Cezasızlığa karşı velilere ve topluma ortak mücadele çağrısı

  • 09:04 1 Eylül 2023
  • Güncel
 
AMED - Kadına ve çocuğa yönelik suçlarda faillerin cezalandırılmak yerine başka kentlere atanması uygulamalarını değerlendiren Eğitim Sen Amed 2 Nolu Şube Kadın Sekreteri Songül Can Şimşek, iktidarın bu politikalarına karşı mücadele edeceklerini vurgularken, velilere de ses çıkarmaları çağrısı yaptı.
 
Özel savaşın yürütüldüğü Kurdistan’da kadın ve çocuğa yönelik suçlarda faillerin görev yerlerinin değiştirilmesi ve başka kentlere atanması uygulamaları son dönemde yaşanan örnekleri ile yeniden gündeme geldi. Karaman'da 2016 yılında Ensar Vakfı’na bağlı evlerde 45 çocuğa yönelik tecavüz davasında yalan bildirimde bulunmaktan hakkında soruşturma açılanlardan Asım Sultanoğlu'nun Urfa’ya atanması, Antalya’da bir çocuğu taciz eden Ahmet Y. isimli müdür yardımcısının öğretmen olarak atanması, Şirnex’in (Şırnak) Cizîr (Cizre) ilçesinde müdür yardımcısı olduğu okulda 40’ı aşkın öğrenciye cinsel tacizde bulunan Burak Ercan’ın görev yerinin değiştirilerek İstanbul’a atanması bu uygulamaların son örneklerinden oldu.
 
Son zamanlarda faillerin cezalandırılmayarak görev yerlerinin değiştirilmesine ilişkin ajansımıza değerlendirmeler bulunan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Amed 2 Nolu Şube Kadın Sekreteri Songül Can Şimşek, “Kadınlara ve çocuklara yönelik bütün bu oluşumlara karşı ortak mücadele edeceğiz” mesajını verdi.
 
‘Eğitim adım adım gerilemeye başladı’
 
20 yıllık AKP hükümeti döneminde her zaman olduğu gibi en çok kadınların ve çocukların hedef alındığına vurgu yapan Songül, bu dönemde kız çocukları başta olmak üzere dezavantajlı tüm gruplarda büyük bir kırılma yaşandığını dile getirdi. Songül özellikle 2016 yılında eğitim emekçilerinin açığa alınması, sürgün ve ihraç edilmesi ile eğitimde ciddi sorunların açığa çıktığını belirtirken, “Ciddi olarak eğitim adım adım geriye gitmeye başladı. Bunu son yıllarda özel savaş politikalarıyla harmanlamaya başladılar” sözlerini kullandı.
 
İmam atamaları
 
Songül, köy okullarının birçoğunun taşımalı eğitimle devam ettiğine, ancak birçoğunun birçoğu ailelerine söylenmeden imam hatiplere dönüştürüldüğüne dikkat çekti. Ailelerin istemedikleri halde çocuklarını o okullara göndermek zorunda kaldığını söyleyen Songül, “Geçen dönem bir deprem yaşadık. O depremde ilk kapatılan maalesef okullar oldu. Üstelik Türkiye genelinde ondan sonra yurtlar bahane edilerek üniversiteler kapatıldı. Kendi rektörleri, atanmışları maalesef açık beyan ediyorlar, ‘Biz okuyan, eğitilen, bilimden yana olanı kabul etmiyoruz. Bunlar bizim işimize yaramıyorlar’ diyorlar. Yeni eğitim öğretim yılının başında maalesef okullara imamlarla beraber kendilerinin atadıkları ne olduğu belli olmayan hiçbir formasyondan geçmeyen bir projeyi geçirdiler”  dedi.
 
‘Adalet, hukuk yoksa hiçbir şey yok’
 
Değerlendirmelerinde, Ensar Vakfı’na bağlı evlerde 45 çocuğa tecavüz dosyasındaki failleri koruyan beyanları nedeniyle hakkında soruşturma açılan Asım Sultanoğlu’nun Urfa’ya atanmasına tepki gösteren Songül, “İki yıl önce Kulp, Hani, Dicle’de buna benzer birçok olay gerçekleşti. Biz Eğitim Sen olarak, avukatlar olarak ve diğer arkadaşlarımızla beraber hep orada müdahil olduk. Sonra gördük ki o adamları başka yerlere atamışlar, tekrar gördük ve bu da bir tekrar. Bir ülkede adalet, hukuk, vicdan yoksa hiçbir şey yok. AKP hükümeti ve o düşüncede olan insanların aslında bununla ilgili ne bir kaygıları var ne de ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyen bakanları var. Bu bakan hala orada hala o yapıda devam ediyor. Biz sendikalar olarak ortak mücadelemizi zaten yürütüyoruz, elimizden gelen bütün çabayı sarf etmeye çalışıyoruz, etmeye de devem edeceğiz” şeklinde konuştu.
 
Velilere uyarı!
 
“Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi gibi girişimlerin, Türkiye’yi bağlayacak şekilde yapılan projeler olduğunu söyleyen Songül, “Bu projenin nereye everileceğini aslında biliyoruz. İlk başta imam hatipleri ön plana koydular. Bunlarla beraber tüm ülkede aslında yapmak istediklerini yapamadıklarını gördüler. İmam hatipler yetmedi, onları ulaşmak istedikleri yere getiremedi. Bir okulda din hocası varsa, rehberlik hocası varsa, sınıf öğretmenleri varsa, din eğitimi almış ne olduğu belli olmayan birinin eline teslim etmek demek o çocuğun ileride yaşayabileceği her şeyin aslında bugünden önüne geçilemeyecek bir şekilde yok edilmesi demektir. Bu yerini bulmayacak, velilerimize de buradan şunu söylüyoruz; bunu kabul etmeyin. Gerekirse dilekçe verin, bu uygulamalardan çocuğunuzun zarar görmeden çıkmasını sağlayın. Biz de bu konuda gerekli desteği vereceğiz” dedi.
 
‘Her alanda olacağız’
 
Kadınlar ve toplum olarak belli bir mücadele ağını oluşturduklarını ve özellikle bütün sivil toplum örgütleri olarak seslerini duyurduklarını ve her alanda güçlü olduklarını vurgulayan Songül, şöyle konuştu: “Biz sesimizi çıkarttıkça, var oldukça onlar önden alıyorlar ama arkadan bir bakıyoruz maalesef failler hiçbir cezaya maruz kalmadan bırakılmış. Bunun için birçok sosyal alanda yine bir araya geliyoruz, yine onlara karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. Biz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Her alanı kullanacağız. Yani sosyal ağlarımızı, şiddet ağlarımızı, kadınlara ve çocuklara yönelik bütün bu oluşumları bir araya getirip beraber ortak hareket etmemiz gerekiyor. Biz deprem döneminde hep beraber hareket ettik ve gerçekten gücümüzün ne kadar büyük olduğunu o dönemde gördük. Burada da bu şekilde kadınları ve özellikle çocuklarımızı korumak için bir aradayız ve bir arada olmaya devam edeceğiz. Bütün kadınların kendilerini var edeceği bir kurum var. Özellikle Amed’de tek değiller.”