Sêvê’yi anlatan annesi: Sêvê yaşamdı

  • 09:01 1 Ocak 2023
  • Güncel
 
İZMİR - Sîlopî’de katledilişinin üzerinden 7 yıl geçen Sêvê Demir’i anlatan annesi Sakine Demir, “Sêvê yaşamdı” diyerek  onun Kürt halkının ve kadınların özgürlüğü için çalıştığını belirtti. 
 
Şirnex’in Silopî  ilçesinde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir,  Kongreya Jinên Azad (KJA) aktivisti Fatma Uyar ile Silopî Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır 14 Aralık 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının ardından 4 Ocak 2016’da zırhlı araçtan açılan ateşle katledildi. Açılan davada Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı “yetkisizlik” kararı vererek dosyayı Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Mahkeme 3 kadın siyasetçinin katledilmesinin, “şüphe” üzerine gerçekleştiğini belirterek dosyanın üzerini kapattı. 
 
Sorgulamaya çocuk yaşta başladı
 
Katledilen 3 kadın siyasetçiden biri olan Sêvê Demîr, Mêrdin’in Stewr ilçesine bağlı Şûtê (Şenocak) köyünde 1977'de dünyaya geldi. Baskı ve asimilasyon politikaları sonucu daha beş yaşındayken Amed’in Bismil ilçesine göç eden Sêvê ve ailesi yaklaşık 5 yıl burada kaldı. O süreçte Sêvê okula gitmedi. Buna rağmen okulda Türkçe öğrenen çocuklardan Türkçe konuşmayı öğrendi. Sêvê, bir anlam veremediği nedenlerle evlerine sürekli polisin baskın yapması ve ailesine hakaret etmesine şahit olur ve bunu sorgulamaya başlar. 
 
‘Sêvê, Kürt kadınlarını örgütledi’
 
Sêvê, batıya göç eden Kürtlerin ağır koşullarda verdikleri yaşam mücadelesine ailesiyle birlikte katılır. Başta pamuk tarlaları olmak üzere tarım işçiliğinin farklı çeşitlerinde ailesiyle birlikte çalışır. Kürt halkının mücadelesinin haklılığını anlayan Sêve, Kürt kadın mücadelesi ile de tanışır. Bulundukları mahallede ırkçı baskılara maruz kalan Sêvê siyasi ve örgütlü mücadeleyi Halkın Demokrasi Partisi’nde (HADEP) yer alarak devam ettirir. Partinin yönetiminde yer alan Sêve, Manisa’da HADEP’e seçim bürosu verilmemesi üzerine, kendi evinin bir bölümünü seçim bürosu haline getirir. O zaman HADEP Kadın Kolları’nda yer alan Sêvê, zamanla öncüleşerek Kürt kadınlarını etkiledi. 
 
İmralı tecridinin kaldırılması için açlık grevlerine katıldı
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Türkiye’ye getirildiği 15 Şubat 1999 tarihi Sêvê’nin hayatında bir dönüm noktası olur. Kadın mücadelesinde daha aktif rol almaya başlayan Sêvê, özgür basın, dil çalışmaları yürütür sonrasında da Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Kadın Komisyonu’nda çalışma yürütür. 18 Nisan 2009'da "KCK" adı altında gerçekleştirilen operasyonlarda tutuklanarak 5 yıl tutsak edildi. 2011'de Abdullah Öcalan üzerinde uygulanmaya başlanan tecridin kaldırılması, Kürt halkının anadilde hakkının sağlanması talebiyle süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerinde yer alır. Sêvê, cezaevinden çıktıktan sonra ise DBP PM üyesi olarak Mêrdin ve Şirnex’ta çalışmalara başladı.
 
Sêvê’yi katledilişinin 7’nci yılında annesi Sakine Demir anlattı.
 
Asimilasyon, göç ve mücadele
 
Bismil’den Manisa’nın Salihli ilçesine 1995’te artan asimilasyoncu baskılar sonucu mevsimlik tarım işçiliği için göçmek zorunda kaldıklarını belirten Sakine, baskının burada da devam ettiğini ifade etti. Sakine, “Suyumuzu kesiyorlardı, elektriğimizi kesiyorlardı. Kimse bize evini kiralamıyordu. Parti burada açıldıktan sonra Sêvê de buradaki yönetime girdi. Sonra Manisa merkezde çalışma yürütmeye gitti. Çalışmayı seviyordu. Bir gün ‘Ben gidiyorum’ dedi. Niye diye sorduğumda ‘Bana burada yurtseverlik yok, ben ülkeme gideceğim’ dedi.  Önce Ankara’ya gitti. Biz burada çok zulüm gördük, ama hiçbir zaman başımızı eğmedik, mücadele ettik” şeklinde belirtti. 
 
