Gülderen Varlı: Tecrit politikalarına son verilmeli

  • 09:07 19 Temmuz 2023
  • Güncel
Zelal Tunç
 
WAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit ve 28 aydan bu yana da hiçbir haber alınamamasını değerlendiren Yeşil Sol Parti Milletvekili Gülderen Varlı, tecridin başta cezaevleri olmak üzere her yere yayıldığını belirterek uluslararası kurum ve kuruluşların bu duruma sessiz kalmamasını, Adalet Bakanlığı ve yetkililerin de sorumluluklarını yerine getirerek tecrit politikalarına son vermelerini istedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana İmralı Adası’nda  ağır tecrit altında tutulurken 28 aydan bu yana da hiçbir haber alınamıyor. Abdullah Öcalan’ın sağlık ve bulunduğu koşullar kamuoyunda endişe yaratırken, Kurdistan ve Türkiye’de bulunan sivil toplum kuruluşları, avukat, akademisyen, siyasetçiler de tecrit politikalarının bir an önce son bulması çağrılarını yeniliyor.
 
Tecrit yaşamın tüm alanlarında sirayet etmiş durumda
 
Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit politikaları tüm cezaevlerine de yayılırken, dışarıda artan baskılar, gözaltı ve tutuklamalar, Kürdistan’da devam eden askeri operasyonlar aralıksız sürüyor. AKP-MHP iktidarının Kürt sorununa yönelik baskı ve şiddet politikalarındaki ısrarı diğer yandan da ekonomik krizin derinleşmesi, kadın ve çocuklara yönelik katliam, şiddet, taciz ve tecavüz olaylarının artması ve doğa talanı olarak yansıyor. 
 
Yeşiller Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Wan Milletvekili Gülderen Varlı, tecrit politikası ve yansımalarını değerlendirdi.  
 
Tecrit kabul edilemez
 
2 yılı aşkın süredir devam eden tecridi değerlendiren Gülderen, halklar için eşitlik ve özgürlüğü temel alan bir paradigmaya sahip olan Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kabul edilemez olduğunu belirtti. 
 
Tecrit tüm cezaevlerine yayılmış durumda
 
Gülderen, yaklaşık 28 aydır kesintili telefon görüşmesinin dışında avukat ve vasisiyle görüştürülmeyen Abdullah Öcalan’a yönelik AKP-MHP iktidarı tarafından büyük bir tecrit uygulandığını söyledi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ikinci yüzyılını da Kürtler üzerinde imha ve soykırım politikalarıyla sürdüğünü vurgulayan Gülderen, “21 yıllık iktidar da bunun sürdürülmesi temelinde politika yürütmektedir. Tecrit politikalarıyla barışın önü kesilmeye çalışılıyor. Tecrit sadece İmralı’da değil ülkedeki tüm cezaevlerine ve dışarıya sirayet etmiş durumdadır. Dışarıda içeride hak ihlallerine her gün bir yenisi ekleniyor” ifadelerini kullandı.
 
Cezaevlerinden tabutlar çıkıyor
 
Cezaevlerinde artan ihlallerin özelde hasta tutsakların ölüme terk edilmesine neden olduğunun altını çizen Gülderen,  “Cezaevlerinde tabutlar çıkmaya devam ediyor. 30 yılı aşkın bir süredir cezaevlerinde kalan tutsaklara pişmanlık dayatılarak infazları keyfi bir şekilde yakılıyor. Bu da tecridin cezaevlerine yansımasının bir göstergesidir. Tecrit her haliyle Kurdistan ve Türkiye’de derinleşerek sürüyor. Aslında tecrit politikaları ile barışın önü kesilmeye çalışılıyor. Türkiye halkları, eşitsizlik ve ayrıştıran politikalarla bir birine düşürülüyor. AKP-MHP iktidarı bu inkar ve baskı politikalarıyla iktidarlarını sürdürebiliyor” dedi.
 
Savaş politikaları
 
Tecridin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) ve ülkenin anayasasına aykırı olduğunu belirten Gülderen, “Ancak hem ulusal hem de uluslararası alanda söz konusu Kürtler olduğunda ‘kaygılıyız’ ifadeleri hiçbir işe yaramıyor. Tecritle ülkede suç işleniyor. Bir an önce ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesi gerekiyor. Bugün ekonomide, sağlıkta, ekolojide, kadın ve çocuklara yönelik her türlü şiddetin tırmanmasında tecridin direk bir etkisi var. Sadece Kürtler değil, Türkiye’deki tüm halklar üzerinde artan baskının direk tecritle bağlantısı var. Kürdistan ve Türkiye’de değil, bugün Suriye’ye de yansımış durumda, yani Kürtlerin olduğu her yerde tecrit politikaları sürüyor” ifadelerini kullandı.
 
Kadın ve çocuklara yönelik suçlar arttı
 
Kadın ve çocuklara yönelik artan şiddetin de tecridin yansıması olduğunu söyleyen Gülderen, 6284 sayılı kanununun tartışılması ve yine İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı iptal edilmesine dikkat çekti. Gülderen, ülkede kadın ve çocuklara yönelik suçların yüzde bin 400  arttığını belirterek, “PKK Lideri Abdullah Öcalan demokratik, ekolojik kadın özgürlükçü paradigmayla daha yaşanılabilir bir yaşamı vadediyor. Yüzyıllardır Kürtler üzerindeki düşmanlık, savaş politikaları kimseye kazandırmadı. Herkes bu çözümsüzlükten, baskıdan bir şekilde nasibini alıyor” dedi. 
 
‘Yurttaşlar göçe zorlanıyor’
 
Kurdistan’da devam eden operasyonlar kapsamında sivillere karşı suçların da arttığına değinen Gülderen, valilikler tarafından ilan edilen sokağa çıkma yasaklarını hatırlattı.  Gülderen, “Geçtiğimiz günlerde Bitlis Hizan’da 5 günlük operasyon gerçekleştirildi. Operasyon sonrasında köylerini terk etmeyen insanların bahçeleri, ağaçları kesilerek intikam alınıyor. Orada yaşayan yurttaşlara baskı uygulayarak göçe zorlanıyor” diyerek bu uygulamaların 1990’lı yılları aştığını söyledi. 
 
Tecrit kaldırılmalı
 
Son olarak tecride karşı sadece Kürtlerin değil, tüm Türkiye’nin uluslararası  insan hakları örgütlerinin ses çıkarması gerektiğini vurgulayan Gülderen, başta Adalet Bakanlığı olmak üzere yetkililerin sorumluluklarını yerine getirerek tecrit politikalarına son vermelerini istedi.