Barış Anneleri: Barış için mücadelemizi yükseltelim

  • 09:05 31 Ağustos 2023
  • Güncel
 
Rojda Aydın
 
WAN - Barış Anneleri Meclisi üyeleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesi ile Türkiye devletine ‘Bu savaşa son verin’ diye seslenirken halklara da ‘Barış için mücadelemizi yükseltelim’ çağrısında bulundu.
 
Bu yılda 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde insanlar devam eden savaşlardan dolayı acı çekiyor ve bir yandan da yaralarını sarmak ve yaşama tutunmak için bu savaşa karşı mücadele veriliyor. Ortadoğu'da ve özellikle Kurdistan'da kadınlar yıllardır kalıcı barışın sağlanması için sayısız eylem ve etkinlik gerçekleştirdi. Kürt kadınları tüm katliamlara ve savaşlara rağmen barış umudunu kaybetmedi. Savaş sonucu çocuklarını hayatını kaybeden Barış Anneleri, acılarına rağmen yürütülen mücadeleye sahip çıkmaktan ve barış çağrısı yapmaktan vazgeçmiyor.
 
1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesi ile konuşan Wan Barış Anneleri Meclisi üyeleri mücadele kararlılıklarını belirterek barışın anlam ve önemini değerlendirdi. 
 
‘Elimizi barış için uzatalım’
 
Yıllardır barış içinde özgür bir yaşam istediklerini söyleyen Perişan Aslan, huzurlu bir yaşamın inşası için her yerde olduklarını söyledi. Perişan, "Bu kadar öldürme ve tutuklama yeter. Her zaman barışa çağrı yapıyoruz. Barış için elimizi uzatıyoruz. Ancak devlet bize elini uzatmıyor. Bu ay barış ayıdır ve biz barış istiyoruz. Artık kimse öldürülmesin. Yeter artık. Bu savaş ne kadar sürecek? İnsanlar ne zamana kadar öldürülecek? Hep öldürülecek miyiz? Diğer ülkeler her şeyi kendi halkları için yapıyor. Ama Türk devleti sürekli kendi halkını öldürüyor ve savaş yürütüyor. Türk devleti bu halk için hiçbir şey yapmadı. Bugün bütün devletler biz Kürtlere karşıdır ve onlar bu temelde Türk devletiyle birleşmişiyorlar. Biz Kürtleri de yok etmek istiyorlar. Bu cinayete ve mevcut savaşa karşı bir kez daha barış diyor ve barış elini uzatıyoruz. Yeter artık anneler ağlamasın. Bu katliamlar durdurulsun. Türk devletinin arzusu savaş yoluyla Kürt halkını yok etmektir. Kürt kimliğini yok etmek istiyorlar. Birçok ülkede birçok dil resmi olarak kullanılmaktadır. Kürt dili neden bu topraklarda yaşayamıyor? Türk devletini bu zulme son vermeye çağırıyoruz" dedi.
 
‘Devlet annelerin ölümüne neden oluyor’
 
Türk devletinin her yerde Kürt halkını öldürdüğünü ve savaş yürüttüğünü belirten Perişan, şöyle devam etti: "Yıllardır barış arayan birçok anne ya hayatını kaybediyor ya da tutuklanarak cezaevlerine atılıyor. Gever'de bu zulüm nedeniyle iki anne hayatını kaybetti. Anneler barıştan başka bir şey istemediler. Anneler savaşın bitmesi ve kimsenin ölmemesi gerektiğini söylüyor. Devletin bu yaklaşımı annelerin ölümüne neden oldu. Var olduğumuz sürece barışı isteyeceğiz. Bize zulüm yapsalar da biz barış talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Biz barışın anneleriyiz. Artık çocuklarımızın öldürülmesini istemiyoruz. Biz anneler bu zulme son verip barışı sağlayacağız. Bugün Rojava'ya ve Başur'a saldırıyorlar. Oradaki Kürt halkına uçaklarla saldırıp onları öldürüyorlar. Bu savaş durdurulsun.”
 
‘Sadece 1 Eylül değil her gün direniyoruz’
 
Rabia Algor da sadece 1 Eylül'de direnmediklerini, her gün mücadele ettiklerini belirterek, yıllardır her 1 Eylül'ü kutladıklarını ve barış isteklerini yinelediklerini söyledi. Sadece Kürt halkı için değil tüm halklar için barış istediklerini aktaran Rabia, "Bütün halklar için barış istiyoruz. Bu kadar öldürme yeter. Barış Anneleri olarak yıllardır barış istiyoruz. Ne zaman savaş çıksa, çocuklar öldürülse, annelerin yüreği yanıyor. Hepsi bizim çocuklarımızdır. Çünkü her çocuk kendi annesinin çocuğudur. Bu savaşın durdurulması için savaşıyoruz ve özgürlük istiyoruz. Sadece Kürt halkının değil, tüm halkların da barışı istemesi ve bunun için mücadeleye katılması gerekiyor. Barış ancak bu şekilde sağlanabilir. Biz barışçıl insanlarız. Barıştan başka bir şey istemiyoruz. Bizim de barış içinde yaşama hakkımız var. Biz Kürtler varız ve dünyanın her yerindeyiz. Bu kabul edilmelidir. Bizden ne istiyorsun?" şeklinde konuştu.
 
‘Kendi birliğimizi inşa etmeliyiz’
 
Rabia, barışın sağlanması için tüm Kürt halkının güçlerini birleştirmesi ve birliğini inşa etmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Kürt halkı kendi arasında barış yapsın, barış için ellerini uzatsın. Önce kendi aramızda birliğimizi inşa etmeliyiz. Eğer başından beri birlik olsaydık bugün barış sağlanacaktı. Kürtler birbirine ihanet etmesin. Barzani en büyük ihaneti yapandır. Barzani neden bu ihaneti yapıyor? Barzani kazandığında çok mutlu olduk. Çünkü Kürtlerin kazandığını söyledik. Ama bugün biz Kürtlere ihanet ediyor. Önce Barzani barış için elini uzatmalı. Yıllardır bu mücadeleyi yürütüyoruz, barış ve özgürlük istiyoruz. Mücadelemize asla son vermeyeceğiz. Kürt partilerinin Kürt halkına ihanet etmesi yüreğimizi acıtıyor. Barış istedik ama bu kabul edilmedi. Ama bir damla kanımız olana kadar barış ve özgürlük arzumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Kürt var oldukça biz barış ve özgürlük arzumuzu sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.