Farqîn ve Çamilî: Kürdistan’da yeni savaş konsepti yürürlükte

  • 14:07 1 Eylül 2023
  • Güncel
 
 
Rojda Aydın
 
WAN – Qelqelî’ye bağlı Çamilî Mahallesi'nde yaşanan operasyonun ardından köye girmek isteyen ve askerler tarafından engellenen Yeşil Sol Parti Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, geçen hafta yaşanan Farqîn ablukasını da hatırlatarak, yeni bir savaş konseptinin yürürlüğe konulduğunu vurguladı.  
 
 Wan’ın Qelqelî (Özalp) ilçesine bağlı Çamilî (Çamurlu) Mahallesi'nde dün akşam saatlerinde bir eve baskın düzenlendi. İki kişinin bulunduğu ev ağır silahlarla tarandı. Yurttaşlardan edinilen bilgilere göre mahalle, askerler tarafından ablukaya alındı. Ablukanın dün saat 14.00 sıralarında başladığı ve 16.30 saatlerinde son bulduğu belirtildi.
 
İki kişi yaşamını yitirdi 
 
Mahalleden uzak boş bir alanda bulunan evde kalan iki kişiye yönelik saldırı saatlerce sürerken, ev ağır silahlarla tarandı. Saldırı sonucunda yaşamını yitiren iki kişinin cenazelerinin iş makineleriyle enkazın kaldırılmasının ardından çıkarıldığı kaydedildi. Yaşamını yitirenlerden birinin erkek olduğu öğrenilirken, diğer kişinin ise kimliği henüz belirlenemedi. Öte yandan cenazelerin nereye götürüldüğü ise bilinmiyor.
 
Üç kişi gözaltına alındı
 
Gece saatlerine kadar abluka altında olan mahalleye giriş ve çıkışlara izin verilmezken, baskının yapıldığı evin yanında bulunan eve de baskın yapıldı. Baskında Ömer Kılıççeken ve oğlu Sami Kılıççeken ile Abdurrahman Bedir gözaltına alınırken, gözaltına alınanların ifade için Wan’a getirildiği kaydedildi.
 
Heyet engellendi
 
Olayın duyulmasının ardından Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi  (Yeşil Sol Parti) Wan Milletvekilleri Gülcan  Kaçmaz Sayyiğit, Sinan Çiftyürek, Mahmut Dindar ve Zülküf Uçar, Halkların Demokratik Partisi (HDP),  Wan Barosu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şubesi ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Wan Şubesi’nden oluşan heyet acil gece saatlerinde yola çıkarak, köye ulaştı. Heyet, mahalle girişinde operasyon gerekçesiyle köye alınmadı. Öte yandan bir grup heyetin bugün saat 14.30’a köye gideceği öğrenildi.
 
 Heyette yer alan, Yeşil Sol Parti Milletvekili Gülcan Sayyiğit, yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Kimse bizden alışmamızı beklemesin'
 
Yüzyıllardır Kurdistan’da bir savaş politikasının devreye sokulmuş olduğuna dikkat çeken Gülcan, özellikle son 22 yıllık süreçte bu durumun iyice ete ve kemiğe büründüğünü ifade etti. Son süreçte Kürt halkının doğasını, kültürünü dilini, tüm yaşam alanını yok etmeye yönelik bir savaş konseptinin devreye sokulduğunu vurgulayan Gülcan, “Kimse bizim buna alışmamızı beklemesin ve bunun karşısında sessiz durmamızı beklemesin. Biz nasıl yıllardır bunun mücadelesini yürütüyorsak ve bu topraklarda onurlu bir barışın inşa edilmesi mücadelesini yürütüyorsak bundan sonrasında da daha fazla bunu yürütmeye devam edeceğiz. Bu saldırılara baktığımız zaman aslında hiçbiri birbirinden bağımsız, birbirinden kopuk ele alınabilecek saldırılar değil. Bir taraftan bakıyorsunuz ciddi bir doğa katliamı var ama bunun mücadelesini yürüttüğümüz zaman karşımıza çıkan şey güvenlik gerekçesi. Ya da bir noktada yine insanların yaşam alanlarına bakıyorsunuz, mesela geçen gün Silvan’da karşımıza çıkan örnek, Koçerlerin hayvancılık yaptığı alana yapılan saldırı. İnsanların kendi geçim kaynakları noktasında oraya bir saldırı var, onun hesabını soruyorsun yine karşımıza çıkan cümle aynı cümle. Bir diğer taraftan Tatvan’da Hizan’da, aylar öncesinden başlayan ve hala devam eden hem doğaya yönelik bir saldırı hem oradaki yurttaşlara yönelik ciddi bir baskı, gözaltı operasyonu var” şeklinde konuştu.
 
