‘Artan şiddetin nedeni Kürt sorunundaki çözümsüzlük’

  • 09:03 12 Eylül 2023
  • Güncel
 
AMED - Özelde Kürtlere ve muhaliflere yönelen, raporlara da yansıyan şiddet ve işkence uygulamalarına dair konuşan Avukat Esra Saçaklıdır, “Bölge'de şiddet oranının artış sebebi Kürt sorununun çözülememesidir” dedi.
 
İktidarın özel savaş politikaları sonucu şiddet ve işkence oranında artış söz konusuyken, bu durum verilere de yansıyor. Bu kapsamda 1990 yılından bu yana işkence görenler ve yakınları için tedavi ve iyileştirme çalışmaları yürüten Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) 2022 Yılı Tedavi Merkezleri raporunu yayınladı. Raporda, 2022 yılında TİHV’e başvuranların sayısının önceki yıla göre yüzde 22 arttığı kayda geçti. Bin 201 kişinin kendisi ya da bir yakını işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı için vakfa başvuru yaptığı belirtilen raporda, başvuranların en küçüğünün 3 yaşında, en büyüğünün 76 yaşında olduğu ifade edildi. TİHV raporuna göre, vakfa başvuran bin 201 kişiden bin 117’si kendisi, 84’ü ise bir yakını işkence ve kötü muamele gördüğü için TİHV temsilciliklerine ulaştı. Yine başvuranların yüzde 56,9’unun erkek, yüzde 39,1’inin kadın, yüzde 4’ünün ise LGBTİ+ olduğuna dikkat çekilen raporda, TİHV’e başvuranların yüzde 70,2’sinin “fiziksel müdahaleye”, yüzde 83,4’ünün “tehdit ve hakarete”, yüzde 45,2’sinin “pozisyonel işkenceye” uğradığı belirtildi. Rapora göre 497 kişi ters kelepçeli halde bekletildi, 80 kişi fiziksel-cinsel tacize, 3 kişi tecavüze uğradı. Başvuranların yüzde 43,5’inin cinsel işkence gördüğü tespit edildi.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şube Yönetim Kurulu üyesi Avukat Esra Saçaklıdır, artan şiddete dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Bölge kentleri baskının odak noktası haline geldi’
 
Kurdistan'da şiddet oranının artışı ile Kürt sorunundaki çözümsüzlük arasındaki bağa dikkat çeken Esra, “Kürt sorununun çözülememesi, sorunun daha çok derinleşmesi ve bu derinleşmeden dolayı şiddetin meşrulaştırılmaya başlanması, meşrulaştırıldıktan sonra da bu işkencenin artmasına sebep olmuştur” ifadelerini kullandı. Esra, Kürt sorununun kriminalize edilmesinden dolayı şiddetin de meşrulaştırıldığının altını çizerken, “Bu meselelerden dolayı bölge kentleri şiddetin ve baskının odak noktası haline gelmiştir” şeklinde konuştu.
 
Şiddete en çok kadınlar ve çocuklar maruz kalıyor
 
Kadın ve çocukların toplumda her zaman dezavantajlı konumda olduğunu belirten Esra, “İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çıkmamızdan sonra kadına ve çocuğa şiddetin daha da arttığı istatistiklerde de görülmekte. Bu şiddetin ve ihlallerin önüne geçilmesi için kalıcı ve bağlayıcı yaptırımlar gerekiyor” dedi.
 
‘İktidar, güvenlikçi politikalarından vazgeçmeli’
 
“Hukuki bir zemine dönülmeden bu tür sorunların çözülmesi mümkün değildir” diyen Esra, iktidarın güvenlikçi politikalardan vazgeçilmesi gerektiğini belirtti. Esra, Kürt sorununun doğru teşhis edilememesinden dolayı savaş ve çatışma koşullarının yarattığı “düşmanlık” duygusunun körüklendiğini dile getirirken, bu yüzden de çözüme kavuşturulamadığını aktardı.
 
‘Çözüm için adım atılmalı’
 
Esra, bölgede iktidarın cezasızlık politikası uyguladığının altını çizerken, şunları kaydetti: “Hak ihlallerini yapan kim olursa olsun bunların önlenmesi için etkili bir soruşturma yapılması lazım. Özellikle de bölge açısından değerlendirdiğimizde, Kürt sorununun demokratik çözümüne ilişkin adımlar atılması lazım. Buna ilişkin olarak da çözüm süreci ile çıkarılan dersler anlamında hareket edilerek anayasal çerçevede bir irade bulundurup bu doğrultuda hareket edilmelidir.”