‘CPT’nin ne tarafsızlığı ne de saygınlığı kaldı!’

  • 09:04 10 Aralık 2022
  • Hukuk
Marta Sömek 
 
İSTANBUL - CPT’nin, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşüp görüşmediğine dair somut hiçbir bilgi paylaşmayarak tarafsızlığı ve saygınlığını yitirdiğini belirten ÖHD üyesi avukat Necla Mizgîn Argış, “CPT’nin sadece kendi misyonunu yerine getirmesini istiyoruz. Tüm hukuk derneklerinden ve halkımızdan da talebimiz, her daim ısrarlı bir şekilde bu talebin gerçekleştirilmesi için üzerlerine düşeni yapmaları” dedi.
 
1999 yılından bu yana İmralı Adası’nda tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit derinleşerek sürdürülüyor. PKK Lideri ile İmralı’da tutulan diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan tam 20 aydır hiçbir haber alınamıyor. En son 25 Mart 2021’de hakkında çıkan kimi haberlerin ardından ailesi ile kısa bir telefon görüşmesi gerçekleştiren PKK Lideri, avukatları ile görüşme gerçekleştirmek istediğinin altını çizmişti. Akabinde telefon görüşmesi yarıda kesilirken, o tarihten sonra ise İmralı’dan herhangi bir haber alınamadı.
 
CPT’den İmralı ziyareti
 
Abdullah Öcalan ve diğer tutsakların avukat görüşleri Bursa İnfaz Hakimliği’nin 6 ayda bir verdiği “avukat görüş yasağı” ile, aile görüşleri ise İmralı Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından verilen 3 aylık “disiplin cezaları” gerekçe gösterilerek engelleniyor. İmralı’nın dışarı ile olan mutlak iletişimsizlik hali için Asrın Hukuk Bürosu avukatları defalarca Avrupa Konseyi İşkencenin Önlenmesi Komitesi’ne (CPT) bilgilendirme başvuruları yaptı.  CPT, Eylül ayında ziyaret periyotlarında olmasa da Türkiye’ye ziyaretinde İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ni ziyaret ettiğini duyurdu.
 
Görüş muamması
 
Asrın Hukuk Bürosu, 29 Kasım’da yaptığı açıklamada ise CPT’nin Eylül ayında İmralı Cezaevi’ne gerçekleştirdiği ziyarette Abdullah Öcalan’ın görüşmeye çıkmadığı yönünde duyumlar aldıklarını duyurdu. Konuya dair net bir bilgi vermeyen CPT’ye dünyanın dört bir yanından çağrılar yapılırken, 20 aydır haber alınamayan PKK Lideri ve diğer tutsaklarla derhal görüşme gerçekleştirilmesi talebi de sürdürülüyor.
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube üyesi avukat Necla Mizgîn Argış ile CPT’nin İmralı ziyareti ardından sürdürdüğü sessizlik ve İmralı’daki mutlak iletişimsizliğe dair konuştuk.
 
'Başvurular ısrarla sürdürülecek'
 
ÖHD İstanbul Şubesi olarak 21 Kasım günü, İmralı görüşü için İstanbul Barosu’na başvuruda bulunduklarını söyleyen Mizgîn, “Öncesinde 775 ÖHD’li ve demokrat avukatların imzasını taşıyan, Sayın Abdullah Öcalan ve İmralı Adası’ndaki diğer tutsaklarla görüşmelerin gerçekleştirilmesine ilişkin bir başvuru yapılmıştı” hatırlatmasında bulundu. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan taraflarına hiçbir şekilde dönüş gerçekleştirilmediğini belirten Mizgîn, “Ve biz ısrarla kanunen görüşmelerin gerçekleştirilmesi için başvurularımızı yapmaya devam ediyoruz. Hem Türkiye’deki hukuki mevzuatlar gereğince mekanizmaları işletmeye çalışıyoruz hem de uluslararası kamuoyunu bilgilendirerek uluslararası anlamda da gündemde olmasını ve oradan da çağrı yaparak bu hak ihlallerinin son bulması istemiyle ısrarla en doğal hak olan müvekkil-vekil görüşmesinin gerçekleştirilmesi için başvurularımızı yerine getiriyoruz” sözleriyle başvurularını sürdürmeye devam edeceklerini paylaştı.
 
‘CPT tarafsız olmaktan uzun zaman önce çıktı’
 
Mizgîn, CPT’nin İmralı’ya gerçekleştirdiği ziyarete dair hiçbir bilgi vermemesine ilişkin şunları kaydetti: “Eylül ayında yapılmış ya da yapılmamış bir ziyaret gündemdeyken, üzerinden iki aydan uzun bir zaman geçti. Ancak hiçbir suretle CPT net bir şekilde, ‘Evet, biz görüş gerçekleştirdik cezaevi kurumu ve Sayın Abdullah Öcalan ile diğer tutsaklarla.’ Ya da, ‘Hiçbir suretle böyle bir görüş gerçekleştirilmedi heyetimiz tarafından. Yanlış bir duyum ya da izlenimle bu haberler meydana geldi’ şeklinde bir geri dönüşleri mevcut değil. Sadece duyumlar üzerine biz de gündem yapmaya çalışıyoruz. Bu noktada CPT’nin bu yönlü bir geri dönüşünün olmaması ya da bizim CPT’ye yaptığımız özel başvurulardan, süreci çok ağır işletmesi durumu elbette bizim nazarımızda ve tüm uluslararası kamuoyu tarafından kabul edilebilir değil. Ancak CPT bu noktada netliğini ve tarafsızlığını koruyabilen kurum olmaktan uzun zaman önce çıktığını bu şekilde gösteriyor.”
 
