‘Siyasi mahpuslara düşman hukuku uygulanıyor’

  • 09:12 21 Ağustos 2023
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Cezaevlerindeki tecrit, hak ihlalleri ve iktidarın “af” düzenlemesine ilişkin konuşan hukukçu ve siyasetçiler, iktidarın siyasi tutsaklara “düşman hukuku” ile yaklaştığını belirterek  uyuşturucu, tecavüz, insan canına kastedenlere değil siyasi tutsaklar için düzenlenme yapılması gerektiğine işaret etti. 
 
15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Adası’nda tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit devam ediyor. Abdullah Öcalan ile Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’tan 29 aydan bu yana da hiçbir haber alınamıyor. En son 7 Ağustos 2019’da avukatları ile görüşebilen Abdullah Öcalan’ın, avukat görüş hakkı engellenirken, ailesi ile 25 Mart 2021’de yaptığı ve yarıda kesilen telefon görüşmesinden sonra da tamamen iletişimi kesildi. İktidar, İmralı’da uyguladığı ağır tecrit politikalarını tüm cezaevlerinde de hayata geçiriyor. AKP-MHP iktidarı, son olarak çıkardı “af” ile de kadınlara, çocuklara karşı suç işleyen failleri cezaevlerinden çıkarmaya başladı. 
 
Cezaevlerinde yaşanan tecrit, hak ihlalleri ve çıkarılan af yasasına dair Özgürlük için Hukukçular Derneği ( ÖHD) Cezaevi Komisyonu’ndan Zelal Aydoğan ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şişli Eşbaşkanı Ayşan Aksoy değerlendirmelerde bulundu.  
 
‘Siyasi mahpuslara daha politik yaklaşılıyor’  
 
Cezaevlerinde art arda yaşanan hak ihlalleri ve tutsaklardan doğru gelen talepleri raporlaştırdıklarını söyleyen ÖHD’li Zelal Aydoğan, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini yakından takip ettiklerini aktardı. Siyasi tutsaklardan çok fazla başvuru aldıklarını dile getiren Zelal, son zamanlarda baskı ve sindirme politikalarının artığını kaydetti. Zelal, “Cezaevlerinin hemen hemen hepsinde de sindirme politikaları var. Fakat siyasi tutsaklara daha çok uygulanıyor. Daha politik yaklaşılıyor. Çünkü devlet, siyasi mahpusu savaşın bir tarafı olarak görüyor. Devlet siyasi mahpusları savaş esiri olarak görüyor. Bu sebeple diğer mahpuslara göre daha çok baskı uyguluyor. Hasta mahpuslar, kadın mahpuslar daha da çok fazla bundan nasiplerini alıyorlar. Hasta mahpusların serbest bırakılması için çok fazla başvuruda bulunuyoruz. Adli Tıp Kurumu ( ATK) cezaevinde kalamaz raporu veriyor. Fakat hiçbir şekilde tahliye edilmiyor. Ve bizim müvekkillerimiz cezaevlerinde hayatlarını kaybediyor” diye belirtti.
 
‘Devlet siyasi mahpuslara düşman hukuku uyguluyor’ 
 
Devletin siyasi tutsaklara yaklaşımının normal olmadığını aktaran Zelal, “Devlet siyasi mahpuslara düşman hukuku uyguluyor. Sadece bir mahkûm olarak değil, bir esir tutma politikası uygulanıyor. Bu politikalarla cezaevlerinde sorunlar git gide derinleşiyor” dedi. Güncel konulardan birinin de tecrit politikaları olduğunu dile getiren Zelal, İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan’dan 29 aydan bu yana hiçbir haber alınamadığına dikkat çekti.  Zelal, “Sayın Abdullah Öcalan şahsında başlayan mutlak tecrit tüm cezaevlerine sirayet etmiş durumda. Birçok cezaevinde L Tipi, S Tipi, F Tipi, Y Tipi gibi Yüksek Güvenlikli Cezaevleri  gibi tecrit için tasarlanmış birçok cezaevi yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar. Ve istiyorlar ki bu tecrit sistemiyle mahpuslar cezaevlerinde kalsınlar” dedi.
 
‘Bireye karşı suç işlemiş kişileri devlet affediyor’ 
 
Af yasasına dair konuşan Zelal, “Bireye karşı suç işlemiş kişileri devlet affediyor. Onları dışarı çıkarabiliyor. Cezaevlerini hızlıca boşaltabiliyor. Ama siyasi mahpuslara hiçbir şey yapılmıyor bu konuda. Yani devlet af yasasını ve infaz yasasını siyasi tutsaklara uygulamıyor. Siyasi mahpuslar bundan hiçbir şekilde yararlanamıyor. Bu nedenle birçok mahpus pandemi sürecinde serbest bırakıldı. Fakat bizim müvekkillerimizin hiç biri serbest bırakılmadı. Yani bu siyasi mahpuslar ölmüyorlar mı, hastalanmıyorlar mı, zor koşullarda yaşamıyorlar mı? Niye hiçbirinden yararlanmıyorlar. Çünkü hiç biri normal bir mahpus statüsünde görülmüyor. Hepsine direk uygulanan düşman hukuku oluyor her zamanki gibi. Türk Anayasa sisteminin hiçbir hukuki statüsünden yararlanamıyoruz. Bunların hepsi bizim müvekkillerimizin aleyhine uygulanıyor” diyerek hukuk sistemine işaret etti. 
 
