İşkenceye maruz kalan Berfin: Birlikte mücadele ile tecridi parçalayacağız

  • 09:30 23 Ocak 2023
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Tecride karşı gerçekleştirilen açlık grevi için yapılacak olan açıklamada işkence ile gözaltına alınan ÖGK MK üyesi Berfin Polat, İstanbul Güvenlik Şube Amiri Muhammed Hanifi Zengin ve muayene etmeyen doktorlar hakkında şikayetçi olacağını dile getirerek tecride karşı birlikte mücadele edilmesi çağrısı yaptı.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm toplum üzerinde uygulanan tecride ve cezaevlerindeki hak ihlallerine karşı Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF), açlık grevi eylemi başlattı. ilk olarak 16 Ocak’ta İzmir’de 3 günlük şekilde yapılan eylem, 18 Ocak’ta ise İstanbul’a taşındı. Buradaki 3 günlük eylemi 20 Ocak’ta Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde yapacakları basın açıklaması ile sonlandırmak isteyenler, polis işkencesiyle gözaltına alındı. Baskılara ve işkenceye rağmen ESP ve SGDF üyeleri açlık grevlerini çeşitli illerde sürdürmeye devam ediyor.
 
20 Ocak’ta cezaevi önünde gerçekleştirilen açıklamada işkence ile gözaltına alınan Özgür Genç Kadın (ÖGK) Merkezi Koordinasyon (MK) üyesi Berfin Polat, yaşanan işkenceye ve cezaevlerindeki tecride dair ajansımıza konuştu.
 
‘Tutsaklardan teslim olmaları isteniyor’
 
Tecridin cezaevlerinde sürgün, görüş yasakları, yayınların cezaevine alınmaması gibi yöntemlerle derinleştirildiğini söyleyen Berfin, “Tecrit İmralı’dan başlayarak Bakırköy’e, Silivri’ye kadar tüm siyasi tutsaklara yayılıyor. Tutsakların dışarı ile olan bütün bağları kesilmek isteniyor. Hem cezaevinde katlediliyor, hem keyfi aramalar yapılıyor hem de ailelerinden çok uzak cezaevlerine sevk ediliyorlar. Tamamen dışarıdan soyutlamaya çalışıyor devlet. Biz de buna karşı mücadele hattı çizmek istiyoruz. Siyasi tutsaklar devletin hedefiydi ondan dolayı tutuklandılar. Figen Yüksekdağ’ın şiir kitabının yasaklanması, gönderilen kartların moral verdiği gerekçesi ile verilmemesi… Dışarıdan ve içeriden oluşacak her türlü bağı koparmak istiyor, ondan dolayı tecridi derinleştiriyorlar. Tutsaklardan teslim olmaları isteniyor” dedi.
 
Keyfi yasaklar
 
Cezaevlerinde her geçen gün derinleşen tecridin ve hak ihlallerinin son bulması için çeşitli eylemler gerçekleştiğini söyleyen Berfin, kendilerinin de, bunlara ilişkin başlatılan açlık grevinin İstanbul'daki ayağına destek verdiklerini ifade etti. Berfin, birçok cezaevinde süren direnişlere karşılık yapılan eylemlerin İstanbul ayağında saldırı gerçekleştirildiğini kaydederek, “İzmir’deki açlık grevi ‘Ölüm Uykudaydı’ tiyatrosu ile son buldu, sonra İstanbul’a devredildi. Burada da sonlandırmak için Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önüne çağrı yapılmıştı. Biz de eylem yapmak için gittik. Valiliğin 30 günlük eylem ve etkinlik yasağı verdiğini söylediler. Biz de bunu kabul etmediğimizi eylemi gerçekleştireceğimizi söyleyerek sloganlar ile eyleme başladık. Başladığımız anda ilk olarak Hanifi Zengin’in talimatı ile alandan gazeteciler uzaklaştırıldı. Polis ablukası kuruldu. Biz sloganlar ile basın açıklamamızı okuduk. Daha sonra saldırı başladı” sözleriyle saldırıyı anlattı.
 
‘İşkencecileri tanıyoruz’
 
Berfin, kendilerine işkence uygulayan polislerin yabancı olmadığına, başta İstanbul Güvenlik Şube Amiri Muhammed Hanifi Zengin olmak üzere diğer polislerle her eylemde karşı karşıya kaldıklarına dikkat çekerken, “Tutsakların sesini dışarıya taşımamızı engellemek istediler. İlk önce özellikle kadınlar saçlarından çekilip, yerlerde sürüklendi. Kendi oluşturdukları abluka içerisinde işkence alanı yaratmış oldular. Tekmelendik kollarımızı kırmak istediler. Kollarımızı kıracaklarını söylediğimiz de bize 'Burada ne işiniz var, gelmeseydiniz' diyerek sürekli hakaretlerine devam ettiler. Gözaltına alınırken saçlarımı koparıp, önüme attılar. Suruç'un 6'ncı ve 7'nci yılında çatlak olan kolumu kıran polisler vardı. Tekrar yine aynı bileğime yönelip kırmaya çalıştılar. Gözlüğüm gözümde olmamasına rağmen muhafaza ettiğim yerden çıkarıp kırıp atmışlar” ifadelerini kullandı.
 
Hanifi Zengin ve doktorlardan şikayetçi olacak
 
Daha önceki eylemlerde Hanifi Zengin’in uyguladığı şiddet ve tacizden dolayı kadınların şikayetçi olduğunu hatırlatan Berfin, ardından götürüldükleri hastanede de doktorların polislerden farklı bir tavır sergilemediğini ekleyerek, şikayetçi olacağını dile getirdi. Berfin, “Doktorlara darbedildiğimizi söyledik, işkence gören yerlerimizi yazmadılar.  Hem yapılan işkence hem de hastanede tedavi edilmeme, darp raporlarının verilmemesinden kaynaklı şikayetçi olacağız” sözlerine yer verdi.
 
Annenin kolunu kırmak isteyen polis yine alanda
 
Cezaevlerinde yaşanan tecride karşı kadınların sürekli seslerini yükselttiğine dikkat çeken Berfin, Türkiye ve Kurdistan illerinde tutsak yakınlarının tecride karşı adalet nöbeti başlattığını ve baskılara rağmen haftalarca direndiğini hatırlattı. Berfin, “Tutsaklar üzerinde bir tecrit var ancak dışarıda tecrit koşulu var. Herkesin sustuğu, konuşmadığı bir ortam yaratmak istiyorlar. Kadın eylemleri başta olmak üzere kadınlar öncülük ettiği her eylemde özel hedef alarak saldırıyorlar. Kadıköy’de annelerin yaptığı eylemde annenin kolunu kırmak isteyen polisin tekrar bizim karşımıza çıkması tesadüf değil. Erkek devletin bir politikası” dedi.
 
Birlikte mücadele ile tecrit parçalanacak
 
Bütün saldırılara karşı her geçen gün tutsakları sahiplenmeye ve onların sesini duyurmaya çalışacaklarının altını çizen Berfin, “Tutsakların görüşçüsü olmaya, mektup yazmaya, içerideki mücadelelerini dışarı taşımaya devam edeceğiz. Cezaevlerinde yaşanan hak gaspları, İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit devletin özel politikası. Tutsakların sesini dışarıda haykırmanın tecridi parçalayacağına inanıyoruz. Tecrit yalnızca annelerin ya da bizlerin değil emekçi solun, kadınların, gençlerin birlikte mücadelesi ile kırılacak” sözleri ile mücadeleden vazgeçmeyeceklerinin mesajını verdi.