Nuray Özdoğan: AYM, seçim sürecinin bir parçası haline geldi

  • 09:02 10 Ocak 2023
  • Güncel
ANKARA - AYM’nin HDP’ye verilen hazine yardımını bloke etmesi kararını değerlendiren HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Özdoğan, “AYM, anayasayı korumakla görevlidir, AİHM’in sözleşmelerinin ilkelerini uygulamak için kuruldu. Geldiğimiz noktada AYM, seçim sürecinin bir parçası haline gelmektedir” dedi.
 
Anayasa Mahkemesi'nde (AYM) Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında açılan kapatma davası süreci devam ederken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in talebiyle partinin hesaplarına bloke konuldu. AYM, başvurunun Hazine yardımının yapılacağı 10 Ocak öncesi karara bağladı. AYM, 6 Ocak’ta partinin Hazine yardımı bulunan hesaplarına tedbiren bloke konulması talebini 15 üyeden 8’inin kabul oyu ile onayladı.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Özdoğan, AYM’nin HDP’nin hazine yardımına “tedbiren” bloke konulmasını değerlendirdi.
 
‘Faşizan ve baskıcı bir rejim inşa ediliyor’
 
AKP döneminde siyasi partilerin daha zor kapatılması için bir düzenleme yapıldığını söyleyen Nuray, daha önce bir siyasi partinin daha kolay kapatıldığını ve tedbir alındığını belirtti. AKP’nin iktidara geldiği ilk dönemde Türkiye’de siyasi parti kapatılmalarının olmayacağını dile getirdiğini anımsatan Nuray, “O dönemde birçok alanda daha demokratik adımlar atılacağına dair vaatlerde bulunmuştu. Gelinen süreç itibariyle de tam tersi bir süreç yaşıyoruz. Oldukça faşizan ve baskıcı bir rejimi inşa etme çabası içerisinde olduklarını görüyoruz. Kapatmaya dair mevzuat anayasanın 69’ncu maddesinde yer alıyor. 69 madde der ki; ‘Bir siyasi parti kapatma davasında sonuç olarak ya o partiyi kapatırsınız hukuki gerekçeleriniz ve somut olgularınız yeterliyse veya ikinci bir seçenek olarak parti kapatmak yerine istinat konusu eylemlerin ağırlığına göre hazine yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakırsınız’ diyor. Anayasa iki seçenek sunuyor, seçime ilişkin siyasi bir partiye hazine yardımı yapmak zorundalar, bunlar anayasal haklar” dedi.
 
‘2021’de reddedilen gerekçeler kabul edildi’
 
Parlamenter demokrasinin temelinin siyasi partiler olduğuna vurgu yapan Nuray, siyasi partilerin varlığının parlamenter sistem için önemli olduğunu kaydetti. Hazine yardımın bir ‘bağış ya da lütuf’ olmadığını bir hak olduğunu dile getiren Nuray, “Bu halkımızın ödediği vergilerden alınan ve siyasi faaliyetlerin yürütülmesi ve demokrasinin işletilmesi için verilen bir ödemedir. Anayasa mahkemesinin koyduğu tedbir kararı şuna yol açıyor; seçim dönemindeyiz ve HDP’nin seçim dönemine büyük bir dezavantajla girmesine sebep oluyor. İkinci sonuç ise; kararın alınma şekli, yöntemi, kararın içeriği, savcılık makamının gerekçelerine bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, burada aslında partimizin siyaset sahnesinden kaldırılmasına dair bir adım olarak görüyoruz. Bu herhangi bir karar ya da ara karar değil. Özellikle iktidar ortağının açıklamalarından sonra tetiklenen süreçler bunlar. Tedbir meselesi de öyle oldu, ne zaman ki iktidarın ortağı tarafından açıklama yapıldı, daha önce Haziran 2021’de reddedilen bir talep yeniden aynı gerekçelerle bir takım soyut ek gerekçeler konularak yeniden talep edilmiş” diye belirtti. 
 
