Jineoloji yaşamın anahtarı

  • 09:02 10 Kasım 2022
  • Güncel
 
MAXMÛR - Maxmûr’da jineoloji çalışmalarını  ve yaptıkları çalıştayı değerlendiren Jineoloji Komitesi üyesi Songül Güler, yaşamın anahtarının jineoloji olduğunu belirterek tüm kadınlara sahiplenme ve kendini bu temelde yeniden inşa etme çağrısı yaptı. 
 
Maxmûr Kampı’nda (Şehit Rüstem Cudî) Türkiye’nin tüm saldırılarına rağmen yaşamı inşa etme çalışmaları da aralıksız sürüyor. Yapılan bu çalışmalardan biri de Jineoloji Çalıştayı.  Kampta iki yılda bir Jineoloji Çalıştayı düzenleniyor. Bu yıl da “2’inci Tarım ve Köy Devrimi Jineoloji ile İnşa Edilecek" şiarı ile geçtiğimiz günlerde çalıştay gerçekleştirildi. 
 
Birçok konunun tartışıldığı çalıştaya ilişkin Jineoloji Komitesi üyesi Songül Güler değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Amacımız özgürlük’
 
Kampta Jineoloji Komitesi olarak bir çalışma başlattıklarını söyleyen Songül, bir süre önce  ilk çalıştaylarını yaptıklarını şimdi de ikinci çalıştaylarını gerçekleştirdiklerini belirtti. Songül şöyle dedi: “Jineoloji Komitesi olarak kampta çalıştaylara ihtiyaç olduğunu gördük. Hem sistemsel, düşünsel hem de idiolojik olarak tartışmaya ihtiyaç vardı. Bu çerçevede bir çalıştay örgütlemeye başladık. Çalıştayda 52 delege bir araya geldi. Delegelerin yarısı kurumlar, anneler ve toplumsal alandan kadınlardı. Toplumdaki anneleri ve genç kadınları bir araya getirmek istedik. Görsel çalışmalar hazırladık. Kadın emeği ve kültürünü daha çok görsel olarak verdik. ‘İkinci tarım ve köy devrimini biz inşa edeceğiz’ şiarı ile çalıştay örgütlendi. Çalıştay bir gün sürdü. Bu sıcak ve ağır savaş koşullarında böylesi bir tartışma kampta kadınlarda bir heyecan ve moral yarattı. Böyle bir tartışmaya ihtiyaç vardı. Çünkü amacımız kamptaki mülteci Kürt kadınlar olarak bu üçüncü dünya savaşının durdurulması ve ezilen halkların özgürlüğüne kavuşmasıdır. Halkın kendi kimlik, kültür ve dili ile yaşamasıdır. Amacımız ve hedefimiz budur.”
 
‘Demokratik ulus sistemini esas alıyoruz’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın demokratik ulus perspektifine dikkat çeken Songül, “Önder Apo’nun ortaya koyduğu demokratik ulus perspektifini biz de esas alıyoruz. Kadınların, halkların ve gençlerin kurtuluşunu bu sistemde görüyoruz. Bu yüzden bu sistem bizim için esastır. Özellikle de Önder Apo, yeni bir bilim olan jineolojiyi önümüze koydu. Bizler de jineolojik bakış açısı ile ana kadına dönüşün nasıl olacağına ilişkin arayışa girdik. Tartışmalarımızda bunlar öne çıktı. Demokratik ulus sisteminde özgür bir kişilik nasıl inşa edilir, nereden başlamamız gerekir konusu öne çıktı. Buradan da nereye dönmemiz gerekir, nerede kaybettik, kazanımlarımız nerede elimizden alındı, kadınlar olarak yok edildik ve bastırıldık tartışmaları yürütüldü” diye konuştu.  
 
