınların her alanda ciddi sorunlar yaşadığına dair ifadelerde bulunan Ezgi, söz konusu durumun özel savaş politikalarından bağımsız olmadığının altını çizerken, şöyle konuştu: “Kuşkusuz ülkenin siyasi konjonktüründen de farklı değil. Bir sistem var ve bu sistem de gitgide daha radikal bir iktidar alanı oluşturuyor. Daha fazla tekelleşiyor ve kadını daha fazla görmezden geliyor. İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasından, kadınların tutuklanmasından, sürekli yargı tacizine maruz kalmasından veya özel savaş politikalarının sonucunda tecavüz kültürünün oluşması birbiriyle alakalı, bağlantılı durumlar. Orta Doğu'nun yaşadığı kriz, savaş koşulları, öldürülen kadınlar, yaşam hakkı ihlal edilen birçok kadın… Kuşkusuz hiçbiri birbirinden bağımsız değil ama bu birbirini besleyen, tetikleyen o tekelleşmenin, erkek hegemonyasının artmasıyla alakalı bir şey. Kadın hareketinin de tarihsel belleği direnişten, mücadeleden geliyor ve buna karşı mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Bizler de Rosa Kadın Derneği olarak bunu kendi çatımız, kendi ilkelerimiz, çalışma koşullarımız altında sürdürmeye devam ediyoruz. Bunun için çabalıyoruz.”