‘Dışarıdan da ses çıkmalı’
 
Devletin yeni yasalar çıkardığını dile getiren Zelal, siyasi tutsaklara müebbet hapis cezaları verildiğini kaydetti. Bir gerekçe olmamasına rağmen tutsaklara ‘keyfi’ uygulamalarla cezaların verildiğine dikkat çeken Zelal,  “Artık rahatlıkla müebbet cezası veriliyor. Yani siz yaşarken öleceksiniz diyorlar. İnsanlara bu kadar düşmanca yaklaşıyorlar. Devlet tüm topluma şu mesajı veriyor: Siz eğer karşı tarafta bir siyaset yürüyorsanız bu yeterli bir nedendir diyor. Bizler müvekkillerimiz için çok sayıda başvuruda bulunuyoruz. Devletin siyasi mahpuslara ayrı bir muamele uygulamasının doğru olmadığını devamlı ifade ediyoruz. Bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Topluma bu konuda şu mesajı vermek gerekiyor. Onlar için hukukun sağlanması için biraz dışarıdan da ses çıkmalı. Bu verdiğimiz hukuki mücadelede onları yalnız bırakmamalıyız. Birlikte destek vermeliyiz” diyerek, topluma çağrıda bulundu. 
 
‘Ağır işkence sistemi!’ 
HDP Şişli İlçe Eşbaşkanı Ayşan Aksoy da, cezaevlerinde hak ihlallerinin yaşanmasına tepki gösterdi. Her geçen gün giderek artan hak ihlallerini ifade edecek tek bir sözün olmadığını kaydeden Ayşan, “Özellikle hasta mahpusların yaşam alanları giderek ağırlaşıyor. Tek başına kendi yaşamını idame edemeyecek mahpuslara hücre cezası veriliyor. Hastanelerde kelepçeli muayene edilmeleri bir ceza sistemi değil bir işkence sistemidir. Ve hukuksuzluk sistemidir. Ağır bir işkence sistemi söz konusudur. Siyasi mahpuslar üzerinde bir zulüm sistemi uygulanıyor” dedi.  
 
‘Siyasi mahpuslar ötekileştiriliyor’ 
 
Adli tutuklular ile siyasi tutsaklar arasında bir ayrımcılık söz konusu olduğunu dile getiren Ayşan, “Cezaevlerinde siyasi mahpuslar ayrımcılığa uğruyor ve ötekileştiriliyor. Daha insani şartlarda olmaları gerekiyor. Hakları ihlal edilmemeli. Hasta tutsakların durumu kötü olmasına rağmen tahliye edilmiyor. Onlarca arkadaşlarımızı bu şekilde kaybediyoruz. Tedavi edilmiyor, tahliye edilmiyor. Durum bu olunca cezaevinden çıkan siyasi mahpuslar kısa bir süre sonra yaşamlarını kaybediyor. Çok büyük bir hak ve yaşam ihlalidir bu” şeklinde konuştu. 
 
‘Siyasi tutsaklar üzerindeki tecrit derhal kaldırılmalı!’
 
“Çocuk katilleri, kadın katilleri ve tecavüzcüleri cezasızlıkla ödüllendiriliyor” diyen Ayşan, suçluların ikinci kez suça teşvik edildiklerini ve faillerin cezasızlıkla ödüllendirildiğini belirtti. Ayşan, aynı zamanda devletin faillere ceza vermediğini sadece siyasi tutsaklara dönük bir ceza sisteminin olduğunu dile getirdi. Ayşan, “Siyasi mahpusalar sadece insanca bir yaşam talebi istediğinden dolayı cezaevlerine atılıyor. Şu an bir af yasası durumu söz konusu. Fakat bu af yasası hiçbir zaman siyasi tutsakları kapsamıyor. Bu aflar sadece uyuşturucu, tecavüzcü ve katillere uygulanıyor. Katillere ve insanların canını kast edenlere değil, siyasi tutsaklara yönelik bir af olmalıdır. Siyasi tutsaklar üzerindeki tecrit derhal kaldırılmalı. Bu politikalara son verilsin. Eğer ki bir af çıkarılacaksa ifade özgürlüğü peşinde koşan siyasi tutsaklar için olmalı” dedi.