Cinsiyetçi eğitime karşı kadın mücadelesi büyüyor

  • 09:06 25 Temmuz 2023
  • Güncel
Elfazi Toral-Marta Sömek 
 
İSTANBUL - İktidarın cinsiyetçi eğitimle, kadınlar ile erkeklerin ayrı ortamlarda bulunmalarıyla erkek şiddetinden korunabileceklerine dair bir algı ve yöntem yarattığını belirten kadın örgütü temsilcileri, ücretsiz, eşit ve bilimsel bir eğitim kurmak için herkese mücadele çağrısında bulundu.
 
AKP-MHP iktidarının, cinsiyet eşitsizliğini destekleyen politikaları her geçen gün daha da artıyor. Milli Eğitim Bakanı (MEB) Yusuf Tekin, geçtiğimiz haftalarda katıldığı bir canlı yayın programında kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin, “Ben çocuğumu erkeklerle aynı okula göndermek istemiyorum” dediğini iddia etti. Bunun üzerine Yusuf Tekin’in “kız okulları da açabilmeliyiz” sözleri, karma eğitim ile ilgili tartışmalara yol açtı. Asıl amacının okullaşma oranını artırmak olduğunu ve karma eğitimi esas aldığını iddia eden Yusuf Tekin’e, kadın düşmanı HÜDA PAR’ın  Antep Milletvekili Şahzade Demir de jet hızıyla destek verdi. Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Kimse çocuklarını karma eğitim veren kurumlara göndermeye zorlamasın. Kız okulları da olsun erkek okulları da. Aynı şekilde karma eğitim veren okullar da” diyen Şahzade Demir’in ardından, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici de, çocukların hangi üniversiteye gideceğine kendilerinin ve ailelerinin karar vereceğini, gerekirse kadın üniversiteleri ile kadın hastanelerinin de açılabileceğini söyledi.
 
Kadınlar cinsiyetçi eğitime karşı sokaklarda!
 
Tartışmalı sözlere ise kadın örgütleri, hukukçular, siyasetçiler, eğitimciler, sendikalar ve daha birçok kesimden tepkiler hızla büyüyor. Kadınlar Birlikte Güçlü de, 19 Temmuz’da “Cinsiyetçi eğitime hayır” şiarıyla Fatih‘ te bulunan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yaptığı açıklamada, “Kız çocuklarını evlere, ailelere, anneliğe sıkıştırmanıza izin vermeyeceğiz. Kadınları kamusal alanlardan dışlamaya çalışan iktidara karşı okulları, sokakları, meydanları terk etmiyoruz” sözleriyle seslendi.
 
Erkek-devlet-yargı politikaları ve cinsiyetçi eğitime ilişkin FeminAmfi üyesi Sıla Öztürk ile Kadınlar Birlikte Güçlü üyesi Rojda Aksoy, JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
Büyüyen kadın mücadelesi…
 
İktidarın ses çıkaran her kesime karşı saldırı politikalarını arttırdığını belirten Sıla, “Türkiye’de ve dünyada, hukukun cezalandırmakla ya da cezalandırmamakla iktidarlar kendilerine karşı yönelen isyanları, iktidarlarını sarsabilecek, içinde bulundukları düzen açısından patriyarka, kapitalizm ya da faşizme karşı kitleleri ya da oluşan toplumsal muhalefeti, hareketleri engelleme çabası içerisine girişiyorlar. Bunun çok yoğun bir örneğini Türkiye’de yaşıyoruz” sözlerini kullandı. İstanbul Sözleşmesi’nin AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından bir gece yarısı verilen kararla feshedildiğini hatırlatan Sıla, “Bundan çekilerek, devlet bu yükümlülüğünden arınabileceğini düşünüyor. Ama karşısında bulunan, buna izin vermeyecek bir kadın mücadelesi, feminist mücadele, büyüyen bir mücadele var. Hukuk eliyle kadınları cezalandırarak, erkekleri de cezasız bırakarak bir gözdağı, baskı atmosferi yaratmalarına rağmen durduramadıkları bir değişim, dönüşüm yaratan ve en büyük korkuları olan bir hareketin varlığı ve etki gücü var” ifadeleriyle kadın mücadelesinin boyutunu ele aldı.
 