‘Kendimizi her açıdan örgütlemeliyiz’
 
Çalıştayda bir çok tartışma ve tespitin yapıldığını ifade eden Songül devamla şöyle dedi: “Üçüncü dünya savaşının yaşandığı kapitalist modernite sistemi içerisinde bu kadar ağır bir savaşın yaşandığı bir süreçte bu tespitler yapıldı. Bu savaş, kadınları, gençleri, toplumu, doğayı nasıl etkiliyor, bu sistem onların başına ne getiriyor, onlardan nasıl faydalanıyor, kendini nasıl yaşatıyor ve bizi nasıl yok ediyor konuları çokça tartışıldı ve bu konulara ilişkin tespitler yapıldı. Bunun yanı sıra kendimizi nasıl örgütlemeliyiz, nasıl mücadele etmeliyiz, hangi sistemle mücadele edelim ve ana kadın kültürünü nasıl inşa edelim diye tartıştık. Bu açıdan da çözümün sadece siyasi, ekonomik, diplomatik, politik açıdan değil her açıdan özellikle de toplumsal alanda örgütlenmek ve kendini tanıma, kendin olma, irade olmada bir mücadele yürütmemiz gerektiğini tartıştık. Buna göre kendimizi planlamalıyız. Kendimizi ruhsal, düşünsel ve iradi olarak örgütlemeliyiz.  Ardından da fiziki olarak kendimizi örgütleyip bir araya gelmeliyiz. Böylesi yoğun saldırılar ve savaşa, insanları tüketen bu sisteme karşı mücadele edebilelim. Çalıştayda tüm bunların yol ve yöntemleri tartışıldı.”
 
‘Çalıştay büyük bir coşku ve moral ile sonlandı’
 
Çalıştayda toplumsal alandaki eğitim, ekonomik, diplomatik ve yerel yönetimde demokratik ulus sistemi ve ana kadın kültürüne göre nasıl bir çalışma yürütüleceğinin yoğunca tartışıldığını belirten Songül, “Bu alanlarda jineoloji bilimi eksenin bizler nasıl yer alırız, nasıl bir çalışma yürütürüz, toplumların hizmetine nasıl sokabiliriz diye tartıştık. Genelden güncele kadar yaşamda kadının nasıl hareket edeceği, kadın bilimi ile nasıl şekillenmenin oluşacağını detaylı olarak sistematik bir şekilde tartıştık. Diyebiliriz ki sıcak, zengin ve kapsamlı tartışmalardı. Bu tartışmalarla çalıştayımız büyük bir moral ve coşku ile son buldu” dedi. 
 
‘Ana-kadın kültürünü demokratik ulusla inşa edeceğiz’
 
Sadece teorik olarak değil, pratik açıdan da  çalışmalarını yürürteceklerini belirten Songül, “Örneğin doğanın, ülkenin, toprağın, kadının savunmasına ilişkin perspektif ortaya çıktı. Örneğin kimyasal silah kullanımını sonrası ortayı çıkan ürünlerde toplumda yaşanan hastalıklara karşı eko-tarım projesi öne çıktı. Yine eko-mimari projesi ortaya çıktı. Komünleri nasıl güçlendirebiliriz, nasıl yaşamsallaştırabiliriz, bu konuda nasıl çalışmalar yürütebiliriz diye tartıştık. Bunların tümü önümüzdeki sürecin perspektifleri oldu bizim için. Kamptaki kadınlar olarak doğal, ortak, komünal bir yaşamı nasıl inşa edebileceğimiz, ana kadın sistemini hem teorik hem de pratik olarak nasıl inşa edebiliriz konularında perspektifler oluştu. Jineoloji Komitesi olarak önümüzdeki süreçte de bu çalıştayları daha da çoğaltıp sürdürmeyi düşünüyoruz. Yaşamın tüm alanlarında bunları tartışmaya ihtiyacımız var. Sisteminden tutalım, amaç ve hedeflerine kadar bunları yaşamın her alında tartışma ihtiyacı var. Nasıl çıkmış, nasıl çarpıtılmış, egemen sistemler bunu neden ve nasıl çarpıtmış ve topluma dayatmış tekrar ele alma ihtiyacı var. Hakikat nedir ortaya çıkarıp topluma göstermek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Amacımız Şehit Rüstem Cudî Kampı’nda  ana-kadın kültürünü demokratik ulus perspektifi ile inşa etmek” ifadelerini kullandı. 
 