'Karar içerik olrak geçersiz'
 
Anayasa Mahkemesi’nin tarihinde olmayan bir şeyi yaptığına işaret eden Nuray şöyle ekledi: “Refah Partisi kararında böyle bir karar var, oda tam olarak hazine yardımının bloke edilmesi değil, nihai karara iki gün kala verilen bir karar. Biz şuan nihai karar aşamasında değiliz. Anayasa Mahkemesi nihai karar aşamasında değilken kapatma kararını vereceğine dair görüş bildiren bir karara neden oluyor ve biz bunu ihsas-ı rey olarak görüyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin bu kadar hukuk dışı bir karardan dönebileceğine dair bir umudumuz var. Bu nedenle itirazlarımızı tekrar tekrar sunacağız AYM’ye. Karar içerik olarak gerekçesiz, AYM neden zorunluluğun gerekli ve ölçülü olduğunu açıklamıyor. Biz AYM ihlal başvuruları yapıyoruz, ihlal başvuruları yaparken bu ölçütleri kullanıyor. Kendisinin bizzat gördüğü bir davada, bu ölçütleri neden kullanmıyor? Neden bu kararı almak zorundaydı? Neden zorunlu bir karardı? Hiçbir açıklaması ve gerekçesi yok. Daha da vahimi herhangi bir anayasanın maddesine de dayandırmıyor. Mahkeme kararları yazılırken; ‘şu kanun şu maddesi gereği’ der. Gerekçeli karar hakkı tümden ihlal edildi ve siyasilerin kurduğu basınç AYM’nin kararına dönüştü. Az sayıda olan üyede şerh koymuş, nitelikli çoğunlukla alınmamış bir karar sınırlı alınmış bir karar. Karşı oy gerekçelerini de görmek istiyoruz. Bunların da açıklanmasını talep ediyoruz. Bu kadar hukuk dışı bir karara AYM’nin önemli sayıdaki üyesi şerh koymuş.”
 
‘AYM siyasete ve seçim sürecine müdahale ediyor’
 
Anayasa Mahkemesi’nin Haziran ayında oy birliği ile reddedilen bir talebi neden kabul ettiğine dair bir gerekçenin açıklanmak zorunda olduğunu ifade eden Nuray, AYM’ye “Neden fikriniz değişti?” sorusunu da sorarak, “Haziran ayından bu yana ne değişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı demiş ki; ‘Bütçe görüşmelerinde vekillerin yaptığı açıklamalar’ HDP bütçe görüşmelerinde çok aktif bir muhalefet yürüttü. Oldukça rahatsızlık yaratmış, özellikle Türkiye’nin savaşçı politikalarına son vermesi yönünde yürüttüğü mücadele rahatsızlık yaratmış onu anlıyoruz. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hafiyelik yapmakta. Partinin tecride ilişkin yaptığı açıklamaları suç olarak görmekte. İddianamede zaten bu hususlar var ve değerlendirildi. Birinci iddianame usulsüz olduğu için iade edildi orada da talep edilmişti. İkinci iddianamede yeniden talep edildi, AYM bu talebi reddetmiş oldu. Aslında mesele şu; kapatma davasından sonra partinin siyasi faaliyetlerinde hiçbir aksama olmadı. Aktif siyaset yapmaya, özellikle seçim döneminin gelmesiyle beraber siyasetin yükseldiği ve sözün arttığı bir döneme girdiğimizden kaynaklı HDP’yi de en büyük engel olarak gördüğünden kaynaklı bu başvuru yapıldı. HDP kapatma davasını bir sopa olarak kabul etmedi, siyasi faaliyetleri durmadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığın dilekçesinde; ‘ bu siyasi parti faaliyetlerine devam ediyor, toplantı yapıyor’ diyor ve bundan rahatsız. AYM bu gerekçeleri kabul etmiş ki bu kararı veriyor. Bu gerekçeleri kabul ettiğinizde siz siyasete müdahale etmiş oluyorsunuz. AYM, siyasete ve seçim sürecine müdahale ediyor ve bunun da farkında olunmasını istiyoruz” sözlerini kullandı.
 
