Semsûr’da deprem sonrası sağlık sorunları arttı

  • 09:04 18 Eylül 2023
  • Güncel
 
SEMSÛR - Deprem sonrası hala birçok sorunun yaşandığı Semsûr’da konteyner ve çadırlarda yaşayan kadınlar, hijyenik ortamların olmayışından dolayı sağlık başta olmak üzere birçok problem yaşadıklarını dile getirdi.
 
Mereş merkezli olarak gerçekleşen ve 11 kenti etkileyen 6 Şubat depreminin üzerinden 7 ay geçti. Başta kadın ve çocukların etkilendiği depremin etkileri halen devam ediyor. Deprem bölgelerinde barınma ve beslenme sorunlarıyla birlikte sağlık sorunlarında da ciddi bir artış var. Depremin ağır hasar yarattığı kentlerden biri olan Semsûr’da 4-5 aile aynı çadır ve konteynırlarda kalarak yaşam mücadelesini sürdürüyor. 
 
Deprem sonrası yaşadıkları sorunları anlatan Semsûrlu kadınlar, “Güzel bir hayat istiyoruz” diyor.
 
‘Aklımız darmadağındı’
 
Regl dönemleri çok stres yaptığı için zorlu geçtiğini söyleyen Sultan Dalmış, “Küçücük alanda çocuklar, eş, kalabalıktı, korku içindeydik, stresliydik. Aklımız darmadağındı. İster istemez regl döneminde stres yapıyorduk, hormon bozukluğu oluyor. Enfeksiyonlar oldu, çünkü hijyenimiz yoktu, banyomuz yoktu, lavabomuz yoktu, sular kesikti sular yoktu baya sıkıntılar yaşandı. Eşler arasındaki ilişkiye zarar verdi, çünkü 5-6 aile beraber yaşadık, ister istemez sorunlar oluyordu. Eşimle de sorunlar yaşadım” ifadelerini kullandı.
 
‘7 ay geçti hala da sarsılıyoruz ve korkuyoruz’
 
Sultan Akdağ, deprem sürecinde Adıyaman’da olduğunu ve bir yıldır burada kaldığını dile getirdi.  Kadın ve çocukların çok perişan olduğunu, konteynırda hayatın olmadığına dikkat çeken Sultan, “Konteyner da hayat yok. Depremden iki ay sonra sel bastı burayı. Çadırlarda yaşanmadı. Konteyner da yiyecek yok, içecek yok, yatacak yer yok. Bir ailede 10 kişi var yatılmıyor, eşin olur, anne baba olur, yatılmıyor çünkü konteyner çok zor. Konteynırlarda doğru düzgün yemek verilmiyor.  Depremzedeler yaşasın, hiçbir şeyden korkmasınlar evet 7 ay geçti aradan hala da korkuyoruz, sarsılıyoruz. Enfeksiyon kaptım, ilaç aldım, lavabolarımız, banyolarımız yok, banyo yapabilmemiz için 4-5 gün beklememiz gerekiyordu. Biz depremzedeler olarak istiyoruz ki bize güzel bir hayat yaşatmaları. Konteynırda eşinle vakit geçiremezsin ona güzel şeyler söyleyemezsin o da sana söyleyemez çünkü 10 kişi kalıyorlar ve eşler arasında sıkıntılar yaşanıyor, birbirlerine şiddet uyguluyorlar. Ben istiyorum ki herkes mutlu olsun. Konteyner da çok hastalıklar oldu kadınlar enfeksiyon kaptı, iltihaplanmalar oldu, mikroplardan bayılan ve ölen kadınlar oldu. Bir kadın olarak istiyorum ki kadınlar ve çocuklar mutlu olsunlar” dedi.
 
 
‘Çamaşırlarımızı korktuğumuz için nöbetleşerek yıkıyoruz’
 
Kadınlar olarak depremden çok etkilendiklerini,  1-2 ay çadırda kaldığını ve 10 gün suya ulaşamadıklarını kaydeden Şehnaz Çelik, “Elektriklerimiz yoktu ancak 10 günden sonra sular geldi biz yıkanabildik. Çamaşırlarımızı korktuğumuz için eve sırayla nöbetleşerek gidip yıkıyorduk. Çocuklarda parazit oluştu, çadırlarda çocuklar bitlendi. İlk zamanlarda hijyen paketi ihtiyacımız çok vardı ama ulaşamadık, hala da bu sorunlar var. Deprem zamanında kadınlar çok stres yaptığı için regl dönemlerim çok sancılı geçiyor iç çamaşırımızı kolay kolay değiştiremiyorduk ve değiştiremediğimiz içinde enfeksiyon oluşuyordu. Evler yıkıldıktan sonra çoğu aile beraber kalmak zorunda kaldı bu ev içindeki düzeni bozuyordu. Eşler arasında iletişimi zorlaştırdı ve çoğu insan ayrılma noktasına geldi” sözlerini kullandı.
 