‘Genç erkeklere jineoloji eğitimi verdik’
 
Jineoloji Komitesi olarak kampta jineoloji çalışmalarının daha çok eğitimler düzeyinde geçtiğini belirten Songül, konuya ilişkin şunları anlattı: “Kamptaki okullarda jineoloji dersi veriliyor. Jineoloji öğretmeni var ve hazırlık ve orta okulda ders veriliyor. 10 yıldan fazladır bu ders veriliyor. Yine mahalle ve semtlerde de jineoloji dersleri seminer olarak veriliyor. Haftada iki kez yapılıyor bu ve devam ediyor. Açılan devrelerde Jineoloji Komitesi yer alıyor ve halka eğitim veriyor. Hem kadınlara hem de genel olarak veriliyor. Jineoloji Komitesi olarak genç erkekler için 3 eğitim devresi yaptık. 10-15 günlük eğitimler verildi.  İlk başka farklı bir heyecan vardı. Hem kadın hem de komite olarak bundan çok faydalandık. Erkek arkadaşlar da çok heyecanlı ve meraklı idi. Önemli, derin tartışmalar yürütüldü. Bu hem bizi hem de erkek arkadaşları geliştirdi. Sonuçta neden ve niçin soruları öne çıktı. Bu bizim için önemliydi. Erkek arkadaşlarla bu eğitimlere devam edeceğiz. Yine okul için kitaplar hazırlanıyor.” 
 
 ‘Kadın bilimi jineolojidir’
 
Jineolojiye ilişkin broşür hazırlayıp dağıttıklarını belirten Songül, bunu hem bireylere hem de kurumlara verdiklerini söyledi. Çalıştay, sempozyum ve seminer çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Songül, “Özellikle okullarda öğrencilere seminerlerle yardımcı oluyoruz. Bu açıdan çalışmalarımız sürüyor. Önümüzdeki süreçte bunları da ha geliştirip zenginleştirmeye dönük planlarımız var ve bunu tüm topluma yayacağız. Kampta bu sistemi ve bilimi inşa edeceğiz. Kadınlar kafalarındaki sorulara cevap vermek yine ruhlarındaki özgürlük isteğini gerçekleştirmek için buraya kulak vermeli. Sorularına ve özgürlük ruhlarına  kulak vermeliler. Ben kikim, neden bu durumdayım, neden bu duruma geldim diyerek yola çıkmalılar. Bir mücadele verir ve kendini arar bu şekilde. Bu da kadın bilimine ulaştırır. Kadın bilimi jineolojidir” diye belirtti. 
 
 ‘Yaşamın anahtarı jineolojidir’
 
Kürt kadınları gibi yok sayılan ve ezilen kadınlar için yaşamın anahtarının jineoloji olduğunun altını çizen Songül, son olarak şunları dile getirdi: “Hakikat, güzel ve iyi yaşamın kapısı jineolojidir. Eğer bu kapıyı açarsak özgürlüğe ve kimliğimize kavuşabiliriz. Bu bizden çalınmış. Tüm dünya kadınlarını jineoloji etrafında toplanmaya çağırıyoruz. Yeni bir bilim, felsefe ve ideolojidir. Eğer sahip çıkmazsak, ataerkil sistem kendine ait görür ve bize karşı kullanır. O zaman da biz tamamen kaybederiz, yok oluruz. Direniş, tanrıçalık, özgürlük ve ana-kadın ruhu hala içimizde canlı. Bu ruh hala yaşıyor içimizde. Kadın biliminin yol ve yöntemi ile bunu açığa çıkaralım. Eğer biz sahip çıkmazsak ve kadın bilimini geliştirmezsek, sistem yarın buna sahip çıkar. Bize karşı yeni bir kadın, yeni bir kimlik inşa eder ve bizi yok eder. Bu yüzden de başta Kürt kadınları olmak üzere tüm dünya kadınları, kadın bilimi etrafında kenetlenmeli. Kurtuluşumuz ve özgürlüğümüz buradan geçiyor. Kendini tanımak, kendini yeniden inşa etmek ve kendin olmak (xwebûn) jineolojiden geçiyor. Bilimsel olarak kendimizi yeniden inşa edelim. Bir kimlik, kültür ve varlık sahibi olalım.”