Zeyneb Murad: Ulusal birlik ile Lozan boşa çıkarılır

  • 09:02 21 Temmuz 2023
  • Güncel
 
Sema Çağlak 
 
AMED - Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan KNK Eşbaşkanı Zeyneb Murad, Lozan ile ortaya çıkan parçalanmışlık ve soykırım politikalarına karşı yeni dönemde ulusal birlik stratejisi ile Lozan’ın boşa çıkarılabileceğinin altını çizdi. 
 
Lozan Antlaşması 100’üncü yılını geride bırakıyor. Antlaşmanın başta Kürt halkı olmak üzere Ortadoğu halkları üzerinde yarattığı parçalanmışlık, saldırı, inkar ve imha politikaları ile yeni yüz yılda neler yapılması gerektiği üzerine bir çok tartışma, semiren, panel, konferans, çalıştay ve toplantılar yapılıyor. 
 
Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yıl dönümüne ilişkin Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) Eşbaşkanı Zeyneb Murad, JINNEWS’in sorularını yanıtladı. 
 
“Lozan Kürt düşmanlarının tek ulus, tek devlet zihniyetleri için bir fırsat oldu. Ancak bu plan ve siyasete karşı bir tepki de oluştu. O günden bu yana birçok direniş, serhildan yaşandı.”
 
* Lozan Antlaşması’nın yıl dönümüne bir iki gün kaldı. Öncelikle şunu sormak istiyorum. Bu antlaşma nasıl bir sürecin sonucunda imzalandı, Lozan öncesi durumu biraz değerlendirebilir misiniz?
 
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından dünyada büyük değişiklikler yaşandı. Savaş sonucu, birbiri ile savaşan güçlerin bazıları kazandı, bazıları kaybetti. Savaşın ardından bu güçler arasında bazı ittifaklar gerçekleşti. Hegemon güçler ele geçirilen yerlerde kendi egemenliklerini kurmak istedi. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak istiyorlardı. Almanya yenilgi ile çıkmıştı.  Orada yeni bir sistem kuruluyordu. Bazı ittifaklarla kimi antlaşmalar imzalandı. Bunların sonucunda 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Antlaşması imzalandı. Savaştan yenilgi ile çıkan imparatorluğu parçalamak istiyorlardı. Bunun sonucunda küçük bir devlet inşa edildi. Bugünkü Türkiye o zaman kuruldu. Ancak bu ittifak ve antlaşmada Kürtlerin hakları göz önüne alınmadı. Türkiye, İngiltere ve Avrupa devletlerinin yer aldığı bu antlaşma sonucu Kurdistan bir kez daha parçalandı. İlk parçalanması bilindiği gibi Osmanlı ve Safevi devleti arasında imzalanan Kasrı Şirin Antlaşması ile olmuştu. Lozan ile birlikte de Kurdistan 4 parçaya bölündü. Bir parçası da Türkiye’ye dahil edildi, yeni bir devlet kuruldu. Diğer parçalar da diğer devletlere dahil edildi. Bu tarihten sonra Kurdistan’a yönelik karanlık bir süreç başladı. 
 
‘Lozan Kürt halkının düşmanları için bir fırsat oldu’
 
Birinci Dünya Savaşı sonrasında ulus devlet oluşumları ile yeni bir sistem kuruldu. Bunlardan biri soykırımcı Türk devleti idi. Türk devleti o zaman zayıftı ama bir soykırım politikası yürüttü. Lozan Kürt düşmanlarının tek ulus, tek devlet zihniyetleri için bir fırsat oldu. Ancak bu plan ve siyasete karşı bir tepki de oluştu. O günden bu yana birçok direniş, serhildan yaşandı.
 
“100 yıl önce başlayan siyaset bugün de yürütülüyor. Ve bugün en çok da İmralı üzerinde yürütülüyor. Öncelikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın esir alınması ile başladı ve devam ediyor.  Yine Kürt siyasetçilerin, öncülerinin tutuklanması ve Kürtlerin kazanımlarına yönelik saldırılarla yaygınlaştırılıyor.”
  
* Lozan Antlaşması ile Kürt halkının yaşadığı coğrafya parçalandı. Lozan ile birlikte Kürtlere yönelik nasıl bir politika yürütüldü?
 
Soykırım ve asimilasyon başladı…
 
Ulus devlet inşası üzerine imzalanan Lozan ile birlikte Kürt halkına yönelik soykırımın da önü açıldı.  Gerçekten karanlık bir tarih.  O tarihten sonra Kurdistan’da soykırım ve asimilasyon süreci başladı. İşgalci devletler zorla Kürt kimliğini değiştirdi. Kürtlerin yaşadığı yerlerin demografik yapısını değiştirmek için binlerce köy zorla boşaltıldı. Yine Kurdistan’ın parçalarında Kürt halkının öncülerine yönelik idam, katliam ve tutuklama politikaları uygulandı. Seyid Rıza, Qazî Muhammed, Şêx Mehmut Berzenci katledildi ve bu politikalar bugün de sürüyor. 
 
