Cumartesi Anneleri ‘hafıza ve direniş merkezleri’nden vazgeçmiyor

  • 09:06 8 Mayıs 2023
  • Güncel
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Direniş ve hafıza merkezi olarak tanımladıkları Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasına dair AYM’nin verdiği ihlale rağmen Cumartesi Anneleri 5 haftadır engellenerek gözaltına alınıyor. Cumartesi Annesi/İnsanı İkbal Eren, “Süleyman Soylu’nun abileri bizim yakınlarımızın faili” diyerek yasaklamaların İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun keyfi kararı ile gerçekleştiğine dikkat çekti.
 
Devletin yürüttüğü politikalar sonucunda kaybettirilen ve katledilen kişiler için 27 Mayıs 1995 yılında bu yana Cumartesi Anneleri adalet mücadelesi yürütüyor. 95 yılından bu yana 700 hafta boyunca Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelerek mücadele yürüten ve tüm dünya için örnek teşkil eden Cumartesi Anneleri’nin eylemi keyfi bir karar ile 25 Ağustos 2018’de yasaklandı. Yasaklamanın ardından mücadelelerinden vazgeçmeyen anneler, her alanda eylemlerini yapmaya devam etti. Alanları, dijital medyayı ve mahkeme salonlarını mücadele alanına çeviren anneler, her yerde hakkını ve kayıplarını aradı.
 
AYM’den ihlal kararı
 
700’üncü hafta eyleminde polis saldırısında darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alınan Cumartesi İnsanı Maside Ocak Kışlakçı, polis şiddeti ile “toplantı ve gösteri yürüyüşü” hakkının ihlal edilmesine karşı 10 Eylül 2018’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılığın suç duyurusuna 2 Mayıs 2019’da takipsizlik kararı vermesi üzerine Maside, 19 Haziran 2019’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. AYM geçtiğimiz aylarda, “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme” hakkının ihlal edildiğine hükmederek, Maside’ye manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Bu kararın ardından Cumartesi Anneleri 8 Nisan tarihinden bu yana 5 haftadır Galatasaray Meydanı’na çıkarak eylemlerini gerçekleştiriyor. AYM’nin kararını tanımayan kolluk, anneleri ve hak savunucularını her hafta darp ederek gözaltına alıyor. Bu saldırılar karşısında geri adım atmayan anneler, her hafta hafıza merkezlerinde bir araya gelme ısrarında kararlı davranıyor.
 
AYM Galatasaray’da eylem yapılmasını ikinci kez haklı buldu
 
Annelerin Galatasay Meydanı’ndaki ısrarı sürerken, AYM’den ikinci bir ihlal kararı geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin de 10 Eylül 2018 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunun kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle AYM’ye yaptığı başvuru da geçtiğimiz günlerde karara bağlandı. AYM, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiği”ne ilişkin başvurunun kabul edilebilir bularak, Gülseren’e tazminat ödenmesine hükmetti. 
 
Polisin ablukası ve hukuksuzluğa dair konuşan İstanbul’da 21 Kasım 1980 tarihinde gözaltına alınan 42 yıldır da kendisinden haber alınamayan Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, meydanın yasaklanmasının ve ablukanın devam etmesinin tüm sorumlusunun İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olduğunu ifade etti.
 
‘Başka Cumartesi Anneleri olmasın diye mücadele ediyoruz’
 
Cumartesi Anneleri’nin, devletin eliyle ülke içerisinde kaybedilen yakınlarının hesabını sormak için mücadele eden insanlar olduğunu ifade eden İkbal, abisi Hayrettin Eren’in 1980 yılında kaybettirildiğini, o günden bu yana adalet mücadelesi verdiklerini belirtti. İkbal, “Cumartesi Anneleri sadece evlatlarının akıbetini sormuyor aynı zamanda ülkede yok olan ve karanlığa gömülen adalet için de mücadele ediyor. Başka anneler, Cumartesi Annesi olmasın, gözaltında kayıplar olmasın diye mücadele ediyoruz. Uluslararası bir takım anlaşmalarda gözaltında zorla kaybetmelere karşı imza atmış olan bu ülke, hala gözaltında kaybetmeye çalışıyor. Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başlamasından sonra kaybetmeler azaldı. Anneler bu ülkede demokrasi, adalet mücadelesi yürütüyor. Sadece kendi çocukları için değil bu ülke için mücadele veriyor. Ben ikinci kuşak olarak, kızım da 3’üncü kuşak olarak benimle beraber mücadeleyi devam ettiriyor” diye ifade etti.
 
