Zozan Özgökçe: Bizlere değil, katillere barikat!

  • 09:02 30 Kasım 2022
  • Güncel
WAN - Jîna Emînî şahsında Rojhilat ve İran’da yayılan direnişin, 25 Kasım günü kadınların alanlara çıkmasındaki etkisine işaret eden aktivist Zozan Özgökçe, “Yanı başımızda bir halk ayaklanması ile ortaya çıkan ‘Jin jiyan azadî’ temel sloganımız oldu” dedi.
 
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Kurdistan, Türkiye ve dünyada kadınlar alanlardaydı. İran rejimi tarafından katledilen Kürt kadın Jîna Emînî şahsında, Rojhilat başta olmak üzere İran geneline ve dünyaya yayılan “Jin jiyan azadî” felsefesiyle direnişe geçen kadınlar alanlarda olmaya devam ederken, Tevgera Jînen Azad (TJA) ise, 3 merkezde 25 Kasım startı verdi. Bu merkezlerden biri de Wan’ın Qelqelî (Özalp) ilçesi oldu. Jîna şahsında verilen startla beraber, kadınlar, mahalle mahalle, sokak sokak çalışmalarına başladı. 
 
Birçok etkinlik düzenleyen TJA, bu süreçte birçok kadınla bir araya geldi. Özel savaş politikaları kapsamında fuhuş, uyuşturucu madde bağımlılığı, kadına yönelik her türlü şiddet, katliam, çocuğa yönelik şiddet, tecavüze karşı jineoloji atölyeleri düzenleyen TJA, kadınlar ile buluşmalar gerçekleştirdi. 
 
Polis engeline karşı kadınlar yürüyüşü gerçekleştirdi
 
Çeşitli eylem ve etkinliklerle finalini 25 Kasım günü kent merkezindeki Beşyol civarında düzenleyeceği yürüyüşle taçlandırmayı amaçlayan TJA, Van Valisi’nin “yasak” kararı nedeniyle polis saldırısıyla karşılaştı. Cumhuriyet Caddesi trafiğe kapatılarak, kayyım öncülüğünde kamusal alanda çalışan kadınlar, yan yana, kırmızı halı üzerinde turuncu balonlar uçurarak, yürüyüş gerçekleştirirken, TJA öncülüğünde düzenlenmek istenen yürüyüş ise polislerce engellendi. 
 
Tüm engellemelere rağmen TJA, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisleri üyelerinin de yer aldığı bir grup akşam saatlerinde “Jin Jiyan Azadî” sloganıyla kent merkezinde yürüyüşlerini gerçekleştirdi. 
 
25 Kasım yürüyüşüne Van Kadın Platformu olarak katılan bağımsız aktivist Zozan Özgökçe, kent valisinin kadınlara yönelik çifte standardı ile 25 Kasım’ın nasıl geçtiğine ilişkin ajansımıza konuştu. 
 
'Birçok eylem ve etkinlik yapıldı'
 
25 Kasım öncesi dijital medya hesapları üzerinden “25 Kasım’da alanlardayız” şeklinde paylaşımlarda bulunduklarını, bu kapsamda kentteki birçok kadın örgütünün de çeşitli eylem ve etkinlikler yaptığını söyledi. Zozan, “Örgütlü kadın buluşmalarını bırakın, mevcut durumda tek başımıza dahi sokağa çıkmamız engelleniyor. ‘Kadının yeri evdir’ diyen iktidar, bu 25 Kasım’da da sokağa çıkmamamız için elinden geleni yaptı. Wan’da da birçok kentte olduğu gibi engellemelerle karşılaştık. 25 Kasım günü polislerce soğuk hava koşullarına rağmen saatlerce bir binanın koridorunda bekletildik. Sokakta yürümemize, ortak taleplerimizi söylememize, isyan etmemize izin verilmedi” diye belirtti. 
 