‘Erkek-yargı kararları kadınları korkutamıyor!’
 
Kadın, feminist ve LGBTI+ hareketin çok uzun zamandır sokakta olduğunu ifade eden Sıla, “Evde ya da kadınları bulabildiği her alanda bir değişim, dönüşüm yaratma performansı sergileyen ve bunu katlayarak arttıran bir çizgi içerisinde. Bunun karşısında da iktidar böyle bir yol seçiyor” dedi. Öte yandan erkek-devlet-yargı üçgeninde failler yerine mücadele yürüten kadınların hedef gösterilerek yargılandığını dile getiren Sıla, “Her zaman şunu söylüyoruz, bu konuda yapmaları gereken tek bir şey var o da koruma, önleme. Kadınları cezalandırmak, failleri aklamak değil. Bunun mücadelesini bizler bugün hala sürdürüyoruz elbette ki ve devam da edeceğiz. Bu yöntemler, Türkiye’de büyüyen feminist mücadeleye etki edecek ya da korkutacak yöntemler olmadı, olamaz” ifadeleriyle bu politikalar karşısında mücadelenin kesintisiz bir şekilde sürdüğünü vurguladı.
 
‘Kız okullarıyla algı yaratılıyor’
 
AKP-MHP iktidarının erkek şiddetinin sorumlusunun kadınlar olduğu yönünde çeşitli söylem ve aklı kurumsallaştırarak daha önce de kadın üniversiteleri fikriyatını ortaya attığını söyleyen Sıla, “Şimdi MEB’in ortaya atmış olduğu kız ve erkek çocukların iki farklı okulda eğitimlerini görmesi gibi ya da kadınların pembe otobüse binmesi gibi aslında kamusal alanda kadınları erkeklerin olmadığı ortamlarda var olarak ancak erkek şiddetinden korunabileceklerine dair bir algı ve yöntem yaratılıyor. Bunun böyle olmadığını biliyoruz. Bu algının altında yatan şey de, ‘Siz kamusal alanda var olursanız, size kamusal alanda erkeklerden şiddet yönelir. Burada suçlu olan kadınlardır, kamusal alanda bulunmalarıdır’ gibi bir toplumsal hafızayı işleyiş sergiliyor iktidar. Ama biz şunu her zaman söylüyoruz, kadınların özgürleşmesi demek ancak ve ancak kamusal alandaki varlıklarının daha çok artması demek” değerlendirmesinde bulundu.
 
Evlere hapsedilmeye inat mücadele sürecek!
 
Kadınların bu yöntemlerle evlere hapsedilmeye çalışıldığının da altını çizen Sıla, “Ama buna inat tabii ki feminist mücadelenin, kadın hareketinin söylediği şey kamusal alanda kazanımlarımızı, görünürlüğümüzü, varlığımızı arttırmak ve evlere sıkıştırılma halinden çıkmak” vurgusunu yaptı.
 
Kadınlar aile ve ev içerisine hapsedilmek isteniyor!
 
İktidarın kadın düşmanı politikaları karşısında daima mücadele yürüttüklerini kaydeden Kadınlar Birlikte Güçlü üyesi Rojda Aksoy da, cinsiyetçi eğitim tartışmalarına itiraz etmeye devam edeceklerini ifade etti.  Rojda, “Biz, bu iktidarın cinsiyetçi ayrımcılığı derinleştiren politikalarına ilk günden beridir mücadele etmişiz. Ve ilk günden bu yana sokaklardayız. Bugün karma eğitime dair yapılan bu hamleyi iktidarın politikalarından bağımsız ele alamayız. Nedir o politika, aileyi temel alan, toplumu aile etrafında birleştirmeyi hedefleyen, aile içerisinde de kadınları hapseden, kadınların emeğine duygusal ve fiziksel bir şekilde bu emeğin üzerine çöken erkeklerin desteklendiği bir sistemden bahsediyoruz. Bu sadece karma eğitim ile alakalı değil. Son süreçlerde yapılan ceza indirimlerine baktığımızda tabloyu çok net görebiliyoruz” şeklinde konuştu.
 
