Cenazelerini arayan annelerin soluksuz mücadelesi

  • 09:01 19 Eylül 2023
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL - İmralı tecridi ile Kürt halkına uygulanan soykırım politikalarına karşı çeyrek asrı aşkın süredir soluksuz mücadele yürüten ve cenazelerini arayan anneler, barışın tek yolunun PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünden geçtiğini vurgulayarak, herkesi mücadeleye çağırdı.
 
Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulduğu günden bu yana Kürt halkına dönük yok etme, yok sayma ve soykırım politikaları AKP-MHP iktidarı tarafından 20 yılı aşkın süredir kesintisiz bir şekilde sürdürülüyor. Aynı zamanda Kurdistan ve Türkiye’nin dört bir yanında Kürt halkına dönük özellikle kadın ve çocuklara yönelik uyuşturucu, fuhuş, taciz ve tecavüz gibi politikalarla özel savaş pratiğini de sürdürüyor. Savaş politikalarından vazgeçmeyen iktidarın kesintisiz bir şekilde uyguladığı politikaların başında ise mutlak tecrit geliyor. Uluslararası komplo ile 1999 yılında tutuklanarak İmralı Adası’nda 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit uygulanan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan bu politika tüm topluma sirayet ediyor.
 
Devlet işkencesi karşısında beyaz tülbentliler…
 
Tecridin topluma yansımasının en somut örneklerinden biri de Kürt halkının cenazelerine dönük “düşmanca” sergilenen yaklaşım. Bu “yaklaşımlar” arasında cenaze kaçırma, imam göndermeme, cenazelerin uçağa alınmaması, dini vecibelerin yerine getirilmesi ve defin işlemlerine izin verilmemesi gibi birçok işkence pratiği yer alıyor. Yine cenazelerin insanlık onuruna aykırı bir şekilde ailelere teslim edilme işkencesi de yıllardır sürüyor. Tüm savaş ve tecrit politikalarına karşı çeyrek asrı aşkın süredir meydanlarda, sokaklarda, ablukalarda, çatışmaların ortasında beyaz tülbentleriyle yer alan ve tek talepleri ile mücadeleleri “barış” olan anneler, 2023 yılı boyunca da barış demekten vazgeçmedi.
 
Yıllardır cenazelerini arayan ve soluksuz mücadele yürüten annelere mikrofon uzattık.
 
5 yıldır oğlunun cenazesini arıyor
 
5 yıldır oğlunun kemiklerini arayan Melike İnce, devletin tecrit ile insanlık dışı politikaları uyguladığını dile getirdi. Çözümün adresinin PKK Lideri olduğunu söyleyen Melike, “Önderlikten iki yıldır kimse haber alamıyor. Sağlığı nasıl bilmiyoruz. Sistem Önderlikten haber alınmasına engel oluyor. Gidip görüşme yapmak isteyenlerin önünde sürekli engel oluşturuyorlar. Biz bu tecridi kabul etmiyoruz. Ve bu tecridi kıracağız. Eğer Önderlik üzerindeki tecridi kaldırırlarsa, dünyanın tamamında barış sağlanır. Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler için güzel gelişmeler yaşanır. Çektiğimiz zulüm yeter artık” sözlerini kullandı. “2018 yılında Efrîn’e başlatılan saldırının ilk haftasında oğlum şehit düştü” diyen Melik, cenazesini ise hala alamadığını söyledi. Oğlunun cenazesi için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğini belirten Melike, “Ben ölene kadar cenazemin peşinde olacağım. Çocuklarımızın kimsesizler mezarlığına defnedilmesini kabul etmiyoruz. Biz savaş istemiyoruz, anneler artık ağlamasın. Başta Önderlik olmak üzere zindandaki herkes özgür olsun” sözleriyle seslendi.
 