‘Bizim sokakta olmamız gerekirdi’
 
Kamusal alanda çalışan kadınlardan oluşan bir grubun,  25 Kasım dolayısıyla Cumhuriyet Caddesi’nde etkinlik yaptığına değinen Zozan şunları söyledi: “Gökyüzüne turuncu renkli balon uçurdular. Beyaz örtülerin el resimleriyle ‘şiddete hayır’ şeklindeki, çocuk etkinliği gibi gözüken şekilde yürüdüler. Biz kadıların yaşamlarına değmeyen bir etkinlik yaptılar. Onlara sokaklar serbesttti, ancak biz kadın katliamlarına,   çocuk istismarına, şüpheli ölümlere, yasaların uygulanmayışına, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve 6284 sayılı kanunun uygulanmayışına ve bu katliamlara karşı ses çıkarmak adına sokağa çıkacaktık. Ancak engellendi. Kadına yönelik şiddetle mücadele özerk ve ciddi bir mücadele biçimidir. Bütün kadınların, bu konuda bilinçli olması gerekiyor. Şiddetin uygulayıcıları değil de bizlerin sokakta olması gerekiyordu. Geçtiğimiz haftalarda LGBT+’İ bireylere karşı bir yürüyüş gerçekleştirildi. Bu yürüyüşte kadın ve çocuklar da vardı. Hatta bir çocuğa metin okutarak gözlerimizin önünde istismara maruz bıraktılar. Onlara serbest oluyor da biz hak, hukuk mücadelesi verenlere sokaklar neden yasak?”
 
‘Devlet yürüyor, kadınlar engelleniyor’
 
“Polisler bizi küçücük bir alana  sıkıştırdı, kadınlara yönelik muamelesi kabul edilemez” diyen Zozan, dayanışma ağı ile birlikte suç duyurusunda bulunacakları bilgisini paylaştı. Zozan, “Yaptığımız eylem barışçıl bir eylemdi. Polislere de defalarca belirtmemize rağmen dikkate alınmadı. Üzerimizde herhangi bir kesici alet veya toplumu rahatsız edebilecek herhangi bir şey yapmayacaktık. Yaklaşık iki buçuk saat boyunca yolu kapatarak, onlar yurttaşları daha fazla rahatsız etti. Oysa biz Beşyol’dan Ezberciler mevkiine kadar kısa bir yürüyüş yapacaktık. Kadınlara broşür verecektik. İstanbul Sözleşmesi’ne dair slogan atacaktık. Elimizde dövizle vardı. Dünyanın her yerinde, onur yürüyüşünde, 8 Mart, 25 Kasım’da kadınlar özgürce taleplerini dile getiriyorken, burada devlet yürüyor, biz kadınları da engelliyor” sözlerini kullandı. 
 
‘Sloganımız Jin jiyan azadî oldu’
 
Rojhliat’ta “Jin jiyan azadî” sloganıyla kadın ve erkeklerin bir arada devam eden direnişine dikkat çeken Zozan, şöyle konuştu: “25 Kasım’da bizlerin sloganı ‘Jin jiyan azadî’ oldu. Bu nedenle  de özellikle izin verilmediğini düşünüyorum. Çünkü önceki yıl rahat bir şekilde tüm kadınların renkleriyle, pankartlarıyla bir yürüyüş gerçekleştirdi. Hiçbir sorun yaşanmadı. İzmir’de ‘Jin jiyan azadî’ dediği için hakkında iddianame hazırlanan ÖHD’li avukat, Şebnem hocanın tutuklanması. Kendilerince yasak koyarak, ülkedeki asayiş sorununu çözmüş olduklarını düşünüyorlar. Ancak bir bakıyorsun, ülkenin en çok gidilen ve en kalabalık yerinde bir bomba da patlayabiliyor. Durduracakları insanlar bizler değiliz. O gün de söyledik. Bize barikat kuracağınıza, katillere, istismarcılara, başka insanlara zarar verecek kişilere barikat kurun. ‘Jin jiyan azadî’nin de etkisi var. İktidarın kadın politikasının da toplamında böyle bir sonuç çıktı.”