Minou Mirabal: Kadınların seslerini duyuracağı mecra sokaklar

  • 09:57 19 Kasım 2022
  • Güncel
 
Gülistan Dursun-Melek Avcı
 
İSTANBUL-  25 Kasım’ın sembollerinden Minerva Mirabal'in kızı Minou Mirabal, gelişen kadın direnişine ilişkin, kadınların mücadelede güçlerini sağlam tutarak birlik olmaları gerektiğinin altını çizdi. Minou, kadınların seslerini yükseltecekleri mecralar olarak da sokakları, alanları işaret etti. 
 
Mirabal Kardeşler olarak bilinen Patria, Minerva ve María Teresa 1961 yılında Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı verdikleri mücadeleden kaynaklı katledildi. Mirabal Kardeşlerin katledildiği 25 Kasım, 1999 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan edildi. O günden bu yana kadınlar, dünyanın dört bir tarafında 25 Kasımlarda alanlara çıkarak erkek-devlet şiddetine karşı direnişi örüyor.
 
Aile direnişine sahip çıkıyor
 
Minerva Mirabal’in kızı Minou Mirabal da ailesinin bütün dünyaya bıraktığı mirasa sahip çıkıp bu yolda mücadele gösteriyor. Filolog, profesör ve Dominik Cumhuriyeti’nde siyaset yürüten Minou, uluslararası çapta insan hakları, adalet ve demokrasi için mücadele vermesiyle de tanınıyor. Minou, 25 Kasım dolayısıyla kadınların daveti üzerine geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye geldi. İlk olarak İstanbul’da Şişli Belediyesi, Kadın Adayları Destekleme Derneği ve Uçan Süpürge Vakfı’nın düzenlediği “Kadın ve Siyaset” başlıklı etkinliğe katılan Minou, burada kadınlar ile bir araya gelerek, dünyadaki kadın mücadelesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Büyük bir ilgi ile karşılanan Minou’nun Türkiye temasları ise sürüyor.
 
Minou, 25 Kasım’a giderken ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Mirabal Kardeşler ilham kaynağı oluyor’
 
Mirabal Kardeşlerin kadınlara, demokrasi ve insan hakları mücadelesi verenlere ilham kaynağı olduğunu belirten Minou, yeni bir bakış açısı ve perspektif sunduğunu ifade etti. Bunun tarih içerisinde canlılığını koruduğunu da aktaran Minou, “Dominik Cumhuriyeti'nde gerçekleşen bu olaylar silsilesine baktığımız zaman siyasi bir mücadele görüyoruz ama arkasında bir sevgi var. Sevgiden kaynaklı bir fedakarlık var. Ve burada bir adanın parçası olan Dominik Cumhuriyeti coğrafik noktalara çok uzakta yer alan bir ülke. Ancak getirdikleri farkındalık tüm ülkede, Latin Amerika'da ve dünyanın her noktasına taşıdıkları bu güç ve ilham sebebi olan hikayenin parçası olmaktan gurur duyuyorum. Baktığınızda dünyadaki tüm insan hakları ve demokrasinin inşa edilmesi için insanlığın ana mücadelesini bu konuların oluşturduğunu biliyoruz. Ve işte tam da bu yüzden Mirabal Kardeşler ve davaları her daim canlı” yorumu yaptı.
 
‘İran’da yaşananlar kelebek etkisi yarattı’
 
İran'da “ahlak polisleri” tarafından saçı gözüktüğü için katledilen Kürt kadın Jîna Emînî sonrası “Jin, jiyan, azadî” felsefesiyle şekillenen isyan hakkında da konuşan Minou, direnen kadınların mücadelelerine devam etmeleri ve asla vazgeçmemeleri gerektiğini vurguladı. İran rejiminin kadınları ne derece “istismar” ettiğine bütün dünyanın açık bir şekilde şahit olduğunu söyleyen Minou, devamında da şöyle konuştu: “Kadınların seslerini duyuracakları mecranın dışarısı, caddeler ve sokaklar olduğunu vurgulamak isterim. Asla sokaklardaki görünürlüklerinden taviz vermesinler. Davalarından bir adım geri durmalarını, asla vazgeçmeden devam etmeleri gerektiğini düşünüyorum. İki ay önce böyle bir hareket düşünülemezdi. Böylesine başlatılan bir kıvılcım ile bir kadının attığı diğer adımla nice kitleleri harekete geçirdi.  Böylesi bir hareket sadece İran rejimine karşı değil, bütün dünyada bir farkındalık hareketi başlattı. Biz de onlara desteğimizi, yardım elimizi onlardan çekmemeliyiz. Ve küçücük bir kıvılcım ile başlayan hareket nasıl bir ivme kazanıyor bunu da görüyoruz. Bu da bize kelebek etkisini hatırlatmalı. Bir kelebeğin kanatlarını çırpması nasıl büyük bir etki yarattığını bir kez daha hatırlattı.”
 
‘Geri adım atmaya niyetimiz yok’
 
Kadınların mücadelelerinde güçlerini sağlam tutması ve birlik halinde olması gerektiğini vurgulayan Minou, kadınların dünyaya mesajlarını verebilmesi için seslerini daha da yükseltmeleri gerektiğini ifade etti. Mücadele sonucunda kadınların seslerini duyurabileceklerinin altını çizen Minou, “Çünkü biz bunu daha önceden gerçekleştirdik” dedi. Dünya devrim tarihlerinde öncül karakterlerin kadınlar olduğunu söyleyen Minou, “Çünkü bizler nüfusun yüzde 50'sini oluşturan ve göz ardı edilemeyecek kadar bir yoğunluktayız. Son akımlardan önce küçük küçük akımlar, direnişler vardı. Ancak git gide bu farklı noktalarda birbirinden kopuk olarak ilerlemekte olan hareketlerin birleşip daha da güçlü bir şekilde amacımıza ulaştıracak şekilde giderek güçlenerek devam edeceğine inanıyorum” şeklinde konuştu. Saldırılara maruz kalanın, tecavüz edilenin, hakları ihlal edilenlerin kadınlar olduğunu ifade eden Minou, kadınların kendi haklarını talep ederken bile suçlandığını belirtti. Minou, bütün kadınlara şu ifadeler ile seslendi: “Durmak yok, geri adım atmaya niyetimiz yok. Sesimizi duyuracağımıza olan inancım tam.”
 
Fikirler hapsedilmemeli
 
Minou, Türkiye’de Kürt kadın siyasetçilerin, insan hakları savunucuların, bilim insanları ve gazetecilerin de cezaevinde bulunmasına ilişkin de şu ifadeleri kullandı: “Dünyadaki hiç kimse düşünceleri ve kökenleri nedeniyle hapiste olmak zorunda değil. Başka bir etnik kimliğin parçası olduğu için, başka bir renge, başka bir ideolojiye sahip olduğu için kimseyi hapsedemezsiniz. Bu, uğruna mücadele ettiğimiz bir savaş. Bu savaş, herkesin özgürce düşünmesi ve düşüncelerini ifade etme hakkına sahip olması için ihtiyacımız olan şey.”