Depremzedelerle ‘Mor Dayanışma’: Örgütlülükle değiştirebiliriz!

  • 09:02 1 Temmuz 2023
  • Güncel
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - Depremin ilk gününden bu yana depremzede kadınlarla dayanışma halinde olduklarını söyleyen Mor Dayanışma üyesi Aslı Elibol, küçük dokunuşlarla direniş ve mücadeleyi büyüttüklerini paylaştı. Tüm kadınları örgütlenmeye çağıran Aslı, “Biz birlikte oldukça bir şeyleri değiştirebiliriz. Tek başımıza değil birliğimizle her şeyi değiştirebilecek güçteyiz” vurgusunu yaptı.
 
Mereş (Maraş) merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 kenti etkileyen depremlerin üzerinden 4 ay geçti. On binlerce insanın yaşamını yitirdiği, yüz bini aşkın insanın yaralandığı ve on binlerce evin yıkıldığı depremlerde, ilk günden beridir devam eden AKP-MHP iktidarının ihmalkarlığı nedeniyle hala ne enkazlar kaldırılmış durumda ne de depremzedelerin yaşamı “umursanıyor”. Depremzedeleri ölüme terk eden iktidar, üzerinden tam 4 ay geçmesine rağmen halklar için hiçbir girişimde bulunmuyor. Yine depremlerden en ağır etkilenen kadınlar ve çocuklar da toplumsal dayanışma ile yaşam mücadelesi veriyor. İlk günden beridir depremzede kadın ve çocuklar ile dayanışma yürüten kadın örgütlerinden biri de Mor Dayanışma. Çeşitli yardım ve etkinliklerle yaraları sarmaya çalışan Mor Dayanışma üyeleri, depremzede kadınların yaralarını sararken aynı zamanda direnişini de büyüttü.
 
6 Şubat’tan beridir depremzede kadınlarla dayanışan Mor Dayanışma üyesi Aslı Elibol, ajansımıza gözlemleri ve büyüyen dayanışma ile kadın direnişini anlattı.
 
Kadınlar için çadırlar kurdular
 
Depremin ilk gününden bu yana Hatay’daki kadınların tüm ihtiyaç ve sorunlarına çözüm bulmaya çalıştıklarını söyleyen Aslı, üç bölgede Mor Dayanışma olarak kadın çadırları kurduklarını paylaştı. İstanbul, Hatay Samandağ, Adana ve Mersin’de nöbetleşe sistem kurduklarının bilgisini veren Aslı, “Ben daha çok Samandağ’a gidiş geliş sağladım. İlk gün orada bir çadır yoktu. Çok küçük bir çadırımız vardı, seri bir dağıtım yapıyorduk. Kadınlar geldikçe, ihtiyaçları elimizde olduğu kadarıyla onlara veriyorduk. Yani ilk çadır ihtiyaçlarını orada karşılamıştı arkadaşlar. İlk günler sadece kadınların barınabilmeleri için özel çadırlar kurmuştuk. Aynı şekilde mümkün olduğunca çocuk etkinlikleri yapmaya çalışıyorduk. Henüz çocuk ekibi orada yoktu. Biz de onlar gelmeden hemen öncesinde çocukları oyalamak için etkinlikler yapmaya çalışıyorduk. 1 saat bile olsa çocuklarla oynayalım, kafaları dağılsın ve bu süre zarfında anneleri de 1 saat de olsa dinlensin istiyorduk” sözlerini kullandı.  
 
Mahalle mahalle psiko-sosyal destek verildi
 
Kısa süre içerisinde planladıkları etkinlikleri hayata geçirdiklerini kaydeden Aslı, ilk günden beri kadınlarla temas kurduklarını da sözlerine ekledi. Depremzede kadınlarla sık sık buluşmalar gerçekleştirerek toplantılarla neler yapabileceklerini programladıklarını belirten Aslı, “İlk süreç, enkaz kaldırmanın yavaş yavaş bittiği zamanlardı ve kadınların hijyen odaklı, hijyen kitlerini dağıtmamız gerektiği fakat onların psiko-sosyal desteğe de ihtiyaç duyduğu, onlarla konuşmamız, sohbet etmemiz gerektiği, farklı etkinlikler yapmamız gerektiği bir döneme girmiştik. Bunları planlamaya başladık. İlk zamanlar özellikle gelen bir psikolog ekibi vardı. Onlarla birlikte mahalle mahalle dolaşıp hem çadır alanında hem de diğer mahallelerde psiko-sosyal etkinlikler yapmaya başladık” ifadeleriyle çalışmalarını anlattı.
 
Etkinliklerden örgütlenmeye
 
Deprem bölgelerinde halkın büyük bir destek gösterdiğinin altını çizen Aslı, kadınlar ve çocuklar için de sistematik bir şekilde etkinlikler yaptıklarını ifade etti. Aslı, “Mümkün olduğunca çocuklar için etkinlikler yapmaya başlıyorduk. Eş zamanlı olarak çocuklar etkinlik yaparken bizim de kadınlarla etkinlik yaptığımız bir sürece evrilmişti. 500’e yakın genel bir kadın grubumuz vardı. Ve bu ilk zamanlar daha çok dağıtıma haber verdiğimiz bir gruptu. Gelenler, ‘Bugün dağıtım yok mu, bugün herhangi bir şey var mı’ deyip bilgi almak istedikleri için biz gruba eklemeye başladık kadınları. Ve onların çevresindeki kadınları da eklemeye başladık” sözleriyle kadınların dayanışma içerisinde örgütlendiklerini paylaştı.
 
