Barışın önündeki engelin kalkması için halklar 'Bijî Serok Apo' dedi

  • 16:10 3 Eylül 2023
  • Güncel
İSTANBUL- Halklar, Kadıköy İskele Meydanı’nda barış için seslerini yükseltti. Eylemde savaş ve tecrit politikalarının barışın önündeki en büyük engel olduğuna dikkat çekildi. 
 
İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Kadıköy’de bulunan İskele Meydanı’nda, “Toplumsal Barış İçin Eşit ve Özgür Yaşam” şiarıyla kitlesel eylem gerçekleştirdi. Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, Emek güçleri, işçiler, siyasetçiler, kadın örgütü temsilcileri, hukukçular, hak savunucuları, kadınlar, gençler ve çok sayıda kişinin katıldığı eylemde, “1 Eylül Dünya Barış Günü barış ve eşitlik istiyoruz” yazılı pankart açılırken kitle ellerinde “Barış için anadilde eğitim”, “Barış için ekolojik kırıma hayır”, “Barış için kayyuma hayır”, “Barış için tecride hayır”, “Kürtlere özgürlük Ortadoğu’ya barış”, “Barış için hasta tutsaklar serbest bırakılsın”, “Barış halkların eliyle gelecek” yazılı dövizler taşındı. Eylemde sık sık “Jin jiyan azadî”, “Şehit namirin”, “Bijî Serok Apo”, “Jin şer naxwazin”, “Savaşa hayır barış hemen şimdi” sloganları atıldı.
 
Tecrit yazılı pankarta güvenlik engeli
 
Eylem öncesi Yeşil ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) milletvekillerinin ellerinde “Barış için tecride hayır” yazılı dövizleri ile alana girmek istemesine karşı polis, diğer dövizleri almasına rağmen güvenlik gerekçesiyle “tecrit” yazılı dövizleri alana alınamayacağını iddia etti. Milletvekillerinin bunun hukuksuz olduğunu ve bu uygulamayı kabul etmediğini söyleyerek dövizi alana almakta ısrar etmesi üzerine dövizlere alana alındı. 
 
Anneler tülbentleri ve renkleri ile alana aktı
 
Eyleme Barış Anneleri başlarına mor kurdele ve sarı, kırmızı, yeşil renkleri ile oyalı beyaz tülbentlerini takarak barışın simgesini eyleme taşıdı. Yıllardır yürüttükleri barış ve özgürlük mücadelesi ile halklara öncülük eden kadınlar ellerinde taşıdıkları “Barış halkların eliyle gelecek”, “Barış için tecride hayır” dövizleri ile damga vurarak barışın yolunun nereden geçtiğini gösterdi.
 
Eylemde ilk olarak özgürlük ve barış mücadelesinde yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda duruldu. Ardından açılış konuşması gerçekleştirildi. Açılış konuşmasında İran’da gerçekleşen kadın devrimine selam gönderilerek geçtiğimiz günlerde savcılık ifadesinden döndüğü sırada yaşamın yitiren Barış Anneleri anıldı.
 
‘Onurlu barışı getireceğiz’
 
Ardından Barış Annesi Bedia Gökguz, konuşma gerçekleştirdi. İktidarın yürüttüğü politikaların sonucunda Kurdistan’da yaşanan ölümleri kınayarak konuşmasına başlayan Bedia, “Biz Barış Anneleri var olduğumuz sürece yaşamının yitirenlerin mücadelelerini yürüttüğü onurlu barışı getirene kadar mücadeleden etmekten vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz” dedi. Bedia, son olarak tecrit ve savaş  politikalarının son bulması çağrısında bulundu.
 