Şimdi de aynı politika yürütülüyor
 
Bugün yürütülen siyasete de dikkat çekmek istiyorum. 100 yıl önce başlayan siyaset bugün de yürütülüyor. Ve bugün en çok da İmralı üzerinde yürütülüyor. Öncelikle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın esir alınması ile başladı ve devam ediyor.  Yine Kürt siyasetçilerin, öncülerinin tutuklanması ve Kürtlerin kazanımlarına yönelik saldırılarla yaygınlaştırılıyor.  Ancak net bir şekilde ve başımız dik bir şekilde söyleyebilirim ki amaçlarına ulaşamayacaklar. Tarih boyunca birçok serhildan yaşandı ve mücadele verdiler. Bu mücadele ve serhildanlardan tam bir sonuç alınmadı ama yine de önemli gelişmelerdi. Yani Lozan’ı tartıştığımız bugünler de Kürtlerin iradesi ve Kurdistan coğrafyasına yönelik aynı parçalama girişimi var. 
 
“Lozan’a “barış” antlaşması denildi ama antlaşma barıştan çok uzak. Çünkü bu antlaşma esasında yok etme, imha, hak gaspı ve soykırımların önünü açtı. Artık bu siyaseti kabul etmiyoruz.”
 
* Lozan, ‘barış’ antlaşması olarak yansıtıldı, ancak Kurdistan’ın dört parçasında saldırılar o günden bu bugüne sürüyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Kürtlere yönelik komplolar bugün de sürüyor. Ancak gerçek şu ki Kürtler artık önceki gibi değil. Bugün örgütleniyoruz, devrimle birlikte yeni bir güce ve kendi demokratik kurumlarımıza sahibiz. En önemlisi bugün İran’da Kürt kadınlar devlete karşı isyanda ve tüm dünyaya örnek oldu. Bu kadın devrimi 40 yıl önce başladı ve hala sürüyor. Yine Rojava Devrimi bir kadın devrimi olarak tanımlandı. Kürtler bugün kazanım sahibi. Güney Kurdistan’da statü sahibi. Ne kadar eleştirilecek yanları olsa da bunlar halkın kazanımları. Bu kazanımlar elde edilinceye kadar çok bedel verildi. Rojava’da devrimden sonra büyük kazanımlar elde edildi. Bugün tüm dünyaya örnek olmuş durumda. 
 
‘Barıştan’ çok uzak
 
Lozan’a “barış” antlaşması denildi ama antlaşma barıştan çok uzak. Çünkü bu antlaşma esasında yok etme, imha, hak gaspı ve soykırımların önünü açtı. Artık bu siyaseti kabul etmiyoruz. Büyük, tarihi direnişle elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmeyeceğiz ve taviz de vermeyeceğiz. 
 
“Bugün Rojava’daki kadın mücadelesi tüm dünyada yankılanıyor. Latin Amerika’dan Japonya’ya, oradan Güney Afrika’ya ezilen kadınlar Kürt kadın mücadelesini örnek alıyor.”
 
* Şimdi de şunu sormak istiyorum. Lozan’dan önce Kürt kadınların durumu nasıldı, Kurdistan’ın parçalanmışlığı kadınları nasıl etkiledi?  Nasıl bir politika yürütüldü kadınlara karşı ve kadınlar nasıl bir mücadele verdi?
 
Kürt kadınlar tarih boyu ulusal değerlerini korumak için çok direndi ve serhildanlarda yer aldı. Toplumda öncülük rolünden tutalım savaşta yer almaya kadar. Kurdistan’ın parçalanmışlığına karşı genel olarak ulusal birlik yaklaşımı Kürtlerde olsa da bu özellikle kadınlarda vardı. Kadınlar büyük bir inanç ve ulusal bilinçle mücadele içerisinde yer aldı. Örneğin İstanbul’da dernek kuruldu. Kürt kimliğinin korunması esas alındı. Yine Zarife bir komutan olarak serhildanda yer aldı.  Eşi Ailşêr ile birlikte faşist Türk devletine karşı büyük bir direniş gösterdi. Yine Amed’deki, Agirî’deki serhildanlarda kadınlar yer aldı. Bugün de artık kadınlar kimlik ve bir felsefe sahibi. Soykırım ve imha politikalarına karşı büyük bir direniş gösteriyorlar. Yine Güney’de 19’uncu yüz yılda mücadeleci kadınlar çıktı. Adile Xanım’dan Leyla Qasım’a kadar imha siyasetine karşı mücadele ettiler. Rojhilat’ta da aynı şekilde mücadele eden birçok kadın var. Bugün Rojava’daki kadın mücadelesi tüm dünyada yankılanıyor. Latin Amerika’dan Japonya’ya, oradan Güney Afrika’ya ezilen kadınlar Kürt kadın mücadelesini örnek alıyor. Kadınlar bugün özgürlük felsefesi ile diplomasiden, özsavunmaya kadar her yerde yer alıyor.
 
