‘Tecrit tüm Türkiye toplumunu etkiliyor’

  • 11:00 23 Ocak 2023
  • Güncel
ANKARA - Tecride karşı başlatılan eylemin 23’üncü gününde konuşan HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu, “Tecridi sadece bir şahsa, Kürt halkına uygulanan zulüm, zorbalık, baskı meselesi olarak görmemekteyiz. Bir bütün olarak Türkiye’de yaşayan bütün toplumsal kesimleri etkiliyor” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle görüştürülmesi talebiyle Adalet Bakanlığı'na ve hükümete seslendiği nöbet eylemi, 23'üncü gününde sürdürüldü. Nöbete milletvekilleri Ali Kenanoğlu, Zeynel Özen, Şevin Coşkun, Murat Sarısaç, Kemal Peköz, Ali Kenanoğlu, Erdal Aydemir, Murat Çepni, Celadet Gaydalı, Abdullah Koç, Habip Eksik katıldı. Buradaki nöbette Ali Kenanoğlu söz aldı.
 
‘Tecrit bir suçtur’
 
Tecridin dış dünyayla ilişkiyi kesme, izolasyon amacı taşıdığını belirten Ali, “Bu tecridin birçok yönü var. Bunlardan birincisi hukuki boyutu, ikincisi insani boyutu ve üçüncüsü siyasi boyut. Hukuki boyutuyla Türkiye Cumhuriyeti anayasasına göre tecrit bir suçtur. Tutsakların hukuki hakları vardır. Aileleri, avukatlarıyla görüşme, yakınlarıyla irtibat kurma hakları vardır. Bu hakların hiçbiri kullandırılmıyor. Burada hukuki bir suç işleniyor. Tutsakların aileleri ve avukatlarıyla görüşmeleri engelleniyor. Dolayısıyla İmralı Adası’nda Türkiye Cumhuriyeti anayasası ve kanunları uygulanmıyor” diye konuştu.
 
‘Tecrit bütün Türkiye’ye uygulanmaktadır’
 
Tecridin yalnızca bir şahsa yönelik olmadığını kaydeden Ali, insani boyutuyla “toplum dışı etme amacını taşıyan tecridi “insanlık dışı bir uygulama” olarak değerlendirdi. Ali, “İmralı Adası’nda bir insanlık suçu da işleniyor. İşkencedir bir tarafıyla tecrit. Dolayısıyla İmralı adasında tutuklu bulunan Sayın Öcalan ve diğer tutsaklara yönelik bir işkence de söz konusu. Diğer önemli boyutu ise siyasi sebeplerdir. Bu siyasi sebeplere baktığımızda tümüyle Kürt sorunu. Türkiye’de Kürt sorununun demokratik yollardan çözülmesi, Kürt halkının kendi inancını, kimliğini, kültürünü, dilini yaşatmaya çalışması, iradesini beyan etmesinin engellenmesi yatmaktadır tecridin altında. Çünkü tecrit bir şahsa yönelik uygulanan bir uygulama değildir. Çünkü siyasi bir tarafı vardır. Tecrit uygulanan kişi sıradan bir şahıs değildir. İfade ettiği anlam açısından bu tecrit en başta Kürt halkına ve bütün Türkiye toplumuna uygulanmaktadır” ifadelerini kullandı.
 
‘Tecridin uygulanması savaş siyasetinin öncelenmesidir’
 
Ali, tecridin hak mücadelesi arayanlar üzerinde uygulandığını belirtirken, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkede tecridin uygulanması savaş siyasetinin öncelenmesiyle ilgilidir. Çünkü ne zaman ülkede konuşulabilecek bir hal olmuşsa demokrasi kırıntılarıyla işlemeye başlamışsa o zaman görüşmeler yapılmış, ülkede siyaseten bir normalleşme süreci yaşanmıştır. Ne zamanki tecrit politikası ortaya konulmuşsa o zaman konuşmanın ortadan kalktığı demokrasinin kırıntılarının bile uygulanmadığı bir süreç başlamıştır. Tecridi sadece bir şahsa, Kürt halkına uygulanan zulüm, zorbalık, baskı meselesi olarak görmemekteyiz. Bir bütün olarak Türkiye’de yaşayan bütün toplumsal kesimlere, hak mücadelesi veren, emekten yana olan, evine ekmek götüremeyen, kimliği, inancı, kültürü yok sayılan bütün toplumsal kesimleri etkiliyor.”
 
Zorbalığın ve zulmün başladığı yer tecrit politikasıdır
 
Yasaların uygulanması için çağrı yapan Ali, “Türkiye’de haklarını arayan, hukuku arayan bütün toplumsal kesimlere ve insanlara yönelik bir baskı, zorbalık ve zulüm politikası uygulanıyorsa bunun başladığı yer konuşmanın terk edilmesi demokrasinin terk edilmesi baskıcı zorba bir siyasetin uygulanması ile ilgilidir. Biz Türkiye’nin siyaseten normalleşmesi açısından da ekonomik olarak Türkiye’nin normalleşmesi açısından da tecridin sonlandırılmasını talep ediyoruz. Öncelikle hukuki hakları bulunan İmralı’da tutsak edilen başta Sayın Öcalan olmak üzere tutsakların aileleri ve avukatlarıyla görüşmesinin yolunun açılması, İmralı’nın Türkiye toprağı olduğunun hatırlanması gerekiyor. Sanki orası Türkiye dışında başka bir ülkenin toprağı gibi başka bir hukuk işletiliyor. Bunun da bütün bu zorbalığa, zulme, toplumun tamamını etkileyen bir siyasete neden olduğunu ifade etmek isterim. Tecrit insanlık suçudur ve bir an evvel sonlandırılması, hukukun, anayasanın ve yasaların gereği aileleri ve avukatlarıyla görüşme imkânı sağlanmalıdır” çağrısı yaptı.