Zelal Tunç 

 

WAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm tutsaklara yönelik tecridin ağırlaştırılarak yaygınlaştırılmaya çalışıldığına dikkat çeken TUHAY-DER Eşbaşkanı Edibe Babur ve dernek yöneticisi Sosin Oktay, yeni dönem çalışmalarında, temel gündemleri olan tecrit politikalarına karşı mücadele edileceği vurgusunu yaptı. 

 

Tutsaklara yönelik hak ihlalleri ve cezaevlerinde yaşanan sorunlara dair çalışma yürütün Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER), Wan’da bulunan bir düğün salonunda 3 Mayıs günü kitlesel bir şekilde düzenlediği 3’üncü olağan kongreyle yeni yönetimini belirledi. Tek liste ile gidilen seçimde yeniden eşbaşkanlığa seçilen Edibe Babur ile dernek yöneticisi Sosin Oktay, tutsaklar üzerindeki politikalar ve yeni dönem dernek çalışmalarına dair ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. 

 

Kürtlerin mesajı açık: Zulmü kabul etmiyoruz

 

Seçim sürecine değinerek sözlerine başlayan TUHAY-DER Eşbaşkanı Edibe Babur, bu süreçte sahada olduklarını, PKK Lideri Abdullah Öcalan başta olmak üzere, tüm cezaevlerine yayılan tecrit politikalarının temel gündemleri olduğunu söyledi. Edibe, “Kürdistan’da halklar seçimde çıkan sonuçla AKP-MHP iktidarını istemediklerinin mesajını verdi. Verdikleri bu mesajla Kürtler tutsaklara yönelik zulmü ‘kabul etmiyoruz!’ dedi” diye belirtti. 

 

‘Tecrit yaygınlaştırılmaya çalışılıyor’

 

Edibe, Kürtler üzerinde sürdürülen tecrit politikalarının son 5 yıldır başta Abdullah Öcalan olmak üzere tüm tutsaklar üzerinde ağırlaştırılmış bir şekilde yaygınlaştırılmaya çalışıldığını vurguladı. Tecrit politikasının derinleştirilmesiyle Kürtlerin iradesinin ele geçirmenin amaçlandığının altını çizen Edibe, “Tecrit politikaları sonlandırılmadan hiçbir seçimin ne bizim ne de ailelerimiz için bir önem teşkil etmiyor. Tecride karşı biz ve ailelerimize düşen tüm sorumluluğu yeni dönem ile birlikte güçlendirerek, örgütlenerek büyüteceğiz” ifadelerini kullandı. 

 

‘Tecridi asla kabul etmiyoruz’

 

Kabine değişikliğinden de söz eden Edibe, “Kabinede önemli bakanlıklara Kürt kökenlilerin getirilmesi, bizler açısından hiçbir anlam ifade etmiyor. İktidar eğer tecrit politikalarını sürdürmekte ısrarlı olursa, bizler de mücadele etmek ve direnmekten asla geri adım atmayacağız. Yaklaşık 28 aydır Sayın Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaştırılmış bir tecrit sürdürülmekte. Her tutsak gibi Sayın Abdullah Öcalan’ın da ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesi temel bir insan hakkıdır. Dünya çapında Sayın Abdullah Öcalan’ın fikriyatı, bir ‘barış güvercini’ olarak ifade buluyor. Ancak Türkiye hukukunda tecrit altında tutuluyor. Bizler bu tecridi asla kabul etmiyoruz” dedi. 

 

Tutsakların sağlık durumları ağırlaşıyor

TUHAY-DER yöneticilerinden Sosin Oktay ise, aileler üzerindeki devlet baskısının 90’lı yıllardan bu yana sürdüğünü söyledi. Sosin, kardeşi Halil Aslan’ın Bitlis, Hizan’da 1991 yılının Mayıs ayından bu yana tutsak olduğunu kaydederek, “Kardeşim gözaltına alındığında ağır yaralanarak 45 gün işkence gördü. Önce Bitlis daha sonra Diyarbakır Cezaevi’ne sürgün edildi. 29 yılı aşkın ir süredir cezaevinde bulunan kardeşimin birçok hastalığı bulunmakta. Vücudunun birçok yerinde hala şarapnel parçaları bulunmakta. Kayınımın oğlu Seyit Oktay da Trabzon Cezaevi’nde. 6 yıldır cezaevinde bulunan Seyit Oktay bir yazar. Yazdıklarından dolayı yargılanıyor. Hasta tutsak ama tedavi göremiyor”  şeklinde konuştu.

 

‘Hileli seçim sonuçlarından hiçbir beklentim yok!’

 

Yıllardır farklı cezaevlerine sürgün edilen tutsakların sağlık durumlarının da ciddi bir aşamaya geldiğine dikkat çeken Sosin, “Ailemiz büyük bedeller verdi. Benim çıkan hileli seçim sonuçlarından yana hiçbir beklentim yok.  Hepimiz bu zulmün devam edeceğinin farkındayız. Birimiz bir tarafta, üçümüz karşı taraftayız. Yine seçimin belirleyeni Kürtler oldu. Ben diyorum ki; ben Kürdüm, beni Allah böyle yaratmış. Neden bizim de hakkımızı vermiyorsunuz? Kürt olmaktan başka ne günahımız var” sözleriyle tepkisini dile getirdi. 

 

‘Mücadele etmekten asla geri durmayın!’

 

“Asla mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” diyen Sosin, “Her karış toprakta bedellerimiz var. Kendini bilen Kürt asla pes etmez. Her ağacın, her kayanın, her taşın altında değerlerimiz, her zındanda bedellerimiz var. Bunları unutmamak lazım, unutsak; biz zarar ederiz. Eğer unutursak bizi hiçe sayarlar. Lütfen bunu unutmayın ve mücadele etmekten asla geri durmayın” çağrısında bulundu.