‘Emek sömürüsünden çıkmaya çalışan kadın çok fazlaydı’
 
Depremzede kadınlarla temas ettikçe sorunlarına da ulaşabildiklerini dile getiren Aslı, “Çok dibe sürüklenmiş ve hiçbir şekilde konuşamayan kadınlar vardı. Biz mümkün olduğunca sadece bir ihtiyacı olduğunda onu verip yollayan bir şekle bürünmek istemedik. Nasılsın, nerede kalıyorsun, neye ihtiyacın var diye başlayıp bir şekilde konuşup ilerlemeye çalıştık” diye belirtti. Kadınlar ve çocukların depremden en çok etkilenenlerden biri olduğunu ifade eden Aslı, “Onun dışında kadınlar da hep evde emeğinin sömürüldüğü bir süreç yaşıyordu. Depremden sonra da bu devam etti. Çadırda sömürülmeye başladılar. Yaşlı bakımı, çocuk bakımı, erzak bulma, çadır temizliği, aklınıza gelebilecek her şeyi tek başına tekrar kadınlar yapmaya başladı. Kadın etkinliğinde bir kadın bunu direk dile getirdi! Ben depremzede değil miyim’ diyen kadınlar çok fazlaydı. Buna çok öfkelenen, artık emek sömürüsünden çıkmaya çalışan kadın çok fazlaydı” şeklinde konuştu.
 
Küçük dokunuşla büyüyen direniş…
 
Kadınlar için özgür bir alan yaratmaya çalıştıklarını söyleyen Aslı, “Kadınlarla temas ettikçe onlar kendileri artık sorunlarını dile getiriyorlardı. Sorunlar daha çok söylenebilir oldu. İlk zamanlar sadece deprem konuşulurken son zamanlarda daha bir kadınsal olaylardan da bahsedildi. Cinsel sağlık atölyesiyle kadının hiç konuşmadığı olaylara girmeye çalıştık. Belki hayatında hiç konuşmadığı bir şeydi ve biz mümkün olduğunca onlarla konuşmaya çalıştık. Mesela son zamanlarda kadınlarla o kadar çok dayanışma içerisindeyiz ki ve kadınlar da bize güveniyor. Herhangi bir problem olduğunda bunu bize söyleyip, ‘Hadi artık eylem yapalım, direnelim’ diyen çok fazla kadın var. Son zamanlarda o kadınların birbiriyle dayanışma içinde olmasıyla da birlikte şu an her şeyi yapabiliriz gücünün farkındalar. Küçük dokunuşla büyüyen direnişle kendi güçlerinin farkına vardılar. İlk zamanlar bizim yapmaya çalıştığımız şey buydu. Biz orada onları da bu dayanışmanın içine katmaya çalıştık, sadece küçük bir dokunuş gerekti” diyerek kadın mücadelesini ele aldı.
 
Bir saatte yol yapan devlet 4 aydır yok!
 
Depremin ilk gününden beridir yalnızca halkın kendi gücüyle ayakta kaldığını ve büyük bir direnişin olduğunu aktaran Aslı, “İlk zamanlar devletin çadır sattığı ve ‘Hatay’a, Samandağ’a bir türlü ulaşamıyoruz’ dediği noktada bizi ilk gün oradaydık. Fakat depremden bir süre sonra Erdoğan’ın aslında Hatay’a hatta Samandağ’a geldiği bir zaman oldu. Bizim bir mahallede kadın buluşmamız vardı ve arabayla o kadın buluşmasına gidiyorduk. Aramızda artık Mor Dayanışma üyesi olan depremzede kadınlar vardı. Ve bir arkadaş, ‘Buraya yol mu yapıyorlar, 2 buçuk yıldır bu yolu yapmadılar’ dedi. Sonra biz o mahalleye gittik ve yaklaşık 1 saat kadın buluşmasını gerçekleştirdik. Ve o yol yapımı neredeyse tamamlanmıştı. 2 buçuk yıldır yapılmayan bu yol, depremin ilk zamanları ‘Biz asla gelip gidemiyoruz, yollar çok kötü’ diyen devlet, oraya bir saat içinde yol yaptı. Yani 1 saatte orada yol yapılabiliyorsa, 10 gün içinde bu yollar kesinlikle düzeltilebilirdi ama istenmedi. Halk da bunun farkında, o yüzden aslında çok öfkeliler hala” ifadeleriyle yaşananları özetledi. 
 
Örgütlülüğün gücü
 
“Bir kadın olarak aslında ne kadar güçlü olduğumuzun farkına varmamız ve özellikle örgütlenmemiz gereken bir süreçteyiz” sözlerini kullanan Aslı, kadınları örgütlenmeye çağırdı. Kadınların birlikte güçlü olduğunu vurgulayan Aslı, “Biz birlikte oldukça bir şeyleri değiştirebiliriz. Tek başımıza değil birliğimizle her şeyi değiştirebilecek güçteyiz” mesajını verdi.