‘Kürt halkı kazanımlarına sahip çıkmalı’

  • 09:06 10 Aralık 2022
  • Güncel
Medya Üren-Sema Çağlak
 
ŞİRNEX - Kadın siyasetçiler, Kürt halkının kazanımlarına sahip çıkması gerektiğini belirterek, "Kürt halkının davasına ve kimliğine dair bir iradesi ve bilinci var. Bu nedenle Kürtlerin başarısından korkuyorlar" dedi. 
 
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye ile Güney Kurdistan’a dönük başlattığı saldırılar Hem Güney Kürdistan'a yönelik saldırılar, hem Rojava’ya yönelik saldırılar ve hem de Kürt siyasetine yönelik saldırılar, tüm Ortadoğu'da gerilimlerin ve krizlerin derinleşmesine neden olduğu üzerine de tartışmalar sürüyor. 
 
Siyasetçi kadınlar, Kürtlerin kazanımları ve buna dönük saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Kimyasal silah kullanımı araştırılmalı’
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Êlih Belediye Eşbaşkanı Songül Korkmaz, uluslararası güçlerin sessiz kalmasının Türkiye'nin saldırılarına onay verdiği anlamına geldiğini söyledi. Songül, "Uluslararası güçler sessiz kalmasaydı, Türk devleti Kürt halkına bu kadar vahşice saldıramazdı, bu kirli savaşı yürütemezdi. Kimyasal silahların savaş hukukuna göre suç olduğunu tüm dünya biliyor. Uluslararası güçlerin konuyla ilgili araştırmalarını düzenli olarak yapması ve sonuçlarını toplumla paylaşması gerekmektedir. Bu nedenle, konumunuzu tanımlamanız gerekir. Bu savaş bağlamında hastaneler bombalanıyor veya siviller öldürülüyor. Bu saldırılara karşı güçlü ve somut tavırlar gösterilmelidir. AKP, MHP yönetimi savaş kavramı üzerinden politika yürütüyor. Bununla birlikte hukuka ve yolsuzluğa karşı bütün yol ve yöntemler halkın üzerine işlemektedir. Bu kirli savaşa sessiz kalınması kabul edilemez ve bu vahşi saldırılar Kürt halkının kazanımlarına yöneliktir. Kürt halkı onların kazanımlarına sahip çıkmalıdır” dedi.
 
‘Saldırıların nedeni kadın iradesini tanımamak’
 
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara dikkat çeken Songül,  Rojava Devrimi’nin kazanımlarının hedef alındığına işaret etti. Songül, "Rojava'daki devrim aynı zamanda bir kadın devrimidir. Bu saldırı, kadın devrimine karşı tahammülsüzlüktür. Kadınların gücünden ve mücadelesinden korktuklarını görüyoruz. Bu nedenle kadınların örgütlendiği ve geliştiği her yerde bir saldırı başlatıyorlar. Şimdi bile bu saldırılar Rojava'da yapılıyor. Rojava'da kadınların önderlik ettiği devrim, bugün tüm dünya için rol model haline geldi. Ama devlet bu başarıya ve kazanımlara tahammül edemiyor. Bu saldırıların artmasının nedeni, kadın iradesine tahammülsüzlük, kadın kimliğinin anlaşılamamasıdır. Ayrıca kadınların düşünce ve fikirleri, kadınların geliştirdiği yaşam felsefesi de yok edilmek istenmektedir. Ancak ne olursa olsun, kadınların öncülüğünde geliştirilen özgür yaşam felsefesi her yerde kök salmış ve her geçen gün daha da büyümektedir” şeklinde konuştu.
 
‘DAİŞ’i Rojava’da canlandırmak istiyorlar’
 
Türkiye’nin amacının Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ çetelerini canlandırmak olduğunu vurgulayan Songül, "DAİŞ'in bütün güçlerinin Hol kampında olduğu biliniyor. Saldırıya ilk önce Hol kampından başladılar. Rojava'da DAİŞ çeteleriyle yürüttükleri kirli sistemi bir kez daha ortaya çıkarmak istediklerini biliyoruz. Orada Kürt halkının kazanımlarına bir kez daha savaş açmak istiyorlar. Hiçbir gücün karşı koyamadığı DAİŞ çetelerine karşı Kürt kadınların önderliğinde bir devrim gerçekleştirildi. Ancak Kürt halkı kazanımlarından taviz vermeyecek ve mücadelesini güçlendirecektir" dedi.
 
‘Özel savaş konseptiyle saldırıyorlar’
 
Misirca Belediye Eşbaşkanı Esmer Baran da, 90'lı yıllardaki saldırılarda amaçlarına ulaşamadıklarını ancak şimdi özel saldırılarla Kürt halkının değerlerini yok etmek istediklerini söyledi. Esmer, "Biz varız. Bu savaşı istemiyoruz.  Bu büyük bir zulümdür. Bugün her türlü araçla, kimyasal silah kullanarak Kürt halkına saldırıyorlar. Savaş çıkarmak için her türlü yolu deniyorlar. İstanbul'daki patlama, Kürtlere karşı savaş başlatmanın oyunlarından biriydi. Botan tarafında büyük bir savaş yürütüyorlar. Hem doğaya soykırım uyguluyorlar hem de topluma karşı özel savaş politikaları yürütüyorlar. Yani sadece Güney Kurdistan’da değil, Rojava ve Türkiye’de de halkın değerlerine ve kazanımlarına karşı özel savaş politikaları yürütüyor. 1990'larda köyleri boşaltıp yaktılar. Binlerce köy yok edildi. Şimdi aynı saldırıları özel bir konseptle gerçekleştiriyorlar" şeklinde konuştu.
 
 ‘Kimyasal silah kullanımı aydınlatılmalı’
 
Midyat Belediye Meclis üyesi Halise Cebe, Kürt halkının kadim bir tarihe ve mücadeleci bir mirasa sahip olduğuna dikkat çekerek, "Çünkü Kürt halkına dört bir yandan saldırıyorlar. Kürt halkı sadece haklarının ve kimliğinin davasının peşinden gidiyor. Kürtlere yönelik haklar ve saldırılar söz konusu olduğunda tüm dünya sessiz. Birçok uluslararası kurum ve kuruluş Kürt halkı için herhangi bir adım atmamıştır. Ne CPT ne de OPCW Kürtlere karşı savaşları gündeme getirmedi. Aksine, kimyasal silah kullanımına yönelik araştırmalar engellendi. Kimyasal silah kullanımının aydınlatılmasını ve araştırılmasını istiyoruz" diye belirtti.
 
‘Kürtlerin başarısından korkuyorlar’
 
Halise konuşmasının sonunda Kürt halkının kazanımlarına sahip çıkması gerektiğini belirterek, "Kürtlere karşı çok çetin bir savaş yürütüyorlar. Kürtlerin zaferinden korkuyorlar. Amaçları Kürtlere boyun eğdirmeye devam etmektir. Kürtlerin statü, kültür ve kimlik sahibi olmasını istemiyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar başarılı olamıyorlar. Kürtler iradelidir, kendi ayakları üzerinde durur, varlığını ve kimliğini bilir. Kürtler 40 yılı aşkın bir süredir büyük bir mücadele içinde olmuş ve bu yıllarda birçok kazanım elde etmiştir. Şimdi tüm bu kazanımlar tehdit altında. Tüm dünyalar ve güçler buna sessiz kalıyor. Bizim bu devletten hiçbir beklentimiz yok. Sadece Kürtler birbirlerini koruyabilir ve kazanımlarına sahip çıkabilir" dedi.