‘CPT suç işliyor’

  • 09:01 28 Temmuz 2023
  • Güncel
Rojda Aydın
 
WAN - Wan TUHAY-DER Eşbaşkanı Edibe Babur, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin ağırlaştırılmasına karşı sorumluluğunu yerine getirmeyen CPT’nin Türkiye’nin gölgesinde olduğunu ve suç işlediğini belirtti. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit devam ederken mutlak iletişimsizlik durumu da 29’uncu ayına girdi. Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için eylemler, etkinlikler ve hukuki başvurular devam ederken uluslararası girişimler de sürüyor. En son 26 Temmuz günü İngiltere merkezli “Abdulah Öcalan için Özgürlük Sendikal Kampanyası”, Avrupa Parlamentosu (AP) önünde açıklama yaparak uluslararası kurumlara harekete geçme çağrısı yaptı. 
 
Wan’da (Van) bulunan Tutuklu ve Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) Eşbaşkanı Edibe Babur, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ve cezaevlerindeki hak ihlallerini değerlendirdi. 
 
İnsanlık suçu 
 
Abdullah Öcalan üzerinde derinleştirilen ağırlaştırılmış tecridin dünyada örneği olmadığını belirten Edibe, iktidarın onun düşüncelerinden korktuğunu söyledi. Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinin tüm dünya için önemli olduğunu dile getiren Edibe, “Sayın Abdullah Öcalan’ın düşünceleri yine bir yaşam inşa ediyor. Ancak baskıcı ve barış istemeyenlerin işine gelmiyor bu. Savaş yanlıları için bunu kabul etmek zor. Çünkü silah satıyorlar, kirli savaşlar başlatıyorlar ve insanların ölmesi onların umurunda değil. Çünkü bu savaşta onların çocukları yer almıyor. Sadece Kürtlerin çocukları, yoksul halkın çocukları ve yeni bir dünya isteyenler yaşamını yitiriyor. Bu yüzden Sayın Abdullah Öcalan’ın düşünceleri farklı. Sadece Kurdistan ve Türkiye için değil, tüm dünya için iyi. Yeni bir dünya inşa edilecekse bu fikir ve düşünceler üzerine olur. Bu yüzden de Sayın Öcalan üzerinde tecridi ağırlaştırıyorlar. Bu sadece Türkiye elişle de yapılmıyor. Uluslararası güçler, devletler eliyle yapılıyor. Ancak bu suç. İnsanlığa karşı bir suç” dedi. 
 
Tecridin derinleşmesi ve savaşın başlaması
 
Tecridin derinleştirilmesi ile birlikte savaşın başlatıldığını söyleyen Edibe, şunları belirtti: “Bugün ekonomik savaş var Kurdistan’da savaş var. Sadece ekonomik savaş var demeyelim. Bugün nasıl ki Suriye’de, Serêkaniyê’de, Kobanê’de, Irak’ta savaş başlattılar ve bu Barzani’nin desteği ile Türkiye bunu yürütüyor. Kurdistan dağlarında Kürt çocuklar öldürülüyor. Gençlere karşı kimyasal silah kullanılıyor. Uçaklarla Kürt çocuklar bombalanıyor. Barış isteyen çocuklara saldırıyorlar. Bu kirli savaş savace insanlara karşı da yürütülmüyor aynı zamanda hayvanlara ve doğaya karşı da yürütülüyor. Yine savaş sadece dışarıda değil cezaevlerinde de yürütülüyor. Sayın Öcalan üzerinde yürütülen savaş aynı zamanda tutsaklara yönelik yürütülüyor. 20 gün önce Wan’da cezaevinde 45 yaşındaki biri yaşamını yitirdi. Cezaevlerindeki koşullardan dolayı yaşamını yitirdi. Gerçekten de cezaevlerindeki şartlar çok ağır. Hasta tutsakları hastaneye götürmek yerine cenazeleri çıkıyor. Bu yüzden de bu kirli savaş her alanda yürütülüyor.”
 