‘Tecrit kaldırılsın halk nefes alabilsin!’
Uzun yıllardır kardeşinin kemiklerini arayan Rewşan Güner de, Eylül ayının barış ayı olduğunu ancak savaşların yoğun bir şekilde devam ettiğini ifade etti. Ekonomik kriz olmak üzere ülkede yaşanan tüm krizlerin savaştan kaynaklandığını aktaran Rewşan, “Adalet, demokrasi artık bu topraklarda kalmamış. Bunun nedeni de insanların ortak bir yaşam sürememesi ve Kürt sorunun çözülmemesidir” dedi. Mutlak tecrit nedeniyle iki yılı aşkın süredir PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan hiçbir haber alınamadığını paylaşan Rewşan, “Bir an önce bu tecrit kaldırılsın, bu halk artık nefes alabilsin. Eğer tecrit kaldırılırsa toplum olarak barış ve huzur içerisinde yaşarız. Bu ülkeyi sevenlere çağrı yapıyorum, bu ülkeye barış gelmesi için çabalasınlar” diye konuştu.
 
İmralı’dan cenazelere sirayet eden tecrit…
 
Kardeşinin cenazesinin kendilerine verilmediğini belirten Rewşan, “Devletin yaptığı uygulamalarda ahlak diye bir şey yok. Kürtlerin değerleri ile oynamayın. İmralı’da uygulanan tecrit Kürtlerin cenazesine kadar sirayet etmiş. Benim kardeşim de şehit. Üç defa mezar yeri değiştirildi. Cenazesi ilk Bitlis'te defnedildi daha sonra Garzan Mezarlığı’na götürüldü. Daha sonra da bizden habersiz Kilyos’a defnettiler. Biz cenazemizi istiyoruz ama cenazemizi bize vermiyorlar” ifadelerini kullandı.
 
‘Başkanımız çıkmayana kadar özgürlük sağlanmayacak!’
 
Uzun yıllardır barış mücadelesi yürüten Mediha İnce de, AKP-MHP iktidarının savaş politikasında ısrarcı olmasının nedenini, Kürt halkına tahammülsüzlük şeklinde değerlendirdi. Kürt halkının yok edilmeye çalışıldığını dile getiren Mediha, “Bizi kabul etmemelerinin sonucu olarak çocuklarımızın kemiklerini torbayla bize gönderiyorlar. Bu artık insanlık dışı bir hal aldı. Daha önce tutuklama, baskı, işkence görmüştük. Ama böyle şeyler yaşamamıştık. Biz AKP ile bunları duyar olduk. Bu büyük bir ayıptır” şeklinde konuştu. Öte yandan Kurdistan’da kimyasal silah ile saldırıların sürdüğünü söyleyen Mediha, “İnsanları öldürüyorlar yani vahşet yapıyorlar. Bunun karşısında biz de onların baskıları, saldırıları, topları ve tüfeklerinden korkmuyoruz. Bir damla kanımız kalana kadar kendi ayaklarımız üstünde duracağız. Bu zulmü kabul etmiyoruz. Başkanımız çıkmayana, masaya oturulmayana kadar özgürlük sağlanmayacak” vurgusunu yaptı.
 
‘Bu zulmü kıralım’
 
Kürt halkına çağrı yapan Mediha, “Herkes ayağa kalksın, kendilerine sahip çıksın ve köleliği kabul etmesinler. Halkımız evlerinde oturmasın. Ne zamana kadar bu şehitler gelecek? Şehitlerin torbada gönderilmesi bütün topluma mesajdır. Halkımız bir olsun, bu zulmü kıralım. Başkan özgür olduğunda özgürlük sağlanacak” sözleriyle seslendi.
 
‘Annelerin gözünden yaş yerine kan geliyor’
 
Yıllardır mücadeleden vazgeçmeyen Hanım Keskin ise, savaşın son bulması ve cezaevindeki siyasi tutsakların serbest bırakılması için onurlu bir barışın sağlanmasında ısrarcı olduklarının altını çizdi. Annelerin, barış talepleri doğrultusunda sürdürdükleri mücadelede kararlı olduklarını paylaşan Hanım, “Elimizi birbirimize vererek zindanları yıkmamız ve tutsakları serbest bırakmamız gerekiyor. Anneler artık ağlamasın. Biz kötü bir şey istemiyoruz. Biz barış istiyoruz. İmralı'dan haber alınamadığı için her geçen gün savaş derinleştiriliyor. Kürtlerin ayağa kalkması gerekiyor. Eğer birlik olursak bu savaş biter. Baskılara karşı geri adım atmamız gerekiyor. Yeter artık. Annelerin gözünden yaş yerine kan geliyor. Israrla barış barış barış diyoruz” mesajını verdi.