Elfazi Toral

 

İSTANBUL - Bakırköy Cezaevi’nde tutulan, 15 yıllık tutsaklığında şizofreni teşhisi konulan ağır hasta tutsak Şükran Afşar, hastalığının giderek ağırlaşmasına rağmen ne tahliye ne de tedavi ediliyor. 

 

İmralı Adası’nda 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 29 aydır da hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit politikası tüm cezaevlerine sirayet ediyor. Kurdistan ve Türkiye cezaevlerindeki ağır hasta tutsaklara uygulanan tecrit politikaları, işkence ve hak ihlalleri ile son süreçte tutsakların tahliyeleri de keyfi “gerekçelerle” engelleniyor. Birçok hasta tutsağın yaşamını yitirmek üzereyken tahliye edildiği cezaevlerinde sistematikleşen işkence ile birlikte, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) verdiği “Cezaevinde kalabilir” raporları da tutsakları adeta ölüme sürüklüyor.

 

Tutsaklar 3 ayda 968 hak ihlali yaşadı!

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, geçtiğimiz günlerde Marmara Bölgesi ile diğer bölgelerdeki cezaevlerinden kendilerine yapılan hak ihlalleri başvurularına ilişkin hazırladığı 3 aylık “Marmara Bölgesi Hapishaneleri Hak İhlalleri Raporu’nu  açıkladı. Rapora göre, 2023’ün Nisan, Mayıs ve Haziran ayında toplam 11 cezaevinden 30 başvuru yapıldı. Raporda, Nisan ayında 12, Mayıs’ta 9, Haziran’da da 9 hak ihlali başvurusu aldıkları paylaşıldı. Yapılan 30 başvurudan 24'ünün erkek, 6'sının da kadınlardan oluştuğu tutsakların 27’si ise siyasi tutsaklardan oluşuyor. Bu veri de siyasi tutsaklara dönük baskı ve tecrit politikalarının boyutunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Raporda Nisan ayında 298, Mayıs’ta 186, Haziran’da da 242 olmak üzere toplam 726 hak ihlali yaşandığının bilgisi verildi. Öte yandan 242 başvurunun ise basın taraması yoluyla kaydedildiği belirtildi. Böylelikle raporda 3 ayda toplam 968 ihlalin olduğuna yer verildi. Hasta tutsaklar gibi hassas grupların hak ihlallerine karşı korunmadığını vurgulayan İHD, raporlarında hasta tutsakların tedaviye erişememeleri nedeniyle ölüm sayısının da arttığını paylaştı.

 

Şükran ve sürgünlerle dolu tutsaklığı

 

İHD’nin Marmara Bölgesi’nde bulunan ağır hasta tutsaklar listesinde yer alan isimlerden biri de Şükran Afşar. 1977 yılında Amed’in (Mezrê) Bismil ilçesine bağlı Heciya Kurdî’de (Kazanca Köyü) ve 10 çocuklu bir ailede doğan Şükran, 2008 yılında Mersin’de tutuklanıyor. Hakkında 36 yıl hapis cezası verilen Şükran, Mersin Silifke Cezaevi’ne gönderiliyor. Birçok baskı ve tecrit uygulamasına maruz bırakılan Şükran, buradan Adana Karataş Açık Kadın Cezaevi’ne sürgün ediliyor. Ardından sırasıyla, Tarsus, Sêrt ve İzmir Cezaevi’ne sürgün ediliyor. 5 yıldır ise Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Şükran’a şizofreni teşhisi konuluyor. İleri derecede psikolojik hastalıkları bulunan Şükran, düzenli olarak tedavi görmesi gerekirken sağlık hakkına erişemiyor. 15 yıldır cezaevinde tutulan ağır hasta tutsak Şükran’ın sağlık durumu ise her geçen gün daha da kötüye gidiyor.

 

Ablası Rukiye Afşar, Şükran’ın hastalıkları ve mücadelesine dair JINNEWS’e konuştu.

 

Doğayı ve mücadeleyi seviyor

 

“Haksızlığı asla kabul etmeyen ve çok sadık bir kadındır” sözleriyle kardeşi Şükran’ı anlatan Rukiye, çocukları, kadınları ve köy yaşamını çok sevdiğini paylaşıyor. Şükran’ın daima mücadeleci olduğunu dile getiren Rukiye, “Doğaya ayrı bir aşkı var Şükran’ın. Toprağı ve çimenleri de çok sever. Anneler ve arkadaşlığa çok önem veriyor. Onu ziyarete gittiğim zaman benden istediği tek şey doğa fotoğrafları oluyor. Cezaevinde bulunan arkadaşları tarafından da çok sevilen biri. Sorumluluk almayı, mücadele etmeyi seviyor Şükran” diyor.

 

Kardeşi ve tüm hasta tutsakların tahliyesini istiyor

 

Kardeşinin hastalığının ağırlaştığını ancak tedavi edilmediğini ifade eden Rukiye, Şükran’ın aynı zamanda mide rahatsızlığı olduğunun da bilgisini verdi. Rukiye, “Kardeşim Şükran’a sürekli ceza veriyorlar. Çok kez de hücre cezası verdiler. Tüm hasta tutsaklara sahip çıkmamız gerekiyor” vurgusunu yapıyor. Hasta tutsakların bir an önce tahliye edilmesi gerektiğinin altını çizen Rukiye, “Benim kardeşim hasta tutak, serbest bırakılması gerekiyor. Cezaevinde bulunan tutsaklarımızın üzerindeki tecride de son verilsin. Bu politikaları bitirsinler artık” sözleriyle sesleniyor. Rukiye, taleplerini ise şu sözlerle dile getiriyor: “Talebim, kardeşim Şükran başta olmak üzere tüm hasta tutsakların tedavi edilmeleri ve tahliye edilmesi.”

 

‘Annemin tek dileği Şükran’ı görebilmek…’

 

Annesi Raife’nin de hasta ve yatalak olduğunu söyleyen Rukiye, “Tek dileği Şükran’ı görebilmek. Annemin gözü açık gitsin istemiyorum” sözlerini kullanıyor.