Hasta tutsak yakını: Tecride karşı sesimizi yükseltelim

  • 09:05 2 Kasım 2022
  • Güncel
 
VAN - Tecridin cezaevleri başta olmak üzere yaşamın her alanına yayıldığına dikkat çeken Adalet Nöbeti’nde yer alan tutsak yakını Dilşah Alkan, tecridin bir an önce kalkması gerektiğini bunun için de  herkesin sesini yükseltmesini istedi. 
 
Türkiye cezaevlerinde yaşanan ihlallere her gün bir yenisi eklenirken, ağır hasta tutsaklar her an ölümle yüz yüze. İnsan Hakları Derneği'nin, bu yılın Nisan ayında açıkladığı verilere göre cezaevlerinde 651'i ağır bin 517 hasta tutsak bulunuyor. Ancak bu verilerin açıklanmasından sonra da durumu ağır olan çok sayıda tutsak yaşamını yitirdi. Bunlardan biri de Ehettin Kaynar. Cezaevinde kanser olan 73 yaşındaki Ehettin, ölüm sınırına geldikten sonra Eylül ayında cezası ertelenerek tahliye edildi. Ehettin, 31 Ekim gecesi kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde olan hasta tutsaklardan İbrahim Alkan ve oğlu Serdar Alkan'ın durumu ise her geçen gün kötüye gidiyor. 
 
‘Cezaevlerinde tecrit kalkmalı’ 
 
Adalet Nöbeti’nde yer alan tutsak yakını Dilşah Alkan,  oğlu Serdar’ın şeker hastası olduğunu ve bu hastalığın gözlerini de etkilediğini söyledi.  Dilşah şunları dile getirdi: “Yaklaşık dört aydır oğlum Serdar cezaevinde. Şeker hastalığı, oğlumun gözlerine vurmuş ve gözleri görmüyor. Eşim hem tansiyon, hem, şeker, hem de kalp hastası. Tedavi edilmiyor. Eşim ve bütün tutsaklar üzerinde büyük bir tecrit var ve bu tecridin bir sonu gelmeli artık.  Cezaevlerinde tecrit kalkmalı.”
 
‘Adalet yerini bulmuyor’
 
Hasta tutsakların serbest bırakılmasını isteyen Dilşah, hastalık sürecinde tutsakların cezaevinde değil kendi evlerinde olmaları üzerinde durdu. Dilşah, “Adalet denen bir şey kalmamış. Herkesin ağzında adalet var, fakat adalete dair hiçbir şey görmüyorum. Adalet yerini bulmuyor” dedi. 
 
‘Ellerini üzerimizden çeksinler’
 
Demans hastası Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’a değinen Dilşah, “Aysel Tuğluk kaç yıldır cezaevindeydi ve çıktı. Hastalığı ilerlemiş, hiçbir şey hatırlamıyor şu an. Tutsakların hastalıklarının ilerlememesini istiyorum ve artık ellerini üzerimizden çeksinler” sözleriyle tepkisini dile getirdi. 
 
‘Adalet ve barış sağlanmalı’
 
İsteğinin özgür bir yaşam ve barışın sağlanması olduğunu kaydeden Dilşah, bunun için de tecridin kaldırılması ve tutsakların serbest bırakılmasının temel yolu olan adalet ve barışın sağlanması, aynı zamanda ihanetin de olmaması gerektiğini ifade etti. 
 
‘Tecrit,  dilimize ve kimliğimize dönük bir tecrittir’
 
Dilşah son olarak, “Üzerimizdeki tecrit, dilimize kimliğimize dönük bir tecrittir. Bizler kimseye zulüm yapmıyoruz, kendi hakkımızı istiyoruz. Kendi hakkımızı istediğimiz için tecrit politikaları bize yansıtılıyor. Ne zaman barış sağlanırsa o zaman tecrit de kalkar. Herkes kendi özgürlüğüne kavuşsun artık” diye konuştu.