Kadınlar: Şebnem'in yanındayız

  • 10:52 30 Aralık 2022
  • Güncel
 
İSTANBUL - TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında yeniden verilen tutukluluğunun devam kararının politik olduğunu söyleyen dava avukatı ve duruşmayı takip eden kadınlar, “Burada bir araya gelen herkes devlet için bir ‘at sineği’. Şebnem hoca olduğu yerden, bizler de dışarıdan mücadele edeceğiz” sözleriyle seslendi.
 
Türkiye'nin Güney Kurdistan’a yönelik saldırılarında kimyasal silah kullanımına ilişkin bağımsız heyetler tarafından araştırma yapılması gerektiğini belirtmesinin ardından jet hızıyla AKP-MHP iktidarı tarafından hedef gösterilip tutuklanan ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın ikinci duruşması dün İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Binlerce avukat duruşmayı gönüllü takip etmek isterken sanatçı, insan hakları savunucusu, kadın örgütü temsilcilerinin de aralarında bulunduğu her kesimden yüzlerce kişi ise Şebnem’i duruşma salonunda yalnız bırakmadı.
 
Adalet gelene kadar mücadeleye devam!
 
Duruşma sonunda kararı açıklayan mahkeme heyeti, Şebnem’in tutukluluğuna devam kararı vererek duruşmayı 11 Ocak 2023 tarihine erteledi. Şebnem alkışlarla duruşma salonundan uğurlanırken, kararın ardından ise yüzlerce kişi adliye koridorlarında alkış, zılgıt ve “Şebnem hoca onurumuzdur” sloganı ile yürüyüş gerçekleştirdi. Duruşmaya katılan meslektaşları ve her kesimden kadınlar, bir kez daha Şebnem’e adalet gelene kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerinin mesajını verdi.
 
‘İstekleri en ağır cezanın verilmesi!’
 
“Hukuksuz” bir yargılama olduğunu söyleyen dava avukatlarından Meriç Eyüpoğlu, Şebnem’in katıldığı televizyonda değerlendirmelerde bulunduğu günden bu yana AKP-MHP iktidarı, bakanlar ve devlet yetkilileri tarafından hedef alındığını belirtti. Meriç, yaşananları şu sözlerle anlattı: “Ağır açıklamalardaki hakaretleri bir tarafa bırakalım, aynı zamanda yargıyı, anayasal kurumların taraf olmasını istediler. Ve de en ağır cezanın verilmesini istediler. Hatta Devlet Bahçeli ‘vatandaşlıktan çıkarılmasını’ istedi. Bu tür açıklamaların arka arkaya geldiği durumda yargı, kendini vazifeli kabul ediyor. Ve gerçekten de verilebilecek cezanın en ağırını vermek için minimum hak ihlalini ardı ardına işleyerek performans gösteriyor. Süreç de adım adım ilerledi.”
 
‘Yeni soruşturma ile tutuklama planları yapılıyor’
 
Davayı “politik yargılama” olarak yorumlayan Meriç, “Alanında uzman, 35 yıllık Adli Tıp Uzmanı, profesör bir akademisyen bilimsel değerlendirme yapıyor. 40 yılı aşkın bir süredir insan hakları mücadelesinde yer almış, Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere her düzeyde bilimsel bilgisine güven duymuş biri yapıyor bunu. Dolayısıyla uzmanlık alanına ilişkin bir değerlendirmesinin kendisi suç oluşturamaz ama her halükarda bile yargılama konusu olan propaganda maddesi tutuklama gerektiren bir madde değil. Dolayısıyla tutuksuz yargılanması gerekirdi. Oysa biz bırakalım tutukluluğu, cezanın en üst sınırdan verilmesini talep eden bir mütalaayla karşı karşıyayız.  Bu da yetmemiş olacak ki üzerine bir de ‘örgüt üyeliği’ soruşturması başladı. Bir elleriyle bırakıp diğer elleriyle diğer dosyadan tutuklamak gibi planlar da yapılıyor” şeklinde konuştu.
 
‘İsyan etmeye devam edeceğiz!’
 
