‘İktidar ‘yağma’ haberleriyle hukuksuzlukları meşrulaştırmakta’

  • 11:02 12 Şubat 2023
  • Güncel
ANKARA - Deprem bölgelerindeki işkence görüntülerine dair açıklama yapan HDP Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Özdoğan, iktidarın “yağma” haberleriyle hukuk dışı uygulamalarını meşrulaştırmaya çalıştığını vurgularken, “Öncelik halkımızın kurtarılması ve güvenliğidir” dedi.
 
“Siyasi iktidar suçunu gizlemek ve gerçek sorumluların ortaya çıkmasına engel olmak, böyle bir felaketi bile fırsata çevirmek amacıyla hukuk dışı şekilde OHAL ilan etmiştir” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Özdoğan, HDP Genel Merkez'inde deprem bölgesindeki işkence görüntülerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
 
‘İktidar olanakları kurtarma için kullanmamıştır’
 
Depremde depremzedelerin ihtiyaçlarının Türkiye’nin her yerinden gönderilen yardımlarla karşılandığını söyleyen Nuray, siyasi iktidarın elindeki olanakları deprem için kullanmadığını belirtti. Nuray, “Uzak yakın demeden farklı şehirlerden deprem bölgesine giden insanlar ve depremden sağ çıkmayı başarmış yurttaşlarımız çabalarıyla yüzlerce kişiyi göçük altından çıkarmıştır. Devletin ve onu temsil eden siyasi iktidarın yapması gerekeni siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, dernek ve vakıfların her bir insanımızın ayrı ayrı bütün Türkiye halklarının büyük çabası ve dayanışmasıyla gerçekleştirildiğine tanık olduk” dedi.
 
‘Bu suçun takipçisi olacağız’
 
Nuray, Binlerce insan enkaz altında hayatını kaybederken, binlercesinin hala enkaz altında olduğunu vurgularken, “Siyasi iktidarın, bu ülkeyi yönetenlerin; Hatay, Maraş, Adıyaman gibi birçok şehrin neredeyse tamamının yıkılması, binlerce insanın hayatını kaybetmesi ve binlercesinin fiziken ve psikolojik olarak ağır yaralanmasında büyük payı ve suç ortaklığı vardır. Büyük bir ranta dönüştürdüğü denetimsiz inşaatlar, imar afları, tarım arazilerinin imara açılması, depreme uygunluk denetimi yapmadan ruhsatlar dağıtması, denetimlerin yapılmaması, yapılmış gibi gösterilmesi gibi doğrudan sorumluluğunun bulunduğu, dolayısıyla bu büyük katliamda, bu cinayetlerde bu binaların müteahhitleri ile birlikte ortak sorumluluğu olduğu açıktır. Halklarımız bilmelidir ki; parti hukuk komisyonumuz dahil bu ülkenin onurlu tüm hukukçuları bu halklara karşı işlenen suçların takipçisi olacaktır” ifadelerini kullandı.
 
‘OHAL suç gizlemek için ilan edildi’
 
Deprem felaketini dahi fırsata çevirmek için uğraşan iktidarın OHAL kararını, “suçunu gizlemek” olarak nitelendiren Nuray, vekillerin birçoğu alandayken böyle bir kararın Meclis’te oylanmasına tepki gösterdi. “Suçunu ve suçlara ortaklığını, deprem ve sonrasında yaşanan yönetememe krizini gizlemeye, toplumda oluşan tepkileri sindirerek durdurmaya çalışan AKP-MHP iktidarı, dikkatleri farklı yöne çekmektedir” değerlendirmesi yapan Nuray, OHAL gerekçesinin Cumhurbaşkanı tarafından “bölgedeki hırsızlık ve yağma” olarak açıklandığına değindi. Nuray ardından, “Akabinde AKP sözcüsü de yağmacılara karşı acımasız olacağız demiştir” hatırlatması yaptı.
 