'CPT misyonunu yerine getirmeli'
 
25 Mart 2021 tarihinden bu yana, İmralı Cezaevi’ndeki müvekkilleriyle hiçbir suretle görüşme gerçekleştiremedikleri ve haber dahi alamadıklarını paylaşan Mizgîn, “Bütün başvurularımız gerekçe sunulmaksızın ya da sonradan kabul edilebilir gerekçeler ve hukuki hiçbir dayanak olmaksızın reddedilmekte. Yaklaşık iki yıldır görüşme gerçekleştirememe ve haber alınamama durumu devam ettiği halde CPT bunu bir olağanüstü hal olarak değerlendirmiyor. Ya da gelip hızlıca bir raporlama, görüşme gerçekleştirme hali olarak değerlendirmiyor” sözlerini kullandı. CPT’nin İmralı’da bir görüş gerçekleştirip gerçekleştirmediğine dair somut hiçbir şey olmadığına dikkat çeken Mizgîn, “CPT bu noktada tarafsızlığını kaybetmekle birlikte kendisine duyulan saygınlığı da yitirmekte. Bu sebeple biz CPT’nin sadece kendi misyonunu yerine getirmesini istiyoruz. CPT’ye yaptığımız başvuru ve görüşmelerimizde de bu aciliyeti belirtmemize rağmen CPT’nin başvurulara hızlı bir şekilde cevap olmayı bir kenara bırakalım, henüz başvurulara bir cevap olabiliyor mu onu bile bizimle paylaşır durumda değil” vurgusunu yaptı.
 
Babasının cenaze törenine katılmasına izin verilmedi!
 
Öte yandan 30 Kasım Çarşamba günü Amed’de babasının yaşamını yitirmesi nedeniyle ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan Veysi Aktaş adına avukatlarının cenaze törenine katılması için yaptığı başvuruya cevap verilmediğini ifade eden Mizgîn, “Artık siyasi tutsaklara yönelik bu hukuki olmayan durumlar o kadar sık rastlanır duruma gelmiş ki her cezaevinde benzer şekilde yine kanuna uygun olmayan disiplin cezaları tüm mevzuat hükümleri yerinde olmasına rağmen hasta mahpuslara ilişkin yapmış olduğumuz erteleme başvuruları ya da 30 yıllık tutsakların herhangi bir gerekçe sunmaksızın ya da kabul edilebilir bir unsur olmaksızın ‘iyi halli olmadığı’na ilişkin kurumun kendince aldığı kararlar gereğince tahliyeleri gerçekleştirmiyor” yorumunu yaptı.
 
'İmralı’dan tüm cezaevlerine yayılan hukuksuzluklar…'
 
Hukuki mekanizmayı işletmenin avukatlar için de oldukça zor bir duruma geldiğine işaret eden Mizgîn, “Çünkü bütün başvurularımız sonuçsuz kalıyor ve özellikle İmralı Adası’nda uygulanmaya çalışılan tecritle bütün cezaevlerine ‘cevap’ mahiyetinde bir unsura dönüşüyor. İmralı Adası’nda bir görüşme gerçekleştirilememe durumu diğer cezaevlerine de sirayet ediyor. Bize şunu söylemek istiyorlar; ‘Biz burada hiçbir şekilde görüşme gerçekleştirmeyeceğiz. Hiçbir hukuki hakkı yerine getirtmeyeceğiz' ve bu diğer cezaevlerine de size bu şekilde geri dönüş sağlayacak” ifadeleriyle hukuksuzlukların İmralı’dan başlayarak tüm cezaevlerine uygulandığının altını çizdi.
 
'Talepler ısrarla sürdürülmeli'
 
Abdullah Öcalan ile görüşebilmek için dünyanın dört bir yanından başvurular gerçekleştirildiğine dikkat çeken Mizgîn, “Avrupa’da yaşayan meslektaşlarımız, avukatları olarak birçok kez hem kendi görüşmelerinin sağlanması hem de Türkiye ve Kürdistan’daki meslektaşlarımızın İmralı Adası’ndaki tutsaklarla görüşme gerçekleştirmeleri için başvuruda bulundu. Ama bize cevap olunmadığı gibi onlara da bir cevap olunmuyor” şeklinde konuştu. Hukukçuların ısrarla görüş başvurularını sürdürmeleri, kamuoyunun da daima taleplerini haykırmaları gerektiğini vurgulayan Mizgîn, şu sözlerle seslendi: “Bu noktada hem 775 avukat hem de Avrupa’dan 22 ülkedeki diğer meslektaşlarımızdan yine uluslararasında çalışma yürüten tüm hukuk derneklerinden ve halkımızdan öncelikle elbette bizim de talebimiz, her daim ısrarlı bir şekilde bu talebin gerçekleştirilmesi için üzerlerine düşeni yapmaları. Meslektaşlarımızla da dayanışma içerisinde olmayı bekliyoruz.”