Tutsak aileleri: Cezaevlerindeki baskı ve işkence son bulsun

  • 09:08 3 Ekim 2023
  • Güncel
 
Rabia Önver 
 
COLEMÊRG - Cezaevlerinde artan hak ihlallerinin, tecrit boyutunda aştığını söyleyen tutsak yakınları, bir an önce bu ihlallerin son bulmasını isterken, herkesin bu duruma karşı harekete geçmesi için çağrıda bulundu. 
 
AKP’nin iktidarının politikaları sonucunda cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri de her geçen gün büyüyor. Tecrit boyutunu da aşan ihlaller ile cezaevlerinin birer işkence ve ölüm evlerine dönüştürüldüğüne dikkat çekilirken, tutsakların can güvenliği, yasalarla güvence altına alınmasına rağmen ölümle yüz yüze gelme durumu da gündemdeki yerini koruyor. Cezaevlerinde İdare ve Gözlem Kurulları’nın keyfi gerekçeleriyle ağır hasta tutsaklar dahil olmak üzere yüzlerce tutsağın tahliyesi, “pişman mısın”, “suyu çok tükettin” ve “kütüphaneden kitap almadın” gibi bahanelerle engelleniyor. 
 
İhlallerin bunlarla da sınırlı kalmadığı cezaevlerinde tutsakların uzak kentlere sürgün edilmesiyle beraber aileler de birçok zorluğa maruz bırakılırken, kimi aileler, yıllarca yakınlarının görüşüne gidemiyor. 
 
Cezaevlerinde yaşanan ihlalleri ve ailelere yönelik baskıları, tutsak yakınları ile konuştuk. 
 
‘Aklımız hep cezaevinde’
 
Kandıra Cezaevi’nde yaklaşık 6 yıldır tutulan kızı Necla Atak’ı sık sık ziyaret edemediğini söyleyen annesi Emine Atak, görüşlere gidebilmek için, kızının birkaç defa dilekçe vermesine rağmen, olumsuz sonuçlandığını söyledi. Emine, “Biz Gever’de kalıyoruz. Buradan Kandıra Cezaevi’ne görüşlere ancak 2 yılda bir gidebiliyorum. İmkanımız yok gidelim ve gidemediğimiz için de canımız yanıyor. Aklımız hep cezaevlerinde. Sürekli cezaevlerinde tutsaklara işkence uyguluyorlar. Haftada bir telefon açıyorlar o da 10 dakika. Ne konuştuğumuzu da anlayamıyoruz. Sürekli kesiliyor ve sesler araya giriyor. Bizlere ve tutsaklara yapılan işkencedir, başka bir şey değil” dedi. 
 
‘Yeter artık!’
 
Cezaevinde sık sık ihlallerin yaşandığını, gardiyanlar tarafından sürekli tutsaklara baskı yapıldığını kaydeden Emine, “Ben hastayım, kızımı görmek için uzun yol gidiyorum ama 1 saat dolmadan bile bizi görüş salonundan çıkarıyorlar. İçeri girene kadar kaç tane arama yerinden gidiyoruz, gardiyanlar bizlere de iyi davranmıyor. Bunu görebiliyoruz. İçerde çocuklarımıza, görüşe gidince bize kötü davranıyorlar. Bize yaptıklarını görünce sıkıntı oluyor. Çocuklarımıza içerde Allah bilir neler yapıyorlardır. Kürtçe konuşmaları, şarkı söylemeleri dahil her şey yasak. Artık çocuklarımıza da, bize de bu işkenceyi yapmasınlar. Yeter artık, neden bize bu zulmü yaşatıyorlar?” sözleriyle tepkisini dile getirdi. 
 
Kürtçe şarkıya telefon yasağı
 
Bir kızı ve bir oğlu cezaevinde olan Mehsima Yaşar ise cezaevlerinde farklı bir politikanın yürütüldüğünü kaydetti. Tutsaklara karşı baskının gün geçtikçe arttığına işaret eden Mehsima şöyle devam etti: “Cezaevinde bulunan tutsaklara yaşam hakkı bırakılmamış. Bu hükümette ne kadar var ne kanun. Yaptıkları her şey de barbarca davranıyorlar. Kızım havalandırmada Kürtçe şarkı söylediği için 1 ay telefon yasağı ve görüş yasağı verilmişti. Biz kendi ana dilimizi konuşup şarkılar söyleyemeyecek miyiz? Haftada bir telefon görüşümüz var. 10 dakikamız tamamlanmadan telefon yüzümüze kapanıyor. Zaten görüşlere gidemiyoruz. Telefon hakkımızı da elimizden alıyorlar.”
 
‘Herkes bu zulme ses çıkarsın’
 
Cezaevlerinde koşulların iyi olmadığını, tutsaklara tecrit uygulandığını belirten Mehsima, “İki çocuğum da uzak yerlerde. Gidip gelmem çok zor oluyor. Biri Elazığ’da biri Trabzon’da cezaevinde. Kaç defa dilekçe verdik yakın yere getirilmesi için ama getirmediler. Görüş salonuna gidene kadar 5 arama yerinden geçiyoruz. Dışarıdan cezaevine ne götürebiliriz ki, zaten çocuklarımıza zulüm yapılıyor. Biz gidince de aynı baskıyla karşılaşıyoruz. Herkes artık ses çıkarsın, çocuklarımız cezaevlerinde eriyor. Cezaevleri, ölüm evleridir, cezaevi değildir. Herkes bu zulme ses çıkarsın artık” diye konuştu.