* Lozan Antlaşması’nın yıl dönümü vesilesi ile birçok yerde toplantılar, çalıştaylar yapılıyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
 
Kürtlerin artık eskisi gibi olmadıklarının görülmesi açısından bu çalıştaylar, toplantılar önemli. En son Hesekê’de kadınların yaptığı çalıştayda kadınlar, gençler, siyasetçiler, akademisyenler kendilerini ifade etti. Tepkilerini dile getirdi. Artık Kürtlere yönelik bu ittifakların kabul edilmeyeceğini gösterdi. Bu çalıştaylar çok önemli. Bugün ulusal birlik zamanı. Eğer birlikte mesajımızı verirsek kuşkusuz yerini bulur. Artık Kürtleri inkar edemezler. Ancak bizim mesajımızın bir olması gerek. Bu çalıştay aynı zamanda 23 Temmuz’da Lozan’da yapılacak konferansın hazırlığı idi.  
 
“Artık Sayın Öcalan’ın İmralı’da esir olmasını kabul etmiyoruz. Bu yüzden bu çalıştaylarda bunun siyasilerce ifade edilmesi önemli. Dünya için de bu önemli çünkü herkes Kürtleri izliyor, herkesin gözü Kürtlerin üzerinde.”
 
* KNK olarak siz de birçok çalışma yaptınız. Neler tartışıldı, ne sonuç çıktı, önümüzdeki sürece ilişkin nasıl bir planlamanız var?
 
Biz, yaptığımız çalışmaların sonucunda kadınlar, siyasetçiler, akademisyenler ve gençlerle birlikte tüm dünyaya bir deklarasyon yayınlayarak mesaj vereceğiz, sesimizi duyuracağız. Artık Sayın Öcalan’ın İmralı’da esir olasını kabul etmiyoruz. Bu yüzden bu çalıştaylarda bunun siyasilerce ifade edilmesi önemli. Dünya için de bu önemli çünkü herkes Kürtleri izliyor, herkesin gözü Kürtlerin üzerinde. Yapacağımız konferans için hazırlıklarımız kapsamlı. Uzun zamandır hazırlık yapılıyor. Çünkü eğer ulusal bir starteji gelişmezse bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımlar tehlikeye girer. Herkesin bu sorumlulukla bu konferansa katılacağına inanıyorum ve inkara karşı güçlü ses çıkarılır.
 
*Türkiye ve diğer ülkelerde de Lozan tartışmaları yürütülüyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Türk devleti yeni Osmanlı hayalleri kuruyor ve yeniden canlandırmak istiyor. Hatta kendisini mağdur görüyor. Türkiye yüz yıl önce çıkarları doğrultusunda ittifak yaptı ve küçük bir devlet kurdu. Bu devlet de tekçilik, işgal ve soykırım üzerine inşa edildi. Başûr’da da Musul’u almak istiyordu. Ancak bizler bu zihniyeti kırabiliriz. Bugün Kürtler artık bir değişim gücü olmuş durumda. Öncülük yapıyorlar. Ulusal bir strateji ile cevap olabiliriz. Ortadoğu’da demokratik bir değişim gerçekleştirebiliriz.
 
“Sayın Öcalan’ın yaptığı tespitler Ortadoğu ve Kurdistan için çözüm yöntemidir. Daha 1999 yılında Ulusal Kongre gibi bir örgütlenme önerisi de bu temeldeydi ve çalışmalar da bu şekilde yürütülüyor. “
 
*PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Lozan güncellenmeli” ve “Toplumsal Lozan” tespitleri var. Ne söylemek istersiniz?
 
Lozan Antlaşması sadece siyasi açıdan ele alınmış. Evet, doğru toplumsal bir yana ihtiyaç var. Bu yüzden biz de toplumsal gerçeklik esasında ele almalıyız diyoruz. Bu tespiti Sayın Öcalan yıllar önce yaptı. Çok iyi anlaşılmalı ve yorumlanmalı. Sayın Öcalan’ın yaptığı tespitler Ortadoğu ve Kurdistan için çözüm yöntemidir. Daha 1999 yılında Ulusal Kongre gibi bir örgütlenme önerisi de bu temeldeydi ve çalışmalar da bu şekilde yürütülüyor.