Şebnem’in tüm sonuçlara hazır olduğunu vurgulayan Meriç, ne kararlılığından, ne mücadelesinden, ne de sözlerinden vazgeçmeyeceğini mahkemede de tekrarladığını dile getirdi. Meriç, “Ne söylersek söyleyelim, ne anlatırsak anlatalım kanunun hangi maddesini, AYM’nin, AHİM'in hangi kararını söylersek söyleyelim zaten öncesinde verilmiş kararı değiştiremeyeceğimizi biliyoruz. Bu nedenle hakimin reddini istedik” şeklinde konuştu. Duruşmada reddi hakim talebinin de hukuksuzca reddedildiğini anımsatan Meriç, “Bu mahkeme belli ki karar verecek. Bizim için verilecek bu kararın hukuken bir anlamı olacak ama politik olarak ne olduğunu bildiğimiz için bunu eleştirmeye, itiraz ve isyan etmeye devam edeceğiz” dedi.
 
‘Hepimiz at sineği’ olacağız!’
 
Şebnem’in savunmasında, “Ben bu devletin başına bela olmuş at sineğiyim” sözleri ile kendilerinin de bu davada bir “at sineği” olacaklarını söyleyen Meriç, “Burada bir araya gelen herkes aslında devlet için ‘at sineği’. Devletin bırakalım düşüncelerini, sözlerini, eylemlerini, var olmalarını bile istemediği, kolaylıkla vatandaşlıktan çıkaralım diye önerilerde bulunabileceği insanlardır. Tabii ki Şebnem Korur Fincancı olduğu yerden mücadele etmeye, yazmaya, çizmeye, araştırmaya ve okumaya devam edecek. Bizler de dışarıda üzerimize düşen neyse onu yapmaya devam edeceğiz” mesajını verdi.
 
‘Adaleti mutlaka getireceğiz!’
 
9 yıldır adaleti “tırnaklarıyla kazıyarak” arayan ve Şebnem’in duruşmasını takip edenler arasında yer alan Gezi Direnişi’nde polisin sıktığı gaz fişeği ile katledilen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan, bu “hukuksuzluğun” ilk olmadığını vurguladı. Hak ve adalet arayan herkesin sindirmeye çalışıldığını ifade eden Gülsüm, verilen kararı kabul etmediklerini dile getirdi. Gülsüm, "Susmayacağız, mücadele etmeye devam edeceğiz. Nerede hak, hukuk arayışı var işte orada olmaya devam edeceğiz. Eninde sonunda bu adalet bize de dönecek. Çünkü kesinlikle durmayacağız. Şebnem hocayı da Gezi'de yargılanan ve bütün siyasi tutuklular oradan çıkacaklardır. Biz çok iyi biliyoruz ki Şebnem hoca, hocalık kimliğinden dolayı yargılanıyor. Bir yaraları var ki istemediler. Ama er ya da geç her şey ortaya çıkacak” sözlerini kullandı. Ortak mücadele ile adaleti getireceklerinin altını çizen Gülsüm, “Ne kadar güçlü, dirençli olursak hak, hukuk ve adaleti bulacağız” dedi.
 
Cumartesi Anneleri kararı kabul etmiyor
 
Cumartesi Annesi İkbal Eren Yarıcı ise Şebnem’in tüm dünyada insan yaşamı ve hakkı için kendi yaşamını vakfeden bir insan olduğunu ifade etti. Şebnem’in yaşamı boyunca mücadele verdiğini belirten İkbal, “Onun özgürlüğünün elinden alınmış olmasını hazmedemiyorum. Biz Cumartesi Anneleri olarak onu hep yanımızda hissettik, bizim mücadelemize katkı sundu. Sadece bizim mücadelemiz değil ülkede mağdur olan herkesin yanındaydı. Hak ve adalet mücadelesi verdi. Yaşam hakkını savunan bir insanın tutsak olmasını kabul etmiyorum” şeklinde konuştu. Şebnem’in değerlendirmelerini bu ülkede yapabilecek başka kimsenin olmadığını söyleyen İkbal, “Bunun araştırılması gerekirken Şebnem hocanın söylemlerinin kelepçe altına alındığını görüyoruz. Onun tutsak olması bu ülke için kayıp, utançtır” değerlendirmesini yaptı.
 
‘Hukuksuzluğa bir an önce son verilsin!’
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubesi üyesi Fatma Akaltun, Şebnem’in tutuklanmasını kabul edilebilir olmadığını dile getirdi. Ülkede çok yönlü bir “hukuksuzluk” olduğunu kaydeden Fatma, “Düşüncesini açıklayan, iktidara yakın söylemlerde bulunmayan herkes onlara göre ‘terörist’. Bu bir sendikacı, bilim insanı ya da yasal hakkını arayana kişiler ‘terörist’ ilan ediliyor. Onun için bu hukuksuzluğa bir an önce son verilmesini ve Şebnem hocanın serbest bırakılmasını talep ediyoruz” sözleriyle seslendi.