‘Barınma sorunu iktidar tarafından bilinçlice çözülmüyor’

  • 09:02 13 Eylül 2023
  • Güncel
 
Melike Aydın
 
İZMİR - Barınma sorununun iktidar tarafından bilinçli olarak çözülmediğine işaret eden kadın öğrenciler, özelde kadınların ve tüm öğrencilerin örgütlenmesinin önüne geçilmeye çalışıldığını kaydetti. Öğrenciler, bu politikalara karşı örgütlenmekten başka yollarının olmadığının altını çizdi. 
 
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), depremzedelere tahsis edilen yurtlarda yürütülen çalışmaları gerekçe göstererek üniversitelerin açılma tarihinin 2 Ekim’e ertelenmesine dair öneride bulundu. Üniversiteler her yıl özgün durumlarına göre kendi programlarını ve akademik takvimlerini çıkarırken, bu yıl tüm bölümler bu karar nedeniyle aynı tarihte akademik programına başlamak durumunda kalacak. Bununla beraber barınma sorunu da yeniden gündeme geldi. Neredeyse her yıl artan enflasyon oranları ve zamlar nedeniyle yaşanan ekonomik kriz, öğrenciler barınma sorununu artırıyor. Öğrenciler bölüm kazanmalarına rağmen ya üniversiteye gitmekten vazgeçip dönemi dondurmayı tercih ediyor ya da 7-8 kişi 3 kişilik odalarda kalmak durumunda kalıyor. 
 
Barınma sorununu en çok yaşayan kadın öğrenciler olurken, devletin öğrencilerin barınma sorununa bilinçli olarak çözüm bulmadığını belirtti. 
 
‘Kadınlar barınma sorunu nedeniyle üniversiteye gönderilmiyor’
 
Kadın öğrencilerin barınma krizinin önce ailede başladığını belirten Ege Üniversitesi Gazetecilik bölümü öğrencisi Müberra Derin, birçok kadının barınma sorunu nedeniyle üniversitelere gönderilmediğini ifade etti. Bir şekilde barınma sorunu nedeniyle kaydını donduran öğrencilerin olduğunu dile getiren Müberra, “Yurtların belli bir kapasitesi var ve özel yurtlar fahiş fiyatlarda. Orta düzeyde geçinen ailelerin ödeyebileceği miktarda değil. Dört yıl önce 2 bin – 4 bin TL olan özel yurtlar şimdi 20 bin – 50 bin TL bandında. Evler zaten yanına yanaşılacak gibi değil. İzmir gibi evlerin eski olduğu yerlerde bile evler aylık 10 – 15 bin lirayı buluyor” dedi. 
 
‘Sorun toplumsal’
 
Kadın öğrencilerin birbirleriyle güvenli alanları örmeleri gerektiğini ve sürekli iletişim halinde olmaları gerektiğini ifade eden Müberra, “Birbiriyle paylaşmak dayanışma ağları kurmak önemli. Sessiz kalmak problemlerimizin bireysel olduğunu düşünmek çözüm değil. Toplumsal bir problem ve örgütlü davranılması gerekiyor” sözlerini kullandı. 
 
‘Barınma krizi nedeniyle üniversiteler 1 ay geç açılıyor’
 
Pandemiyle beraber öğrencilerin üniversitelerden uzaklaştırılmaya başlandığı bir süreç yaşandığını dile getiren Özgürlükçü Gençlik’ten Zilan Kubat, depremle birlikte üniversitelerin online eğitime geçtiğini ve iktidarın her krizde üniversiteleri kapattığını ifade etti. Yeni akademik takvimin açıldığını ancak barınma krizi nedeniyle bir ay ertelendiğini belirten Zilan, “Bu iktidarın bizi online eğitime ya da hibrit sisteme dönüştürerek üniversitelerden uzaklaştırmaya çalışıyor. Bundan en çok da üniversiteli genç kadınlar oluyor. Kadınlar aile şiddetinden biraz daha özgürleşmek için üniversite tercihlerini yapmak için tercihlerini yaparken üniversiteler üç yıldır bir şekliyle her krizi bahane ederek online eğitime dönüyor” diye konuştu. 
 
‘Fahiş fiyatlar tarikat yurtlarına yönlendiriyor’
 
İktidarın KYK yurtlarını çoğaltmamasının bilinçli bir politika olduğunu söyleyen Zilan, tarikat yurtlarının çoğaldığına dikkat çekti. Zilan, “Tarikatların barınmadan sağlığa kadar kendi örgütlenmelerini yaptığını görmüş olduk. Geçen yıl Enes Kara cinayetini biliyoruz. Bu bir intihar değildi. Barınma sorununun bir krizi aslında biz öğrencileri nasıl tarikat yurtlarına sürüklemeye çalıştığını görmüş olduk. Yurtlara yerleşemeyen, yüksek kiraları karşılayamayan arkadaşlarımız tarikat yurtlarına yöneliyor. Bugün yurt kapasitelerinin artırılmaması bilinçli bir durumdur” dedi. 
 
‘Tepki oluşturmak gerekiyor’
 
Erkek şiddetinin yanı sıra ekonomik krizin de kadınları baskı altına aldığını kaydeden Zilan, “Tacize, erkek şiddetine, eril akademiye karşı birbirimizden nasıl güç aldıysak, barınma krizine karşı da birlik olmak ve her alanda örgütlenmek gerektiğine inanıyoruz. Yapılan her ihlalle karşı sessiz kaldıkça iktidar saldırmaya devam ediyor. Bunun karşısında üniversiteli genç kadınlar olarak barınmaya çalıştığımız 10 kişilik yurt odalarından çıkıp bir araya gelmeliyiz, ancak bu şekilde başarıya ulaşabiliriz. Birlikte güçlüyüz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Barınma krizinin faturası öğrenciye ödetilmek isteniyor’
 
Üniversitelerin üretim ilişkilerinden bağımsız olmadığını, kapitalist sisteme uygun bireyler üretmeyi amaçladığını ifade eden Ege Üniversitesi Öğrencileri’nden Seher Can ise, seçimlerden sonra ekonomik krizin yanı sıra barınma krizinin de derinleştiğini sözlerine ekledi. Kiralara ve yurt fiyatlarına fahiş zamlar yapıldığına işaret eden Seher, “Barınamıyoruz diyerek parklarda eylemler yaptık. Aslında bir avuç sermayedar bizim barınma hakkımızı gasp ediyor. Deprem bahane edilerek 4 yurdun yerleşimi durduruldu, 2 bine yakın arkadaşımız açıkta kaldı. Yurt odalarını 15 kişiye çıkardılar. Öğrencilerin yan yana geldiği kulüpleri ‘yurt yapacağız’ bahanesiyle boşalttılar. Üniversitelerin ertelenmesiyle birçok arkadaşımız kalmadıkları ayın parasını ödemek zorunda bırakıldı. Yani yine krizin faturasını bizlere ödetmek istiyorlar” diye belirtti.  
 
‘Çare örgütlenmekte’
 
Öğrencilerin dinamik yapısı nedeniyle hızla örgütlenebildiğini, devletin bu durumu kendine yönelen bir tehdit olarak değerlendirdiğini vurgulayan Seher, barınma sorununun çözülmesinin sebebinin de öğrencilerin örgütlenmesinin önüne geçmeye çalışmaları olarak değerlendirdi. Seher, “Nitelikli barınma için, özgür bilimsel eğitim özgür bir dünya için tek yol örgütlü direniş. Geleceğimizi kazanmak için örgütlenmekten başka çaremiz yok. Biliyoruz ki çare bizde” diye konuştu.