‘MEB iktidarın söylemlerini hayata geçiriyor!’
 
Bakanların da iktidarın söylemlerini hayata geçirdiğini vurgulayan Rojda, “Kız çocuklarına yapılan bu son şey ise artık kabul edilemeyecek bir noktada. Karma eğitim tartışması söz konusu bile olmayacak. Bir şey olması gerekiyor. Bugün bir buçuk milyon kız çocuğunun okullardan uzak olduğu söyleniyor. Milli Eğitim Bakanı’nın görevi bu kız çocuklarını, öğrencilerin nerede olduğu, nasıl yaşadığını öğrenmesi ve bunu dert etmeleri gerekirken tamamıyla iktidarın söylemleri ile politikalarını hayata geçirmeye çalışan ve aparat haline gelmiş bakanlardan bahsediyoruz. Görünen o ki Milli Eğitim Bakanı da böyle bir yerde duruyor” yorumunu yaptı.
 
Kadınlar eril politikaları kabul etmiyor!
 
Uzun zamandır iktidarın kadın düşmanı politikalarına karşı direndiklerini ve biçimlendirdiklerini aktaran Rojda, “Bu ve buna benzer kadına yönelik saldırıları bizler gündemimize koyuyoruz. Nasıl örgütlenebilir, bunu kamusal alanda nasıl duyurabilir ve nasıl geri adım attırabiliriz gibi çalışmalar yürütüyoruz” dedi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı açıklamadan sonra harekete geçtiklerini dile getiren Rojda, “Hemen sokağa çıktık ve basın açıklamamızı yaptık. Bunu kabul etmiyoruz. İktidarın bu hamlelerini dinci ve gerici politikalarından bağımsız düşünemeyiz. Bir toplumu dizayn etme çabaları var. Karma eğitime olan saldırı da şunu gösteriyor, yetmiyor ve bunun daha fazlasını istiyorlar. Zaten Meclis bileşenlerine baktığımız zaman bunu net bir şekilde görüyoruz. Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR’ın Meclis’e girmesinden bahsediyoruz. İktidar, kadınlara olan saldırıları yetmiyormuş gibi bu sefer de kız çocuklarına saldırıyor. Kendi politikalarını var edebilmek için bir şeyleri inşa etme sürecindeler” ifadelerini kullandı.
 
Ücretsiz, eşit ve bilimsel eğitim için mücadele çağrısı
 
İktidarın kadın ve çocuklara saldırmasının nedenleri arasında kendi iktidarlarını var edebilmek olduğunun yer aldığını vurgulayan Rojda, “Bunu da hayata geçirebilmek için tamamıyla demokrasiyi ortadan kaldırmaları, kadınlar ve kız çocuklarını eve kapatarak yapmak istiyor” dedi. Mevcut eğitim sistemini eleştiren Rojda, “Fırsat eşitliği gözetmeyen hem cinsiyet hem de ekonomik bakımdan öğrencilerin ulaşamadığı bir biçim var. Eğitime yönelik bu saldırıları kesinlikle kabul etmiyoruz. Topluma da buna sessiz kalmaması ve tepki göstermesi çağrısında bulunuyorum. İktidarın her hamlesine karşı tepki gösterilmediği zaman bundan güç bulduğunu ve zorlayarak daha fazlasıyla karşılarına çıktıklarını çok iyi biliyoruz. Toplumun bu konuda seferber olması gerekiyor. Laik, ücretsiz, eşit ve bilimsel bir eğitimi kurmak için herkesin bu noktada mücadele etmesi gerekiyor” sözleriyle seslendi