‘Bu saldırının hukukta yeri yok’
 
Dün Qelqelî’de başkayan bir operasyonun olduğunu hatırlatan Gülcan, köyün tamamının abluka altına alındığını, ihbar alınan evin, köyün yaklaşık bir kilometre uzağında olduğunu fakat yine de tüm köyün abluka altına alındığını belirterek “Bunun ne ulusal ne uluslararası hukukta yeri yoktur, kabul edilebilir bir durum da değil. Ya da İçişleri Bakanlığı’nın kendi sayfasında paylaştığı görüntüler ile bizim dün elimize ulaşan görüntüler arasında da ciddi farklılıklar var. Bizim elimize ulaşan görüntülerde helikopterle oraya saldırıldığı ve yakıldığı görüntüler var. Sonrasındaki edindiğimiz bilgi de şu; iş makinalarıyla o enkazların kaldırıldığı ve iki kişinin yaşamını yitirdiği basına da yansıdı. Bu denli bir saldırı yürütmenin gerçekten hukukta yeri yok. Köylülerle halen görüşemiyoruz, irtibat kuramadık. Dün gece saat 3’e kadar heyetimiz oradaydı, bugün 14.30 itibariyle yine tüm yapılarımızın, tüm kurumlarımızın dâhil olacağı bir heyet oluşturduk. Tekrar köye gideceğiz bu defa köyün içerisinde yerinde incelemeler yapacağız” dedi.
 
‘Barışın inşası için mücadele edilirken savaş konseptleri yaratılıyor’
 
Bugünün 1 Eylül Dünya Barış Günü olduğunu anımsatan Gülcan, ”Maalesef biz yıllardır bu topraklarda barışın inşa edilmesi için mücadele yürütürken her geçen gün bu savaşın yeni bir konseptiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bizler gerek içeride gerek dışarıda gerek siyasi alanda, her alanda bunun mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Bu topraklarda onurlu bir barış inşa edilene kadar, başta Kürt halkı olmak üzere Türkiye’de yaşan tüm halkların hukukta yeri net olana kadar, kendi anadilinde, kendi kültürüyle yaşam bulana kadar biz bunun mücadelesini sürdüreceğiz” diye ifade etti.
 
‘Nesilden nesile savaş ortamının aktarılmasını istemiyoruz’
 
Dünkü videolarda da çocukların ve kadınların bağırışlarının görüntülere yansıdığını kaydeden Gülcan, tüm bunlara rağmen “Bu devlet size ne yaptı” cümlesi çok fazla kullanıldığının altını çizerek, “Aslında biz bu seslerle büyüyoruz. Bu savaşın içerisinde büyüyoruz. Bu artık nesilden nesile savaş ortamının aktarılmasını istemiyoruz. Hizan’da açığa çıkan şey, yine bir insansızlaştırma operasyonu var. Köyler boşaltıldı ama insanlar şu köylerine geri dönmeye başladılar. Ama tekrar aynı konsept devreye sokuldu ve oralar insasızlaştırılmaya çalışılıyor. Özel savaş politikaları bu topraklarda devreye sokulmuş ve bizim de bu durum karşısında duyarsız olmamız bekleniyor ya da tepkisiz olmamız bekleniyor. Tüm sivil toplum kuruluşlarına, tüm demokratik kitle örgütlerine de buradan sesleniyoruz. Bu politikalara karşı birlikte, daha fazla mücadele etmenin zamanı geldi geçiyor” dedi.
 
Asker ‘güvenlik gerekçesini’ unuttu
 
Dün gece saatlerinde köye gitmek için oluşturdukları heyetin köye alınmadığını paylaşan Gülcan, yolun askerler tarafından kapatıldığını ve askerlere köye girmek istediklerini söylediklerini belirten Gülcan, “Oradaki sivil halkın yaşadıklarından dolayı kaygılı olduğumuzu ve onlarla görüşme gerçekleştirmek istediğimizi ifade ettik.  Oradaki asker, vekiller yürüyerek girebilir tarzında bir cümle sarf etti ama sonrasında oranın ‘güvenlik gerekçesiyle’ abluka altına alındığını unutmuşçasına ilk önce söyleyip sonra unuttuğunu söyledi. O da çok akıl almaz bir durum. Sonra köyün muhtarıyla görüşmek istediğimizi söyledik çünkü köye girme noktasında ısrarımız oldu ama izin verilmedi. Köyün muhtarı geldi, kendisine bazı sorular sorduk, ondan bilgiler aldık. Sonrasında izin vermeyeceklerini fark edince saat 03:30 gibi oradan ayrıldık. Sonrasında da ablukanın kaldırıldığını da duyduk ama şöyle bir şey de var, 14:30’da başlayan bir operasyon, dörtte sonlandırıldığı söyleniyor. Biz on bir buçuk, on ikiye doğru gidiyoruz ama köy halen abluka altında” ifadelerine yer verdi.