‘Sêvê Kürtlerin derdini anlamıştı’
 
Sêvê, Manisa’da Kurdistan’ın farklı yerlerinden göçen Kürtlerin burada da ırkçı, asimilasyoncu politikalara maruz kaldığını görmüştü. “Sêvê Kürtlerin derdini anlamıştı, bu halkın ve ülkenin derdini anlamıştı” diyen Sakine, “Sêvê şehit düştükten sonra insanlar gelip bizi tehdit ediyorlardı. Bizim üzerimizde olan zulüm kimsenin üzerinde yoktu. Yine de baş eğmedik, Kürtlüğümüze ve yurtseverliğimize sahip çıktık. Orada bize zulmettiler, burada tahammül etmiyorlar. Devlet bizi reddediyor, bizi kabul etmiyor” sözleriyle devam eden baskıları dile getirdi. 
 
Taybet Ana’nın cenazesini sokakta bırakan düşmanlık
 
Kızının DBP PM üyesi olarak çalıştığı Mêrdin ve Şirnex’de özyönetim direnişlerinde silahlı olmadıkları belli olduğu halde katledildiğini belirten Sakine, devletin Kürt halkına düşmanca yaklaştığını ifade etti. Düşmanlığın bile bir ahlakının olması gerektiğinin altını çizen Sakine, “Eskiler düşmanın bile ahlaklı olması gerektiğini söylüyorlardı. Bugünkü devlet bize düşmanlık ediyor ama ahlaklı değil bu. Mesela Taybet Ana, sokak ortasında yedi gün kaldı. Acaba ne anladılar bundan? Kürt ve yurtsever olduğu için öldürdüler. Kapısının önündeydi, hiçbir şey yapmamıştı” sözlerini kullandı. 
 
‘Kürt halkı birlik olmalı, Türkler de ses çıkarmalı’
 
Kürt halkının birliğinin önemine dikkat çeken Sakine, “Ne zamana kadar böyle olacak? Devlet bizi öldürüyor, bu şekilde bitireceğini sanıyor. Bizi yok edemez. Biz var olacağız, zafer de bizim olacak. Anneler başkaldırmalı, bu mücadeleyi kazanacak olanlar annelerdir. Kürt halkı bu ağır uykudan uyanmalıdır. Biz artık ölüm istemiyoruz. Türk halkına da sesleniyoruz, onlar da öldürülüyor. Onlar da ses çıkarmalı” şeklinde konuştu.  
 
‘Tecrit kırılmalı’
 
Cezaevi kapılarının açılması ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini söyleyen Sakine, “Durumunun nasıl olduğunu bilmiyoruz. Ne zamana kadar böyle sürecek? Zindanlarda bir sürü hasta tutsak var, anneleri kapı önlerinde. Kimsenin onlardan haberi yok. Acaba Kürtler buna yeter demiyor mu? Ele ele verip yeter demeliyiz, birliğimiz olmalı artık” ifadelerini kullandı. 
 
‘Jin, jiyan azadi ne için söyleniyor?’
 
Kadınların her alanda engellendiğini, bu nedenle en çok da kadınları direnmesi gerektiğine ifade eden Sakine, devamla şöyle dedi: “Jin, jiyan, azadi ne için söyleniyor? Toplumun yarısı olmazsa o toplum özgürleşemez. Sêvê kadındı, yaşamdı ve yaşamı da yürütüyordu. Kadınların yaşamını istiyordu. Bana ‘Kadınlar özgür olmazsa hiçbir yere özgürlük gelmez anne’ diyordu. Kadınların üzerinde çok fazla zulüm olduğunu söylüyordu. Kadınlar için çalışıyordu. Ülkesi için, dili için çalışıyordu, Sêvê emekçiydi. Ben de Kürt kadınlarına sesleniyorum, onlar da Sêvê gibi ayağa kalkmalı.” 
 
‘Kürt halkı uykudan uyanmalı’
 
Her sene Şirnex’e, Sêvê’nin mezarına gittiğini söyleyen Sakine, son olarak “Gitmezsem dünyada başka bir şeyim kalmamış diyorum. Sêvê benim yaşamımdır, gece uykumdur, dışarıda gölgemdir. Sêvê bu ülkenin kadınıydı, halkı için çalışıyordu. Sadece Kürt halkı için değil, herkes için çalışıyordu. Ama zafer yakındır, Kürtlere çağrım budur; uykudan uyanmaları gerekiyor” dedi.