‘Süslü Sülo’ davasına beraat: Her yerde karşılarında olacağız!

  • 09:06 25 Mayıs 2023
  • Güncel
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Geçtiğimiz yıl Kayıplar Haftası’nda yaptıkları eylemde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya “Bir gün sen de yargılanacaksın süslü Sülo” sözünden dolayı “hakaret” iddiasıyla açılan davadan beraat eden Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, “İnsanlarımızı kaybedenler hiç yargılanmıyor, anneler yargılanıyor. Benim yüreğimde o ateş yandığı sürece ben ne çocuğumdan, ne de o alandan vazgeçmeyeceğim. Her yerde karşılarında olacağız” dedi. 
 
Gözaltında, işkencede veya çeşitli devlet yöntemleriyle hak ihlallerine maruz bırakılarak kaybettirilen yakınlarının acılarını paylaşmak ve adalet arayışlarını sürdürmek amacıyla bundan çeyrek asır kadar önce Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başlayan Cumartesi Anneleri’nden Hanife Yıldız, 28 yıldır oğlu Murat Yıldız’ı arıyor. 23 Şubat 1995 tarihinde İzmir’de gözaltına alınan ve bir daha haber alamadığı oğlu Murat için mücadele ve direnişi kuşanan Hanife, çeyrek asırdır maruz kaldıkları baskı, gözaltı ve işkenceye rağmen hafıza mekanına dönüştürdükleri Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmiyor. Ancak 6 hafta öncesine kadar “yasak” gerekçesiyle Cumartesi Anneleri 5 yıldır Galatasaray Meydanı’na çıkamıyordu.
 
‘Bir gün sen de yargılanacaksın süslü Sülo!’
 
Her yıl 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası’nda birçok eylem, etkinlik ve anma gerçekleştiren Cumartesi Anneleri / İnsanları, hafta kapsamında etkinliklerinin startını geçtiğimiz yıl 17 Mayıs günü Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde yaptıkları basın açıklaması ile vermişti. Açıklamada söz alan Hanife, cezaevindeki tutsaklara selam göndererek, “Bunlar acı gerçekler. Düşünün ki 27’nci yılındayız, Galatasaray Lisesi önündeki yerimiz bize yasaklanmış, biz de adalet var diye adaletin yerine gelmişiz. Adalet, adaletsizlerin elinde. Adalet ancak adaletlilerin elinde olursa bizim kayıplarımız bulunur” dedi. Bir gün sen de yargılanacaksın süslü Sülo” şeklinde konuşmuştu. Etkinlik bitiminde Hanife, polisler tarafından işkence ile gözaltına alınmıştı. Hanife’nin yere düşürülerek zorla gözaltı aracına bindirilmek istendiği esnada çevrede bulunan yurttaşlar ve insan hakları savunucuları polislere tepki gösterse de, Hanife zorla gözaltına alınmıştı.
 
‘Süslü Sülo’ davasından beraat etti
 
Hanife’nin bu sözleri söylemesi üzerinden 71 gün geçtikten sonra ise hakkında iddianame hazırlandı. İddianame savcısı, Hanife’nin hangi ifadesinin isnat edilen suçun unsurlarını oluşturduğunu ise belirtmedi. Savcı, “Süslü Sülo bir gün bu yasaklarınlan sen de yasağa uğrayacaksın” ifadesindeki “-lan” ekini ayırarak, Hanife’nin sözlerine iddianemede, “Süslü Sülo bir gün bu yasakların lan sen de yasağa uğrayacaksın” şeklinde yer verdi. Ardından Hanife hakkında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “süslü Sülo” ifadesini kullanması gerekçe gösterilerek hakkında “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla dava açıldı.  Hanife’nin yargılandığı davanın 17 Kasım 2022 tarihinde İstanbul 48’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında Kağıthane Emniyet İlçe Müdürlüğü’nü ise “mağdur” olarak yer aldı. 23 Mart’ta görülen üçüncü duruşmada ise Hanife beraat etti. Hakim, “süslü Sülo” ifadesinin “hakaret mahiyetinde olmayıp kişilerin şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olmayan kaba söz mahiyetinde” olduğuna kanaat getirerek Hanife’nin beraatına hükmetti.
 
Ne mücadelesi ne de ısrarı bitiyor
 
Geçtiğimiz yıl düzenledikleri hafta kapsamındaki tüm etkinliklerde Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Cumartesi Anneleri / İnsanları, 6 haftadır tüm “yasak”, engelleme ve polis işkencesine karşı büyük bir kararlılıkla meydana çıkıyor. Kayıpları için çeyrek asırdır sürdürdükleri mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Hanife, ne olursa olsun Galatasaray Meydanı’na çıkmakta ısrarcı. Uluslararası Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası’nda, kayıp yakınlarının failleri ve suça ortak olanların yargılanması gerekirken adalet arayan annelerin yargılandığını söyleyen Hanife, 28 yıldır sürdürdüğü ısrarlı mücadelesine dair konuştu.
 
‘Bir annenin yargılanması ne kadar doğru?’
 