‘Yağma haberleriyle hukuk dışılık meşrulaştırılıyor’
 
Depremin ardından gelişen süreçte iktidar yandaşlarının ve yandaş medyanın, trollerin mültecileri “hırsız ve yağmacı” olarak gösterdiğinin altını çizen Nuray, “Yağma haberleri ile algı ırkçı bir zemine çekilmeye çalışılmaktadır. Kriz masamıza gelen bilgiler; yağma haberlerinin abartıldığı, şu anda birçok insanımızın enkaz altında olduğu, çıkarılan cenazelerin defin işlemlerinin yapılamadığı, cenazelerin hayvanlar tarafından parçalandığı, hala yardım faaliyetlerinin gerçekleştirilmediği, çadırların olmadığı şeklindedir. Öncelik halkımızın kurtarılması ve güvenliğidir. Ancak iktidar yağma haberleriyle yürüttüğü tüm hukuk dışı süreçleri meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
 
Bölgeden kayıtsız gözaltı ve işkence vakaları tarafımıza iletilmektedir
 
Nuray, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Hukuki güvenliği ortadan kaldıran, yargısal süreçleri ikincil hale getiren açıklamalar saldırganları cesaretlendirmiştir. Türkiye’de uzun bir süredir yabancı düşmanlığı üzerine inşa edilen ırkçı politikanın da etkisiyle, bir kesim tarafından hedef gösterilen mülteci ve sığınmacılara karşı, kamu gücünü elinde bulunduran, aslında can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü kolluk ve sırtları sıvazlanan ırkçılar tarafından işkence ve eziyet suçları işlenmektedir. Halkımızın kurtarılması için, yardım için kolluk güçlerini kullanmayan iktidar işkence ve eziyet suçları için halkımızı sindirmek ve baskı uygulamak için kolluk güçlerinin kullanmaktadır. Kriz merkezlerimize gelen görüntü, video ve fotoğraflar bu suçları ispat eder şekildedir. Bu suçları işleyenler işledikleri suçların görüntülerini pervasızca sosyal medyada yayınlamaktadırlar. ‘Makbul suçlu’ olarak kabul edilen mültecilerin can güvenliği siyasi iktidar eliyle ortadan kaldırılmakta; herkese ve her kesime karşı da korkutma ve sindirme yöntemi olarak kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Bölgeden iletilen bilgilerde kayıtsız gözaltı ve işkence vakaları tarafımıza iletilmektedir. Afet nedeniyle toplumda oluşan tepkiyi bastırma, sindirme ve dayanışma ruhunu yıpratmanın amaçlandığı açıktır.
 
Yardım TIR’larının engellenmesi
 
Hala halkımızın büyük bir yardıma ihtiyacı varken yardım TIR’larımızın engellendiğine dair bilgiler gelmektedir. Alanda çalışan kurtarma ve yardım faaliyetlerinde bulunan sivil toplum kuruluşlarının taciz edilmeye başlandığına dair bilgiler gelmektedir. Yardımları engelleyici her türlü tutum ve davranış hasarın artmasına ve insanların yaralarının derinleşmesine yol açmaktadır. Türkiye siyasi tarihine kara leke olarak geçen kanlı katliamlar tıpkı bugün tanık olduğumuz siyasi provokasyonlarla gerçekleştirilmiştir. Bugün mültecilere karşı gerçekleştirilen, siyasi iktidarın söylemleri ve OHAL bahanesi ile desteklenen, ırkçı kişi ve grupların siyasi provokasyonları ile tetiklenen, kimi kolluk kuvvetlerinin de dahil olduğu suçlar, Türkiye halklarına hiç kimsenin güvende olmadığının mesajını verme çabasıdır.
 
Bu cinayetlerin hesabını verin!
 
Bizler ve halklarımız bu yaşanan felaketin suçlularını biliyoruz. Bu yaşanan felaketin sadece bir doğal felaket olmadığını biliyoruz. İşkence görüntüleri üzücü ve endişe vericidir. İşkence ve ırkçılığın insanlık suçu olduğunu biliyoruz. Hiçbir koşulda işkenceye sessiz kalınamaz kabul edilemez. Cezasız bırakılmaz. Irkçılığı bu ülkenin politikası haline getirenler; önce sebep olduğunuz bu ölümlerin, enkaz altında bıraktıklarınızın ve bu cinayetlerin hesabını verin. Bu ülkenin savcıları; basına yansıyan görüntüler ve ihbar edilen işkence suçları için hızlıca soruşturma başlatmalı. Bu halka karşı sorumlular. Bu afetin sonuçlarından sorumlu olanlar hakkında soruşturma başlatılmadı. Suç işleyen kolluk veya kamu görevlileri acilen açığa alınmalıdır. İşkence ve kötü muamele uygulamalarına müdahale edilmelidir. Halklarımız bilmelidir ki bu hukuk tanımaz, kanun tanımaz düzenin yarattığı enkazı hep birlikte ellerimizle kaldırdığımız gibi ve yine aynı o birleşen ellerimiz ile insanlarımızın hak ettiği düzeni birlikte kuracağız.”