Gazetecilerden saldırılara karşı tepki çağrısı

  • 09:06 26 Ağustos 2023
  • Güncel
 
AMED – Türkiye'nin JIN TV çalışanlarına dönük saldırısını kınayan gazeteciler Arjin Dilek Öncel ve Nurcan Yalçın, uluslararası kuruluşlara bu saldırılar karşısında sessiz kalmama ve müdahale etme çağrısında bulundu.
 
23 Ağustos günü Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA), Qamişlo-Amude yolu üzerinde JIN TV'nin aracını hedef aldı. Saldırıda JIN TV çalışanı Necmeddîn Feysel Hec Sînan hayatını kaybederken, kanal muhabiri Delîla Egîd ise ağır yaralandı. Saldırı sonrası birçok kentte kınama açıklamaları yapılırken, tepkilerde artmaya devam ediyor. 
 
Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Arjin Dilek Öncel ve gazeteci Nurcan Yalçın da saldırıyı kınayarak dünyadaki basın kurumlarını ve uluslararası devletleri seslerini yükseltmeye çağırdı.
 
‘İktidarlar suçlarını örtbas etmek için gazetecileri hedef alıyor’
 
Mezopotamya Ajansı muhabiri Arjin Dilek Öncel, dünya hegemon güçlerinin savaş politikalarını, hak ihlallerini veya savaş suçlarını kamuoyuna aktaran gazetecileri hedef aldığını söyledi. Arjîn, Türkiye'de bir yıl içinde 30'dan fazla gazetecinin gözaltına alındığını, tutuklandığını ve halen cezaevinde bulunduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Aynı durum Rojhilat’ta da var. En son Jin Jiyan Azadi direnişinin öncüsü olan Jîna Emînî’nin babası ile röportaj yapan gazeteci katledilmişti. Orada gazeteciler hedef alınıyor. Taliban'ın karanlık bilincine karşı Afganistanlı kadınlar sokaklara çıktı ve sokak eylemlerini kamuoyuna aktaran gazeteciler hedef alındı. Durum dünyanın her yerinde aynı. İktidarlar suçlarını örtbas etmek için gazetecileri hedef alıyor. "
 
‘Saldırılarla kimlik ve kültür hedef alınıyor’
 
Arjîn, saldırının Türkiye tarafından Qamişlo kentindeki JIN TV çalışanlarına dönük gerçekleştirildiğini kaydetti. Arjîn, 10 ay önce Güney Kurdistan'da Jineoloji Dergisi editörü ve gazeteci Nagihan Akarsel'in katledildiğini de hatırlatarak, "Bu olaya duyulan öfke hala canlı. Türkiye'de AKP-MHP iktidarı Kürt sorununu çözmek yerine savaş tamtamları çalıyor. Sadece Türkiye'de değil, dört taraftan da saldırı var. Uzun zamandır Suriye'nin Güneyi ve Kuzeyi'nde saldırılar yaşanıyor ve bu saldırılarla hem oradaki coğrafya hem de o yerin kimliği ve kültürü hedef alınıyor. Özellikle Kürtlerin varlığı hedef alınıyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Sert ve kararlı bir duruş sergilememiz lazım’
 
Bu saldırılara karşı durmanın önemine değinen Arjin, barış gazetecileri olarak Rojava, Rojhilat  ve Güney Kurdistan’da Kürtlerin hedef alınmasına karşı her zaman tepki göstermeleri gerektiğini vurguladı. Arjin, tüm barış gazetecilerinin ve medya kuruluşlarının bu saldırıyı kınamasının gerekli olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Biz kadın gazeteciler olarak bu saldırıyı kınıyoruz. Farklı coğrafyalardaki hak ihlallerine karşı yapılan eylemlerde zaman zaman sessizliğin yaşandığını görüyoruz. Savaş orada sürüyor. Efrîn'de her gün kadınlara tecavüz ediliyor, kadın ve çocuklar kaçırılıyor. Ancak hem Türkiye hem de uluslararası kuruluşlar sessizliğini koruyor. Bu saldırı da tıpkı diğer saldırılar gibi, Şarwer köyü bombalanırken JIN TV'nin aracı da bombalandı, bir arkadaşımız yaralandı, bir arkadaşımız da hayatını kaybetti. Gazeteciliği savunduğumuzu söylediğimizde tepkiden ziyade sert ve kararlı bir duruş sergilememiz lazım.”
 
‘Uluslararası kuruluşlar tepki göstermeli’
 
Arjin, savaşın gerçekliğini hatırlatarak, Kurdistan'da kadınların özel savaş politikaları nedeniyle şiddete maruz kaldığına ve katledildiğine dikkat çekerek, "Savaş politikalarının kadın yoksulluğunu ortaya çıkardığı konusunda kadınlarda bir farkındalık var. Kürtlere karşı yürütülen savaşlar sadece Kürtlerle ilgili değil, Ortadoğu'nun tüm halklarına ilgilendiriyor. Sessizliğe karşı durmak ve duruma dikkat çekmek gerekiyor. Uluslararası kuruluşlar basın özgürlüğü için çalışmalı ve bu saldırılara karşı tepki göstermelidir" şeklinde konuştu.
 
‘Özgür Basın kadın ve çocukların sesidir’
 
Gazeteci Nurcan Yalçın da kadın gazetecilere yönelik saldırılara değinerek, özgür basın geleneğinin Gurbetellilerle başladığını ve bugüne kadar devam ettiğini belirtti. Nurcan, Rojhilat’ta Şilan Aras'ın, Mexmûr’da Deniz Fırat'ın, Güney Kurdistan'da Nujiyan Erhan'ın ve Nagihan Akarsel'in ve daha birçok kadın gazetecinin katledildiğini kaydetti. Nurcan, "Türkiye devletinin ve İran rejiminin özgür basında yer alan kadınlara yönelik saldırılarını her yıl arttırdığı ortada. Özgür basın, Kürt halkının ve Türk devletinin hedefinde olan kadın ve çocukların sesi olmuştur" dedi.
 
‘Rojava Devrimi hedefte’
 
Nurcan, Rojava'da devrime öncülük eden kadınlara dikkat çekerek, kadın gazetecilerin Rojavalı kadınların sesi olduğunu söyledi. Nurcan, dünya kadınlarının Rojava kadınlarına saygı duyduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bu nedenle Rojava Devrimi Türkiye devletinin hedefidir. Savaşta da bir ahlak ve hukuk vardır, ona göre hareket edilmelidir. Türkiye devleti ahlaksız bir savaş yürütüyor. Zap'ta PKK gerillaları kimyasal silahlarla katledildi. Bu saldırıdan tutalım diğerlerine kadar, savaş hukukuna uygun olmayan bir süreç işletiliyor. "
 
Uluslararası kurumlara çağrı
 
Nurcan, konuşmasının sonunda Türkiye ait savaş uçaklarıın yıllardır Kurdistan üzerinde uçtuğunu, ancak uluslararası ülkeler tarafından uyarılması gerektiğini hatırlattı. Nurcan, saldırıda hayatını kaybeden Necmeddîn Feysel'in ailesine başsağlığında bulunarak saldırıda yaralanan Delîlah Egîd'e ise acil şifalar diledi. Nurcan, "Çağırımız yaşanan saldırıların ve olayların durdurulmasıdır. Savaşın bu ahlaksızlığının da ortadan kalkması gerekiyor. Türk devletinin saldırılarına uluslararası ülkeler müdahale etsin" diyerek çağrıda bulundu.