‘Hukuk zemininden ayrılmak Türkiye’yi karanlığa sürüklemek demek’
 
AYM üyelerine hukuk çizgisine gelme çağrısında bulunan Nuray, görevleri gereği hukuksal bir duruşun sergilenmesi gerektiğinin önemine dikkat çekti. Nuray, “AYM, anayasaya aykırı bir işlem yapamaz, anayasayı hiçbir kurum ihlal edemez. Bugün anayasa mahkemesinin kararları uygulanmadığında bu bir konu ve gündem oluyor ve yargı kararlarının uygulanmak zorunda olduğu belirtiliyor. AYM kendi bağlı olduğu mevzuatın dışına çıkarak, kendini o mevzuata bağlı görmeyerek bir karar veriyor. Kimse buna bir ara karar demesin. Buna ara karar yazıldığında ara karar olmuyor. Hiçbir metine de siz ‘ara karar’ dediğinizde o ara karar olamayabilir, içeriğine bakılır. Verilen ara kararda sonuçları yargısal değilse bu artık siyasi bir karardır. Böyle değerlendirilmelidir, AYM üyelerinin, AYM’yi getirdiği durum çok vahim bir tablodur. AYM, anayasayı korumakla görevlidir, AİHM’in sözleşmelerinin ilkelerini uygulamak için kurulmuştur, bireysel başvuru yöntemi bu nedenle kabul edilmiştir. Geldiğimiz noktada AYM, seçim sürecinin bir parçası haline gelmektedir. Bizde bunun farkında olmasını ve bu süreci hukuk içerisinde yürütmesini, siyasete bağlı olarak yürütmemesini talep ediyoruz. Türkiye ve bu halklar için bunu yapmak zorundalar. Hukuk zemininden ayrılmak demek, Türkiye'yi karanlığa sürüklemek demektedir. Faşist bir rejime sürüklemek demektir. Bunun ortağı olan herkes bunun bilince olmalıdır. Bunlar basit kararlar ve işlemler değil, bunlar tüm Türkiye'yi ilgilendiren kararlardır” şeklinde konuştu.
 
‘Halkların cebinden para çalmaktır’
 
Kürt halkının yanında yer alan, Kürt halkının hakları için mücadele eden herkesin sayısız parti kapatma deneyimine sahip olduğunu ifade eden Nuray, Kürt halkının hiçbir zaman siyasetini hazine yardımına bağlı olarak yürütmediğini, siyasi partilerin isimleriyle yürüttüğünü kaydetti. Nuray son olarak şunları söyledi: “Elbette büyük bir mücadele ile kurulan emekler bunlar, kimse gasp edemez. Kimse ne siyasi haklarını nede parasal haklarını gasp edemez. Bu ağır hırsızlıktır, bu halkın cebinden çalmaktır. Bunun açıklaması; HDP seçmenin cebinden para çakmaktır. Ne kapatma davası nede tedbir kararı bu partiyi de çalışmaları durdurmaz. Tam tersi kenetler, bir demokrasi mücadelesi veriyoruz tüm Türkiye için. Seçmenimiz vazgeçmediği sürece partimize dönük ne karar verilirse verilsin vazgeçmez. Türkiye demokratik kamuoyuna sesleniyoruz aslında. Halkları; Türkiye’nin demokrasi ve hukuk değerlerine sahip çıkmasını çağırıyoruz. Biz bize düşen görevi yerine getiriyoruz, halklarımız adına siyaset yürütmeye devam ediyoruz. Ama burada en büyük sorumluluk Türkiye’nin diğer demokrasi güçlerinde” ifadelerini kullandı.