Adalet Bakanı’na çağrı
 
Adalet Bakanlığı’na ve tüm uluslararası kurumlara çağrı yapan Edibe, savaşı durdurmalarını istedi. Edibe, “Savaşın kimseye faydası yok. Bir an önce bu savaş bitirilmeli. Cezaevlerine yönelik bu savaş durdurulmalı. Cezaevlerindeki şartlar düzeltilmeli. Tüm tutsakların avukat ve aileleri ile görüşme hakları var. Yine hastaneye götürülme hakları var. Adalet Bakanı tutsaklardan sorumlu. Görevi tutsakları korumak, öldürmek ve ölüme terk etmek değil. Ülkeyi yönetenler biran önce kendine gelmeli ve kanunlarını uygulamalı. Kanunlara göre hareket etmiyorlar ve suç işliyorlar. Hepsi insanlık suçu işliyor” ifadelerini kullandı. 
 
İktidarın derdi ülke değil
 
Türkiye’nin kendi çıkarlarına göre hareket ettiğini dile getiren Edibe, Türkiye’nin uygulamalarından dolayı kendi sonunu getirdiğini belirtti. İktidarın Kürtleri öldürmekle kendini var etmeye çalıştığını belirten Edibe, “İktidarın amacı koltuk, dertleri ülke, gençler, ülkenin geleceği değil. Hukuksuzlukla ülkenin sonunu getirdiler. Bu yüzden de savaşla ömürlerini uzatmaya çalışıyorlar. Suçsuz insanları öldürüyorlar ve tutukluyorlar” dedi. 
 
Hasta tutsaklar tedavi edilmiyor
 
Hasta tutsakların durumuna değinen Edibe, “Hasta tutsakları hastaneye götürmüyorlar ve tedavi etmiyorlar. Revire götürüyorlar, oradaki doktorlar da yanlış ilaçlar veriyor tutsaklara bu da hastalıkların ağırlaşmasına neden oluyor. Hasta tutsaklara yönelik ağır tecrit var. Rahat tedavi olamıyorlar. Tedavi bir insan hakkı. Türkiye Cumhuriyeti tutsaklardan sorumlu. Her cezaevinde kendine göre tutsaklara yaklaşıyor. Cezaevlerinde hak ve hukuk kalmamış. Adalet herkes için gerekli. Bugün bize zulüm ediyorlar ancak yarın onlara yönelik olur. Ancak adaleti uygulamayanlar yarın kendileri yargılanır” şeklinde konuştu.
 
Hak ihlalleri
 
“Cezaevlerinde tutsakların sosyal aktiviteler yapmalarına izin verilmiyor” diyen Edibe, şunları dile getirdi: “Tutsaklar birbirleri ile görüşemiyor. Aynı zamanda aileler rahatlıkla çocukları ile görüşemiyor. Tecrit her açıdan sürüyor. Çocuklarının görüşüne giden aileler, çocuklarına yemek verilmediğini söylüyor. İki kişilik yemek 5 kişiye veriliyor. Tutsaklara içme suyu verilmiyor. Kantinlerde her şey çok pahalı ve tutsaklar alamıyor. Ailelerin de götürmesine izin verilmiyor. Bu da tecridin bir parçası. Yine gazeteler, mektuplar verilmiyor. Kürtçe kitaplar verilmiyor. Cezaevlerinde kitap sayısını 5’e düşürmüşler. İnfazlarını yakıyorlar. Dünyada bundan daha utanç verici bir şey yok. 30 yıl cezaevinde kalan tutsaklara pişmanlık dayatılıyor. Onlar da bunu kabul etmiyor. Bu yüzden de infazlarını yakıyorlar. Cezaevi idaresi keyfi davranıyor.”
 
CPT suç işliyor
 
Son olarak Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) tutumuna değinen Edibe, “CPT en ağır suçu işliyor. Bu suçun önünü almalı. CPT cezaevlerine gidip görüşme yapıyor, İmralı’ya gidiyor, rapor hazırlıyor. Ancak Türkiye izin vermediği için de raporu açıklamıyor. CPT, Türkiye’nin gölgesinde. Sorumluluğunu yerine getirmiyor. Bu yüzden kınıyoruz. Eğer sorumluluğunu yerine getirmiyorsa bıraksın. Halkın CPT’den beklentisi var ama onlar da yapmıyor. İnsan hakları savunucularının bu tecride karşı sessiz kalmaması gerek. Gerekirse sivil itaatsizlik eylemleri başlatılmalı” değerlendirmesi yaptı.