‘Erkek adalet aklıyla failler korunuyor’

  • 09:02 27 Temmuz 2023
  • Güncel
Melike Aydın 
 
İZMİR - Kurdistan’da özel savaş politikası olarak yürütülen taciz ve tecavüzün son örneği olarak Şemzinan’da 11 yaşındaki Esra Y.’ye tecavüz eden faillerin serbest bırakılmasını, kadın kırımının bir parçası olarak gören kadınlar, faillere ve işledikleri suça karşı tepki gösterilmesi çağrısında bulundu. 
 
Colemêrg’in (Hakkari) Şemzînan (Şemdinli) ilçesine bağlı bir köyde 27 Mayıs 2016 tarihinde Veysi, Zahir ve Nihat Yılmaz 11 yaşındaki Esra Y.’ye tecavüz etti. Çocuğun yaşananları yakınlarına anlatmasıyla beraber başlatılan hukuki süreç içerisinde 3 fail tutuklanırken, dava Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Üç faile ayrı ayrı “Nitelikli cinsel istismar” ve “Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından 42’şer yıl hapis cezası verildi. Fail avukatının  Van Bölge Adliye Mahkemesi’ne yaptığı itiraz başvurusu üzerine verilen ceza “usulden” bozularak, failler hakkında tekrar yargılama kararı verildi. Ancak failler, tutuklandıktan 8 ay sonra “delil yetersizliği” iddiasıyla tahliye edildi. Faillerin tahliye edildiği tarihten 11 gün sonra Esra, intihara sürüklenerek yaşamını yitirdi.  Devam eden davanın 9’uncu duruşması, 17 temmuz günü Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya faillerin düzenli olarak katılmaları öne sürülerek,  tutuklama talepleri reddedildi. 
 
Dava kapsamında suçu sabit olmasına rağmen, faillerin serbest bırakılmasına tepki gösteren kadınlar, yargının failleri cezasızlık ile ödüllendirdiğini, özellikle Kurdistan’da bunun özel savaş politikası olarak yürütüldüğüne dikkat çekti. 
 
‘Taciz ve tecavüz Kurdistan’da bir özel savaş politikası’
 
Kurdistan ve Türkiye genelinde çocuğa yönelik taciz ve tecavüzün arttığını ancak Kurdistan’da bunun özel savaş politikası kapsamında yürütüldüğünü dile getiren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Balçova Eşsözcüsü Sema Miran, “ ‘Önce kadınları vurun’ diyen AKP, kadınları taciz ve tecavüz yoluyla düşürme peşinde. Cezasızlık politikalarıyla failler korunuyor ve bizzat ‘devlet arkamızda’ diyor. Esra örneğinde de görüldüğü gibi failler kanıtlanmasına rağmen salındı, tekrar yargılanıyor ve cenaze tekrar çıkarılıp kanıtlar sağlanmaya çalışılıyor. Bunun arkasında süreci uzatma, unutturma, cezasızlıkla ödüllendirme var. Esra hayatını kaybetmiş olabilir, ama biz varız. Başka Esralar ölmesin diye mahkemeye sahip çıkmalıyız” dedi. 
 
‘Çocuğun rızasını arayan anlayış devrede’
 
AKP’nin iktidara geldiği ilk günden itibaren kadın ve çocuk düşmanı yasaları Meclis’e taşıdığını ifade eden Kadın Savunma Ağı’ndan Emine Akbaba, 2016’da da çocuğa yönelik cinsel suçları aklayan yasanın kadın direnişiyle geri çekilse de yasanın adliyelerde yürürlüğe konduğunu ifade etti. Emine, “İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırarak da kadın ve çocukları şiddete açık hale getirdi. Çocuk istismarı davalarında özellikle çocuğun rızasının aranmasına dayanan bir mahkeme yapılması suç olmasına rağmen erkek adalet aklıyla faili koruyan, mağduru suçlu gösteren bir şekilde işliyor. Bu şekilde çıkan cezalarda birkaç ay sonra tahliyeler veya direkt cezasızlıkla karşılaşıyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Devlet siz yapın biz arkanızdayız diyor’
 
Özellikle bu suçları işleyen polis, jandarma korucu gibi devlet memurlarının yargılanmalarının doğrudan engellendiğine dikkat çeken Emine, “Musa Orhan, İpek Er’e ‘beni nereye şikâyet edersen et’ dediğinde İpek Er bunu kendi hayatına son vererek bedel ödemişti. Aynı şeyle karşı karşıya kalıyoruz. ‘Siz yapın biz arkanızdayız’ diye faillerin sırtı sıvazlanıyor. Çocuk istismarının önünü açan yasalara karşı, çocuğun üstün yararını korumayan AKP iktidarına, devlete karşı çocuklar için, özgürlük ve eşitlik için mücadele etmeye devam edeceğiz” sözlerini kullandı.
 
‘Adaleti kendimiz sağlamak zorundayız’
 
Devrimci kadınlar olarak çocuğa yönelik her türlü suça ve faillerin kaçma ihtimaline karşı herkesi çocukların sesi olmaya çağıran Kaldıraç dergisinden Fatma Nur Güçlü, faillerin cezasız kaldıkça benzer suçların yaşanmaya devam edeceğine işaret etti. Fatma, “Bizi kurtaracak olan biziz. Biz, onlardan adalet beklemiyoruz. Kendi adaletimizi kendimiz sağlamak zorundayız. Tüm istismara maruz kalan çocuklar, savaş mağdurları için birlikte mücadele etmeliyiz. Kurdistan bölgesinde büyük bir yıkım var. Bu savaş, her alana yansıyor. Faillerin tutuksuz yargılanmasının sebeplerinden biri de bu. Muhtemelen devletle bağlantılı oldukları için korunmaya ve aklanmaya çalışılıyor. Bu sıkışmışlığı biliyoruz ve Kurdistan halklarının yanında olmaya, onlara ses olmaya çağırıyoruz” ifadelerine yer verdi.  
 
‘Failler bir an önce tutuklanmalı 
 
Kadına ve çocuğa yönelik erkek şiddetinin son 20 yılda daha fazla arttığını, Kurdistan’da devlet memurlarının devlet desteği alarak bu suçları işleyebildiğini dile getiren bağımsız feminist Tuğçe Kızıldemir de, cezasızlıkla ödüllendirilen faillerin çocuğun intihara sürüklenmesine neden olarak aynı zamanda katliam suçu da işlediklerini sözlerine ekledi. Özellikle çocuk hakları savunucularının, hukukçuların davayı sahiplenmesi gerektiğinin altını çizen Tuğçe, “Faillerin bir an önce tutuklanması gerekiyor. Toplumda hukuka güven kalmadı. Fikir özgürlüğü çerçevesinde atılan bir twitle insanlar tutuklanırken taciz, tecavüz suçları cezasızlıkla ödüllendiriyor. Bu da suçların artmasına neden oluyor. Bu toplumsal çürümeye, adalet duygusunun zedelenmesine neden olur” diye belirtti.
 
‘Kadın kırımı suçu işlendi’
 
Yaşanan tecavüz suçunun kadın kırımının bir parçası olduğunu ifade eden Tuğçe “Erkek egemen sistemin kadına yönelik suçların korunması kadın mücadelesi ile geriletilebilir. Öncelikle kadın mücadelesinin daha örgütlü olması gerekiyor. Çocuğa yönelik bir suç ve insanlık suçu olduğu için kamuoyunun ve hukukçuların bu suça ve cezasızlık politikasına karşı çıkması ve davayı sahiplenmesi gerekir” şeklinde ifade etti.