‘Kimse gelip bizi sormadı'
 
Zeycan Özdoğan,  15-20 gün Adıyaman'a su verilmediğini banyo yapamadıklarını ve enfeksiyon kaptıklarını aktardı. 4-5 aile beraber bir çadırda kaldıklarını lavabo ve içme suyu sıkıntılarının olduğunu ifade eden Zeycan, “Küçük çocuklarımız vardı onlar hasta oldu bizler hasta olduk ama maalesef gidecek bir hastanemiz yoktu. Alacağımız ilaçlar yoktu, sadece sokaklara gelip ilaç veriyorlardı, hastalığımızın ne olduğunu bile bilmiyorlardı. Çok sıkıntılar yaşadık benim 7 yaşında çocuğum var enfeksiyon kaptı. Bronşitli benim çocuğum tedavi edecek kimse yoktu, hastanede kimse bize bakamıyordu. Genç kızlarımız vardı, yeni evli çiftimiz vardı hepsiyle aynı çadırda kaldık. Adet dönemlerinde kadınlar çok enfeksiyon kaptı. Kimse gelip bakmadı bize, kimse bizi sormadı. Allaha emanet yaşıyorduk ve hala devam ediyor bu sıkıntılar hala çadırlarda yaşıyoruz, hala Adıyaman suyu içilmiyor, hazır su veriyorlar sözde ev başı iki bidon 5-6 kişilik bir evde iki bidonu ne yapayım sadece çay yapabiliyoruz yemek dahi yapamıyoruz, hala da bu sürü sıkıntı yaşıyoruz” sözlerine yer verdi.
 
‘Hijyen yoktu’
 
Bulaşıcı hastalıkların çoğaldığına, hijyenin hiç olmadığına vurgu yapan Emine Zaşin, “Yiyecek yoktu. 10-15 gün ancak hijyen bize kavuştu. Hepimiz bir bardakta su içmek zorunda kaldık, bir tane tuvaleti hepimiz kullanmak zorunda kaldık. Benim bir tane arkadaşım var günde 8 tane antidepresan kullanıyor o da bana yetmiyor diyor, eşim gitti, çocuğum gitti, kızım gitti hepsi gitti şimdi tek başıma bir oda da kalıyorum banyo yok, tuvalet yok hiçbir şey yok hala da bu sıkıntıların devam ettiğini söylüyor.  Tuvalet değil de bir kuyu açtılar, yapay tuvalet yaptılar herkes kullanıyordu, oradaki mikroplar kadınlara geçiyordu ve kadınlarda mantar çıktı, uyuz hastalığı çıktı, kaşınma çok oldu yani hijyen yoktu” dedi.
 
‘Bana elini uzatacak kimsem yok’
 
7 aydır konteynırlarda hayat mücadelesini verdiğini ve çeşitli yerlerde kalabalık ailelerin yanında kaldığını söyleyen Zeynep Cömert,  “Hastayız enfeksiyon kaptık bütün vücudumuz ağrıyor. Ölülerimiz var. Kayınımın kızı eşi enkaz altında kaldı. Gidecek bir yerimiz kalmadı, yağmurun altında kaldık, Diyarbakır’dan bize çadır gönderdiler. Tek bir kişi olduğum için bana çadır vermediler, Suriyelilerle kaldım. Allah insanlardan razı olsun, beni yanlarında barındırdılar. Hastalık çoktu, ilaç yoktu yine hasta oldum, boğazım, öksürüğüm ilaç yoktu kullanayım. Kimsem yok bana elini uzatacak, kimsem yok Allah yar ve yardımcımız olsun bizi bu darlıktan kurtarsın, başka diyecek bir şeyimiz yok. Aile doktoruna gittim bana ilaç verdiler. İki gün yemedim yine hasta oldum. Yeniden yemeye başladım. Konteynırlarda hepimiz birbirimizi idare ediyoruz. Evim yok hiçbir şeyimiz yok” ifadelerini kullandı.