‘Soylu’nun keyfi kararı ile hafıza merkezi yasaklandı’
 
80’li yıllardan bu yana başlattıkları arayışlarını 95 yılından bu yana da Cumartesi Anneleri ile hafıza merkezi olarak adlandırdıkları Galatasaray Meydanı’nda sürdürdüklerini ama keyfi bir şekilde 700’üncü haftadan bu yana meydanın kendilerine yasaklandığını belirten İkbal, tepkisini şöyle dile getirdi: “Meydan bize neden yasaklandı? Sorusunu sürekli soruyorum. 700 hafta biz orada açıklama yaptık, sevdiklerimiz için adalet aradık, faillerinin yargılanmasını istedik. Dönemin başbakanı ‘Cumartesi Anneleri kullanılıyor’ dedi. Daha sonrasında kullanılmadığımızı anlayıp bizimle görüşmek istedi. 10 tane kayıp yakını anne ile Dolmabahçe Sarayı'nda görüştü. Annelere ‘Sizin sorununuz benim sorunumdur’ dedi. Böylece Cumartesi Anneleri devlet nezdinde meşrulaşmış oldu ve gözaltında kaybetme politikası kabullenilmiş oldu. Durum bu iken 700’üncü haftada böyle bir şiddete maruz kalmamız anlaşılır değil. Süleyman Soylu’nun keyfi uygulaması ile şiddete maruz kaldık. Daha önce ‘Paçozlar’ diyerek hedef alan Süleyman Soylu o gün de keyfi olarak yasakladı.”
 
‘Süleyman Soylu’nun abileri bizim bir kısım yakınlarımızın failleri’
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sürekli anneleri hedef almasına ve mücadelelerine engel olmaya çalışmasına dikkat çeken İkbal, “Süleyman Soylu’nun abileri bizim bir kısım yakınlarımızın failleri. Süleyman Soylu yakınlarımız için ‘Onlar simit satarken kaybedilmedi’ diye söyledi. Bu bile biz kaybettirdik demektir. Evet simit satarken kaybedilmediler bu ülke için hayalleri vardı, onların doğrultusunda üzerlerine düşeni yapıyordu. Süleyman Soylu’nun nasıl bu ülkeyi çalıp, çırpmak, faşizan şekilde yönetmek adına nasıl hayalleri varsa bizim sevdiklerimizin de hayali vardı” diye belirtti.  
 
Hak ihlalleri kaybetmeler ile sınırlı kalmadı
 
Bir insanın yaşam hakkını elinden almanın suç olmasına rağmen devletin bu suçu işlediğini, bununla beraber hukuksuzluklar silsilesine devam ettiğini dile getiren İkbal, devletin bu sefer de AYM’nin Galatasaray Meydanı için geçte olsa verdiği hak ihlali kararına uymadığını ifade etti. İkbal, “Biz uzun süredir yasak olduğu için meydana çıkamıyoruz. Bir dönem İHD önünde basın açıklamamızı yaptık. Pandemi nedeniyle sosyal medya üzerinden açıklamamızı yaptık. AYM bizim suç işlemediğimize tam tersi anayasal hakkımızı kullandığımıza dair karar verdi. Bu kararla artık bizim oturmamız mümkün değildi ancak bir deprem yaşadık o nedenle birkaç hafta erteleyerek meydana çıkmaya karar verdik. Bizim yaptığımız doğru bir şey. Annem evladının bir kemiğine hasret gitti. Önce canlı aradı, sonra mezar aradı, en son ‘bir kemiğine razıyım’ dedi ve bunları hep Galatasaray Meydanı’ndan söyledi. Orası bizim sevdiklerimiz ile buluşma mekanımız vazgeçmemiz mümkün değil” sözleri ile Galatasaray Meydanı’na çıkmakta kararlı olduklarının altını çizdi. 
 
‘İstanbullular meydanın neden kapalı olduğunu sormalı’
 
Haftalardır kolluğun verilen hak ihlali kararını bildiğini ancak Beyoğlu Kaymakamlığı’nın eylemi yasakladığı gerekçesiyle kendilerini ablukaya aldığını söyleyen İkbal, gözaltıların keyfi bir şekilde yapıldığını ifade etti. “Meydan 244 haftadır abluka altında hangi hakla bunu yapıyorsunuz?” diye soran İkbal, “Sadece annelerin değil İstanbulluların da meydana sahip çıkması gerekiyor. Meydanın neden kapatıldığını kimse sormuyor. Biz 5 haftadır oraya gidip basın açıklaması yapmak istiyoruz gittiğimiz gibi çevremiz sarılıyor ve sesli uyarı yapılmadan gözaltına alınıyoruz. Haftalardır aynı şekilde devam ediyor. Kelepçe takıldı ve şiddet uyguladılar. Bunları aracın içinde yapıyorlar gözükmemesi için. Bu hafta dışarıda üstümüz aranarak aracın içine alındık. Gönderilen görevli polisler ne kendi ne bizim hakkımızı biliyorlar. Polisler kendini bu devletin sahibi gibi hissediyorlar” dedi.
 
Meydandan geri adım atmıyorlar
 
Son olarak baskılara karşı geri adım atmadan mücadele etmeye devam edeceklerini söyleyen İkbal, “Bu haklı eylemimizi kabul edene ve bariyerleri kaldırana kadar her hafta orada olacağız, tavrımız budur” diye ekledi. İkbal ayrıca 14 Mayıs seçimlerine de dikkat çekerek sonuç ne olursa olsun meydanda kayıplarını aramayı sürdüreceklerini belirtti.