‘Tecrit, savaş koşullarında seçime gitmek demektir’

  • 11:07 16 Ocak 2023
  • Güncel
ANKARA - HDP milletvekilleri PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecridin kaldırılması talebiyle başlattıkları nöbette açıklama yaptı. Burada konuşan HDP’li Musa Piroğlu, “Tecrit politikalarının sona erdirilmesini sağlamak Kürt halkıyla adil demokratik bir masanın kurulması için omuz omuza gelmemiz gerekiyor” dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin, İmralı F Tipi Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan ve 21 ayı aşkın süredir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesi talebiyle başlattığı nöbet 18’inci gününde. "İmralı'da hukuk uygulansın", "Tecrit insanlık suçudur" yazılı dövizler taşıyan HDP milletvekilleri Feleknas Uca, Zeynel Özen, Kemal Peköz, Dilan Dirayet Taşdemir, Musa Piroğlu, Dersim Dağ ve Celadet Gaydalı, Meclis Dikmen Kapısı’nda açıklama yaptı.
 
‘Çözümün adresi İmralı’dır’
 
İmralı’da uzun süredir ağır bir tecrit uygulandığını belirten Musa, tecrit politikalarının ülkede devletin ve hükümetlerin Kürt sorununa bakışının özeti olduğunu söyledi. Musa, “İmralı’daki tecrit politikası ile hükümetin Kürt sorununa yaklaşımı arasında doğrusal bir ilişki vardır. Bunun karşılığı şudur; tecridin ağırlaştırılması demek savaş siyasetinin ve çözümsüzlüğün derinleştirilmesi demektir. Herkesin bildiğini hükümet de biliyor. Kürt sorununda çözümün adresi İmralı’dır. Sayın Öcalan’a yönelik tecrit politikası demek aslında çözümden kaçmak yani savaşı derinleştirmek demektir. Nasıl ki tecritle Kürt sorunu arasında doğrusal bir ilişki varsa Kürt sorunuyla Türkiye’deki demokrasi arasında da doğrusal bir ilişki vardır” dedi.
 
‘Tecrit, savaş koşullarında seçime gitmek demektir’
 
Ülkenin bir seçim dönemine girdiğine dikkat çeken Musa, herkesin sandık güvenliğini ve iktidarın bu seçim sonrasını kabul edip etmeyeceğini tartıştığını kaydetti. “Tecrit politikası, savaş koşullarında seçime gitmek demektir” diyen Musa, tecridin ağırlaştırılmasının Kürt halkına karşı savaş siyasetinin derinleştirilmesi ve sandığın savaşın ortasında kurulması anlamına geldiğine işaret etti. Musa, “Ve Türkiye’deki bütün emekçiler, Türkiye'de bütün ötekileştirilenler, haksızlığa uğrayanlar şunu bilmek zorundalar: İktidar savaşı sürdürdüğü sürece bu ülkeye demokrasi gelmeyecek. İktidar savaşı sürdürdüğü sürece hiç kimse özgür olmayacak. İktidar savaşı sürdürdüğü sürece emekçiler haklarını alamayacak yoksulluk büyümeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
 
Halklara çağrı: Bu iktidara karşı omuz omuza olalım
 
Musa, savaşa karşı çıkmadan, Kürt halkıyla yan yana gelmeden iktidara karşı çıkma şansının olmadığının altını çizerken, şöyle konuştu: “Eğer bu iktidarı devirmek istiyorsan, bu zorbalığa ve sömürü düzenine son vermek istiyorsak, tutarlı bir şekilde demokrasiden, özgürlüklerden yana olmak zorundayız. Ve eğer tutarlılıktan söz ediyorsak, Kürt sorununda çözümsüzlük siyasetinden vazgeçilmesi, adil ve demokratik bir çözüme ulaşması için çaba harcanmasını savunmamız, Kürt halkıyla yan yana durmamız gerekiyor. Bunun bir tane yolu var. Tecrit politikalarına karşı çıkmak, tecrit politikalarının sona erdirilmesini sağlamak Kürt halkıyla adil demokratik bir masanın kurulması için omuz omuza gelmemiz gerekiyor. Tecride karşı çıkmak demek savaşa karşı çıkmak demektir. Tecride karşı çıkmak demek, bu iktidarın zorbalığına, sömürü düzenine karşı çıkmak demektir. Tecride karşı çıkmak demek gerçekte tutarlı bir demokrasiyi savunmak demektir. Herkesi bu tecrit politikalarına karşı durmaya, savaş politikalarına, çözümsüzlük siyasetine karşı durmaya demokrasi ve özgürlük adına ve bu iktidara karşı omuz omuza gelmeye, yan yana durmaya çağırıyoruz.”