Failler yerine adalet arayan kayıp yakınlarının yargılandığını vurgulayan Hanife, “Kimler yargılanmalı? Düşünün ki bir anne bu devlete güveniyor. Herhangi bir suç işlemişse onu kendisi de kabullenmiyor. ‘Oğlum sen böyle bir şey yapamazsın. Varsa bir suçun gidersin yatarsın çıkarsın’ deyip de karakola götüren bir annenin yargılanması ne kadar doğru? Nasıl bir yargılanma olur? Ben onu anlamış değilim” diyor. AKP iktidarından önce de tam 28 yıldır adalet talepleri ve mücadeleleri kapsamında eylemlerini sürdürdüklerini dile getiren Hanife, “Öncesinde de, AKP'yle beraber de o eylemimiz vardı. Pandemiyle beraber 5 yıldır da bir yasak koyuldu. Adliye önünde yaptığımız eylem, 17 Mayıs Kayıplar Haftası'ydı ve alanımız bize yasaktı. ‘Bu yasağa karşı sen bize nasıl böyle yasak uygularsın, bir gün bu yasak sana da olursa ne yaparsın’ diyerek yaptık bu eylemimizi. ‘Süslü’ kelimesinin de çok kötü bir kelime olmadığını bilerek söyledim. Tabii başka bir anlama çekilmiş. Onlar bir insanı suçlamak için bir şeyler bulup bir suç haline getiriyorlar. Ben de öyle bir ‘hakaret suçuyla’ suçlandım” sözlerini kullanıyor.
 
‘Yüreğimdeki ateş yandığı sürece vazgeçmiyorum!’
 
Ne kadar baskı uygulasalar da “evladından vazgeçmeyi hiçbir anne kabul etmez” diyen Hanife, “Ben hiç kabul etmem. Çünkü onlarla beraber ben kendimi suçlu görüyorum. O savcıya şunu soracaktım, eğer bana bir suç verecekseniz ‘sen oğlunu niye oraya götürdün’ diyerek beni suçlayın. Şuna hakaret etmişim, buna hakaret etmişim suçlamasıyla değil. Ki biz hiçbir zaman ne alanımızdan ne de kayıplarımızı aramaktan vazgeçmedik. Hiçbir anne yüreğinde o ateş varken vazgeçmez. Bu bir odun ateşi değil, herhangi bir şey değil. Ama ya merhem sürersin iyileşir ya da yanan ateşe su dökersin, söner biter. Benim yüreğimde o ateş yandığı sürece ben ne çocuğumdan vazgeçiyorum, ne de o alandan vazgeçeceğiz. Bunu herkes böyle bilsin” vurgusuyla mücadelesinden vazgeçmeyeceğini yineliyor.
 
Mücadelede kararlı: Her yerde karşılarında olacağız!
 
Tek talebinin çocuğunu kaybedenler ile tüm kayıplar için suçluların ortaya çıkarılması ve ceza alması olduğunu paylaşan Hanife, “Benim çocuğumu aramam nasıl suç olur? Ben anneyim ve evladımın hakkını arıyorum. Tek evladımdı, beni evlatsız bıraktılar. Hiçbir zaman vazgeçmeyeceğim. Bunu kendileri de böyle bilsinler. Her yerde karşılarında olacağız” diye belirtiyor. Bu sürecin hiçbir zaman bitmeyeceğini söyleyen Hanife, “Neden? Çünkü insanlarımızı kaybedenler hiç yargılanmıyor. Yani yargılanacak olanlar yargılanmıyor, anneler veya aileler yargılanıyor. Bu ülkede böyle bir adaleti kabul etmiyoruz biz. Ve her yerde de ‘adalet nerede, nasıl uygulanıyor’ diye sorgulayacağız” sözleriyle yargılamalar karşısında kayıplarını aramaktan vazgeçmeyeceklerinin altını çiziyor.
 
‘Hala oraya geleceğini bekleyerek gidiyorum…’
 
“Şubat ayı benim için kabus ayıydı. 6 Şubat daha da kabus oldu” sözleriyle Mereş merkezli gerçekleşen ve 11 kenti etkileyen depremlere de değinen Hanife, “Aileler enkazların etrafında dolaşıyor ve çocuğum orada diyor. Benim öyle bir enkazım da yok. Ben devlete diyorum ama devlet kendi kaybettiğine sahip çıkmıyor. Bu bana çok acı verdi. Biz depremdeki kayıp çocukların da annesi olabiliriz. Biz onlar için de bu adaleti devam ettireceğiz. Benim etrafında gezinebileceğim bir enkazım yoktu, hiçbir zaman da ulaşamadım. Düşünün, çocuğunu kaybeden polis diyor ki ‘Senin çocuğun da serserinin biriydi. Bir yerlere gitmiştir, gelir.’ Ben Galatasaray Lisesi önünü, kendime adres olarak vermiştim. Çocuğum beni bir yerde görür de, annem işi gücü bırakmış benim peşime düşmüştür’ der diye. Ya da arar, ‘Bir daha beni arama ya da beni tekrar karakola mı götüreceksin’ der diye hala oraya geleceğini bekleyerek gidiyorum” diyor.
 
İnat ve direnişin adresinden vazgeçmiyor
 
Hanife son olarak, haftalardın polis işkencesi ve gözaltı  ve engellemeler karşısında mücadele adresleri olan Galatasaray Meydanı’ndan ayrılmayacaklarının mesajını verdi.