‘3’üncü Dünya Savaşı tehdidi artarak devam ediyor’
 
Barış Annesi’nin ardından Eğitim-Sen 3 No’lu başkanı Ayfer Koçak, basın metnini okudu. Halkların barış ve özgürlük istediğini söyleyen Ayfer, 1982 yılından bu yana 1 Eylül’ün barış şiarıyla kutlandığına ama yıllardır her alanda savaşın devam ettiğine dikkat çekti. Ayfer, “Hiç bitmeyen savaş ve çatışma halleri asker, sivil, kadın, erkek, çocuk insanların yanı sıra doğayı da öldürüyor. Genel silahlanma artışının yanı sıra ABD’nin İran’a dönük politikalarının da parçası olan nükleer silah edinme ve kullanıma hazır nükleer silah sayısında da korkunç bir artış yaşanıyor Dolayısıyla zamana yayılmış 3’üncü Dünya Savaşı tehdidi artarak devam ediyor. Savaşların öncesinde eşitsizlikler, sömürü, hak gaspları, milliyetçilik, kamplaşma ve silahlanma artırılıyor. Halklar ve emekçiler arası düşmanlıklar geliştiriliyor” dedi. 
 
'İktidarda kalmanın argümanı ‘çatışma’
 
Halkların demokratik taleplerinin bastırılmaya çalışıldığını dile getiren Ayfer, halkları örgütsüz hale getirmeye çalışan iktidarların kendi hegemonyalarını büyütmeyi amaç edindiklerini söyledi. Ayfer, “Ülkemizde de AKP-MHP iktidar bloğu, iktidarda kalmanın stratejisini süreklileşen bir kutuplaştırma, gerginlik, çatışma ve ,’düşman iç ve dış güçler’ argümanları üzerine kurmuş durumdadır. Ortadoğu’da girilen kirli ilişkiler de aynı politikaların sonucudur. AKP-MHP iktidar bloğu içeride ve dışarıda milliyetçi, şoven, ayrımcı, tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi siyasetin dozunu her gün biraz daha artırıyor. Kürt halkının en temel hak taleplerine kulak kapatarak, güvenlikçi politikaları öne çıkartıp sınır içi ve sınır ötesi operasyonlarla çözümsüzlükte ısrar ediyor. Ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikalarının bedelini ne sermaye gurupları ne de ittifak bloğu ve etrafında kümelenmiş” diye kaydetti. 
 
‘Barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile kendini hissettiriyor’
 
İktidarların yarattığı savaşların sonucunda topraklarını terk etmek zorunda kalan mültecilerin sürekli hedef haline getirildiğine dikkat çeken Ayfer, iktidarın savaş politikalarını destekleyen muhalefet partisinin mülteciler konusunda da milliyetçilik üzerinden destek verdiğini ifade etti. Ayfer, “Yaşadığımız yoksullaşma, açlık, sermaye ve iktidarlarının rant ve savaş politikalarıdır” dedi. AKP-MHP iktidarının insanlık onuruyla bağdaşmayan politikalarının yaşamın bir parçası haline getirmeye çalıştığının altını çizen Ayfer, “Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının Anayasa Mahkemesi kararına rağmen her hafta işkenceyle gözaltına alınmaları bu politikanın bir parçasıdır. Gelinen aşamada ülkemizin en temel sorun alanlarının başında emek, barış ve demokrasi karşıtı milliyetçi, şoven, faşizan politika ve uygulamalar gelmektedir. Dolaysıyla ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor” sözlerine yer verdi. 
 
Ayfer, emekçiler, kadınlar, ezilen halklar için barışı şu şekilde tanımladı:
 
*Emeğinin karşılığını alabilmektir
 
*Çocuk haklarıdır.
 
*Halkların eşit ve özgür birlikteliğinin sağlandığı, başta Kürt sorunu olmak üzere temel sorunların barış ve diyalogla çözüldüğü, demokratik taleplerinin karşılandığı bir toplumsal mutabakattır.
 
*Kadına yönelik şiddetin son bulması, bunun için başta İstanbul Sözleşmesi feshinin iptal edilmesi, ILO’nun 190 sayılı sözleşmesinin imzalanması başta olmak üzere toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikaların esas alınmasıdır.
 
*Doğamızın, suyumuzun, ormanlarımızın rant uğruna talan edilmemesi, sadece bugünü değil geleceği de savunan ekolojik bir yaşamı hâkim kılmaktır.
 
*Mülteciliğe yol açan politikalara son vermek, dayanışmayı büyütmektir.
 
Açıklamada son olarak barışı savunmaya devam edeceklerinin altını çizen Ayfer, “İnsanca bir yaşamın kalıcı hale getirildiği bir dünya ve ülke kuruncaya kadar barış mücadelesinden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz. Yaşasın barış” diye konuştu.